Monday, August 31, 2009

"Anne lutfen bana buyuk muamelesi yap! ben buyudum cunku!"

"Olur biricik kurabiyem yaparim; aklimda bu goruntun hala dun gibi tazeyken..."




".....ve de yuzune baktigim her an hala bunu gordugum halde...
elimden geleni yapmaya calisirim :-P"

Sunday, August 30, 2009

Bir zafer bayrami daha

Kurabiyemle basardigimiz.
Bu bizim zaferimizdi; biz iiiiiillllkkkkkkk okulu bitirmis orta okula gecmistik
:-D

Hayatimizda yeni bir donum noktasiydi bu gun...

"..dik" sasirtmasin, evet beraber ilkokulu bitirmistik kurabiyemle, ben ilkokuldan tekrar mezun olmustum 2009 Haziran ayinda ve yine bugun oraokula tekrar birlikte baslamistik kirintilarimizi doke doke kurabiyemle...

ozellikle erken gittik bugun hem trafige kalmamak icin, hem ortaokulun ilk sabahinin ilk oksijenlerini soluyalim, hem de koridorlar kalabaliklasmadan bol bol resim cekelim diye...



Okulun kokusunu ikimiz de ozlemistik, bir nese bir heyecan icindeydik...

Zaten kurabiyem son 10 gundur "anneeee okul acilsin; beynimi calistiramiyorummmm" diyordu(beyni eskiycek diye korkuyor herhalde :-P)

Erken ayrildim seremoni baslamadan; ayrildi yollarimiz, ilk kez sinif ogretmenine teslim etmedim ben kuzumu, arkadaslari ile bulustugu o an goz attim, pencelerimi uzerinden cektim(:-P) ve ciktim okuldan ise gitmek uzere...


Aksam tabii ki ilk gunun muhasebesi yapildi; gayet hos gecirilmis ilk gunun sonunda ancak biraz endiseyle kurabiye kendisinin sonsuza dek benim kurabiyem olacaginin kontur garantisini aldi benden (buyumek hepimizi urkutmustu hatirlar misiniz?) ve fakat beni en cok etkileyen sey kurabiyemin son soyledigiydi :

"Annemcim biz onemli bir sey konustuktan sonra sen son cumleyi soylerken gozlerinde bir isik parliyor ve ben onu seyretmeyi cok seviyorum biliyor musun?"dedi.

ben bir sey demedim.

diyemedim.

:')

universitelerdeki ilk gunlerinde de boyle sicacik yumucuk sohpet edebilme dilegiyle sana bu yil da basarilar diliyorum benim biricik bonibonlari hemen eriyen kurabiyem :-D




Zafer bayramimiz kutlu olsun


87 yil onceki Agustosun ayni sicaginda; yollarindaki dusmani boga boga; 14 gun boyunca; gunde 20km yuruyerek bu vatani kurtaran gazilerimize, sehitlerimize ve sevgili Ata'miza sonsuz mutesekkir sahip cikmaliyiz bu vatana...

Onlar bizleri tanimadi hic biz umuttuk, kurtulustuk, aydinliktik onlar icin; tek tek hic birimizin adi onemli degildi hic birine...

Biz "gelecek"tik hepsine; bu degerli emaneti gozleri kapali teslim ettikleri parlak gelecek nesildik...

Gururla teslim aldik emaneti; bir bir isimleri onemli olmayan bizden sonra gelecek nesillere teslim etmek icin...
elimizdeyken korumak kollamak gelistirmek icin...
gerektiginde 14 degil 44 gun; 20 degil gunde 40km; yuruyerek degil kosarak belki de...

Gunes gibi parlayacak gelecek nesillerimizin; bizi hic tanimadan bizi koruyan kollayan; bu vatani ve cumhuriyeti bize armagan eden atalarimiza oldugumuz gibi bize minnetkar olmasi icin sahip cikalim emanetimize...

Unutmayalim, bu Vatan bizim !!!

Hepimizin Zafer bayrami kutlu olsun...

Friday, August 28, 2009

Ayara siir ;-)


actim ya gozlerimi bu yeni sabaha
bekliyordu “icim” yasli gozlerle basucumda
sacini oksadim once korkutmadan sabirla
“neyin var” dedim sakince zavalli cocuga
agliyordu ama... icimdeki o zavalli yetim.

once devirdi koca gozlerini kacarcasina
aldim ay parcasi yuzunu avucuma
icini cekti icimi sizlatarak umutsuzca
“olmayacak” dedi “olmayacak nafile bunca caba!”
....saganak yagmur olup bana yagmasini istedim.

“ver dedim elini” oturturken kucagima
“soyle bakalim niye bu goz yaslari acaba?”
uzgun yuzunu kacirirken bakamadi bile bana
dedi “hep iyiyiz ama katlanamiyorum ben zorbaliga”
....oysa ben bu yetime “iyilik kazanir hep” diye ogrettim.

“bak”dedim “uyanamayacaksin hep o mutlu sabaha;
ruzgari seviyorsan katlanacaksin da koca kasirgaya;
yetim degilsin artik dedim ben sana defalarca;
umutlarini kaybedersen bosa gider bunca caba”
....tum bu iyilik telasina onu; aslinda ben ittim.


kulagi kalbimde dogrulttu yasli gozlerini bana:
“yuruyecegim seninle umudumu kesmeden asla;
melodin cikartti beni karanliktan aydinliga.
buyuyene kadar gozyaslarimin kusuruna bakma.
Yolunda yorgunken yilip sakin beni birakma”
dedim “guven bana icimdeki yasam filizim;
yasatacagim seni buyumeyen kucuk sebnemim.”




Sunday, August 16, 2009

Balans ayari izni

Tatil bitti.
Donduk memleketten.

Ziizzttt bizzzttt... kablolar ariza veriyor.

Balans ayari icin az izin ricasi.

Saygilar :-)

Wednesday, August 05, 2009

Hasta olmeycen gari...


Ben klasik agustosun ilk iki haftasi zamanlamam ile tatildeyim yine.

Yurt disinda yasamaya basladigimizdan beri de "tatil"in asil anlami "memlekete kavusmak" oldu bizim icin, malum...

Kavusmalar, dostluklar, sohpetler... yine tadina doyum olmaz bir sekilde basladi tatil temmuzun son gunlerinde.

Tabii bu arada hayat devam ederken, hayatin getirdigi gercekler ve ihtiyaclar da takiliyor eteklerimize.

Onceden planladigimiz gibi, bugun babamla Aydin'a gittik universite hastanesine, kucuk bir operasyonu vardi; yol boyunca ona Abi'nin "artik sevmeycem gari" sarkisini soyleyip guldurdum sekerimi...

Cok gergindi canim babam benim; hani insan yaslandikca cocuklasir ya; bunun karsilikli sevgilere de karistigini fark ettim bugun...

Sabahin korunde tras da olan babacigimin gerginligi ve heyecanini cocugumu sevdigim sefkat ve yumusaklikla almaya; bir suru gereksiz teferruata da onu korumak adina tampon olmaya calistim; sanirim basardim...

Bu sirada malum; universite hastanesi : devlet dairesi... cok uzucu manzaralarla karsilastim; uzuldum...

O saglik gorevlilerinin hastaciklari, ihtiyarciklari, hic bir seyden anlamadigi icin zaten korkmus koylucukleri nasil itip kaktigini gordukce kan beynime cikti.Babamin "sakin ol" cagrilari esliginde elimden geldigi kadar kendimi tutmaya calistiysam da birkac ufak mudahalem oldu halkimi itip kakan sorumsuz prensipsiz bazi arkadaslara...

En son beni kopartan olay ise operasyon sonrasi patalojiden beser altisar ciktigim merdiven hizima ragmen "yetisemedigim" bilgisayar odasi idi...

Saat 12ye 10 vardi.

Ogle tatili 12de basliyordu ve "tum personel" yemek molasi aliyordu!!!
Bir saglik kurulusunda!
Tum personel!
"Dukkan" kapatir gibi hastane odalarini kapatip toplu yemege gidiyorlardi...
Hastaciklar koridorlarda ve "o sicakta!!!" bir o yana bir bu yana devrilerek beklesiyorlardi bir saat.

Ve hatta bir saat de degil!

Saat 12ye 10 vardi ve beyefendi futursuzca ve hic cekinmeden ogle yemegine onden 10 dakika eklemekte bir sakinca gormemisti! Hic kimse de "hisstt huyooopp hemserimm nereye gidiyonn? daha saat 12 degil" dememisti!!!

"Kapi duvar" sendromunu kisa surede atlatarak kocaman gulumsememi yeniden giyindim ve babacikla canim komsumuz vefali dostumuz Yurdu Abiye "e napces gari; belki de iyi oldu; babacik sabahtan beri ac; sordaki pideciye gidelim bari" diyip o bir saati gecirmek uzere disari dogru seyirttik.

Aslinda bir yandan da iyi oldu, hem babacik beslendi hem de "Naci ile Naciye" ciftiyle tanisma imkani bulduk.
Bol bol resimlerini cektik...
"Naci ile Naciye" seansimiz bilahare gorsel de olmak kaydi ile paylasilacaktir...
:-D

Saat 13'de babamla Yurdu abimizi otoparka gonderip son islem odasina dogru giderken kendi kendime sakin olmak icin soz verdim; zira hastaciklar koridorlarda yigilmis beklerken ogle tatilini onden 10 dakika uzatmaya karar veren kalpsiz, sorumsuz, gereksiz, sune zararlisi mantik; sonuna da muesseseden bi eklerdi 15-20 dakika daha nasil olsa.

Yanilmadim.

13:20 de yaka kartindan ismini okudugum gorevli beye kagidi verirken bilgisayara girmesi icin; tatli tatli gobegini oksadigini farkettim ve dedim ki "E zor olmali tabii ki Ramazan bey yani birbucuk saattir yiyorsunuz aman dikkat edin bu yanlis beslenme ile bankonun bu tarafinda siz de olmayasiniz en kisa zamanda bir gun..."

Cevap olarak yuzume donukca bakti ve "garrrrkkkkk!" dedi.


Gazini da cikarttigi icin bilgisayar girisini daha guzel yapmis olmali.

Kuru sogan kokusu bulutcugunu cigerlerimde hissederken tesekkur ettim.

Ciktim.