Friday, January 11, 2008

Turunun son ornegi (1)


Japonya’ya bir is gezisi dolayisi ile gittiginde henuz yirmili yaslarinin baslarinda idi.
Gezi uzun surdugu icin, Japonya, kulturu, aile hayati gibi konularda da fikir sahibi olma sansi bulmustu.
Iki hafta sonunu da iceren bu is gezisinde ziyaret ettigi firma adeta bir kultur turu da yaptirip cok ozel bilgiler vermisti ulke ve kulturu hakkinda.
Oyle bir ulke idi ki ikinci dunya savasindan sonra calisma, sadece “konsantre calisma” ile yuzyillari kapatmisti adeta.

Guven bas unsurdu.

Sadakat ikinci.

Hepsinden onemlisi de aile birligi.

“Rush hours” tabir edilen sabah ise gitme saatleri ve isten cikis saatleri gorulesidir Tokyo’da.

Adeta antenleri ile birbirini izleyen karinca kumelerini animsatir.

O yogunluk, o kalabalik en fazla yarim ila bir saat surer.
Bu surenin sonunda herkes, en fazla 60metrekare olan yuvalarinin icindedir.

Henuz yirmili yaslarda olmasina ragmen bu tuhaf duzen ve asayis cok ilgisini cekmisti.Ne de olsa bir Akdeniz ulkesinin insani idi ve kentin en yogun trafiginin oldugu sure icinde sokaklardaki binlerce insandan bir tanesinin bir digerine ofke ile bagirmamasi, trafikte cami sonuna kadar acip birbirine kufretmemesi cok ilgisini cekmisti.

Ev sahibi sirket, part time calisan bir Japon bayani toplanti zamanlarinin haricinde ona eskortluk yapmasi icin gorevlendirmisti.

Bu sayede bayanla kiz kiza yakinlasma ve ulkenin ailevi kulturu hakkinda da bilgi alma sansi da olmustu.

Japon bayan, isletme mastirli bir endustri muhendisi idi.
Part time calisiyordu.

Ona “Neden kariyer yapmiyorsun” diye sordugunda aldigi cevap cok ilgincti :

“Esim benim universiteden arkadasim.Universite yillarinda esime derslerinde daha cok ben yardimci olurdum cunku o okul sonrasi zamanlarda babasina evin islerinde yardim etmek icin cok zaman harcar, ders calismaya zaman bulamazdi.
Sonra birlikte mezun olduk, esim bana evlenme teklif ettiginde ben universite ve mastir diplomamin cok egitimli bilincli cocuklarin yetismesine yarayacagini biliyordum.Esimin teklifi beni cok onurlandirdi.Saygiyla kabul ettim.
Bizim buralarda cogunlukla kiz cocuklari, iyi egitimli cocuklarin yetismesi icin okutulur. Bu, egitim konusunda toplumun nesiller atlamasini saglar."

“Peki” dedi, genc kadin, “sira arkadasin olan esinin kariyerindeki basariyi hic mi kiskanmiyorsun? Veyahut onun baska bir dunyasinin olmasi (senin de olabilecegi halde) seni hic rahatsiz etmiyor mu?”

“Hayir” dedi Japon genc kadin. “Onun baska bir dunyasi yok ki.Sabaha birlikte baslariz, cocuklarla birlikte dualarimla onu ise gonderirrim, sonra hepsi eve toplandiklarinda gunun yorgunlugunu atmalari icin evde onlari rahatlatacak her seyi yaparim, yemeklerini yapar, uyuduklari mekani temizler, bir sonraki gune onlari, daha onlar evde yokken hazirlarim.
Sonra hemen internete girer once ulkemizde sonra dunyada olan olaylari izlerim.Bu benim icin ders calismak gibi bir seydir, zira esim isten geldiginde is yerinde alamadigi kararlari benimle sohpetten sonra alir, bir de cocuklarin butun derslerine ben yardimci olurum”
“Nasil dersler yani” dedi Akdenizli kadin, “matematik, tarih filan mi?”

“Matematik, tarih, cografya, istatistik, muhasebe.. ne gerekiyorsa.
Kendi akademik yillarimda okudugum bir ders degilse cocugum okulda ogrenirken ben evde calisirim ki eve gelip takildigi bir yer olursa yardim edebileyim”

“Peki esinin sadakatinden hic suphe duymuyor musun?”

“Asla oyle bir sey olamaz” dedi Japon kadin. “Hem boyle bir seye ayiracak zamani yok.. kaldi ki oyle bir sey yaparsa, aksam ‘is hakkinda dusunup yarin daha iyi fikirlerle gelme’ sansini yitirir ki bir Japon erkegi icin bu intihar gibi bir seydir.
Bizler o kadar kalabaligiz ki bu ulkede, tekleyen disliyi hemen degistirir ozel sirketler bu ulkede” dedi.

“Peki” dedi akdenizli, “simdi neden calisiyorsun?”

“Cunku, cocuklar buyudu ve onlarin duzeni benim gunde 5 saat sosyal topluluklar icine katilip daha sosyal olarak onlari desteklememe izin veriyor”

Sasirdi genc kadin.

Ne soyleyecegini bilemedi.

Bir yandan mukemmel bir duzenin icinde saygi duyulan egitimli evin kadini olmak istedi cani, bir yandan da bu kadar egitimden sonra anlatilanlar, neyin ugruna lursa olsun eve hapsolma fikri bir esaretmis gibi geldi midesi bulandi...

4 comments:

Goddess Artemis said...

Japonya, Japonca ve Japonlar ile ilgiliyseniz ve seviyorsanız; size ikincil bloğum Megami Sama's Blog'a bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Moonish (moonsun) said...

Bu durum bir Japon kadinin degil tum Japon kadinlarinin durumu, Boyle yetismisler ve bunun disinda bir dunya bilmedikleri icin mutlular... ama bizdeki gibi sosyal duzensizligin ve adaletsizligin icinde fakir kadin zngin kadini gorerek, tutsak kadin, ozgur kadini gorerek...vs mutsuz oluyor... Belki de Japon kadinlarinin elindekini oldugu gibi kabul etmesinin ve sahip cikmasinin bir nedeni de budur... Sevgiler :))

Goddess Artemis said...

@ moonsun:

Ne yazık ki, bu dedikleriniz 80 ve sonrası doğumlu Japon kadınları için geçerli değil. Yeni nesiller inanılmaz derecede dejenere ve özenti bir hayat yaşıyorlar. Tatminsiz ve mutsuzlar. Escortluk yapıp, kullanılmış iç çamaşırlarını internette açık arttırmayla ya da bu iş için özel olarak tasarlanmış otomatlarda fahiş fiyatlara satıyorlar. Kazandıkları paralarla da "marka" giyinip, sabahtan akşama Shinjuku'da takılıyorlar.

Moonish (moonsun) said...

Sevgili Goddess Artemis;
Bu konuda cok net gozlemlerim yok acikcasi, ben sadece ihtimaller uzerine yorum yapmistim, bir nedeni de bu olabilir diye...
Uzman sensin, sanirim bayaa ilgilisin Japon kulturuyle :)) Bu bilgiler icin tesekkurler :)