Saturday, September 26, 2009

Caferi de kaybettik :'(

Bir daha hayvan serisi yazmayacagim...







Bir zaman HOROZ serimiz vardi hatirlarsaniz horozu yediler...




Caferi anlattiydim hem de 2 sefer; simdi de


Caferi zehirlediler; hem de sulalecek...






Trajikomik falan degil resmen TRAJEDi bir olay yani!!!







Yazin burada site cevresindeki yapay gollerde bir bulanma ve kirlenme olur.



Belediye ve site bakim ekipleri gerekli miktarda kimyasallari bu sularda kullanarak yosunlanma, koku, mikrop vs uremesini engellerler.







Islem; yine uzmanlarin bilgisi dahilinde olabilseydi bu sefer de sorun cikmayacak; Cafer, hatunlari ve bebeleri (ve hatta civardan da bir kedi) su anda yasiyor olacakti...







Maalesef bu sefer AKLI EVVELin bir tanesi "yoh! yetmez bu az daha gativering zehurden" cumlesini kurmus olmali ki(artik nereliyse ve bu cumle hangi dilde kurulduysa bilemeyecegim); cevre gollerde ve gollerin cevresinde bir tane bile canli birakmadilar yosun temizliyces diye!!!







Olay vuku buldugunda biz Turkiye'deydik Kurabiyemle, cevre komsular fark etmis ordeklerin nasil patir patir devrildiklerini; arabalara atip kosmuslar veterinerlere ama nafile... Basta Cafer olmak uzere cogu olmus ordeklerin; duydugum kadari ile 2 yavruyla 2 hatun kalmis sag; onu da bir komsu evlat edinmis...







Tuh.. ki ne tuh...







bir daha yazmayacagim kanatli dostlarimizla ilgili yazi dizisi...

Thursday, September 24, 2009

Bir tas corbanin kiymeti...

Ah iste o sihirli tanim ne hos seyler cagristiriyor :

*annesinin kuzusu
*annesinin kucagi
*annesinin sicacik avcunun ici
*annesinin sihirli bir tas corbasi....

kac yasimiza gelirsek gelelim icimizde "anamizin bir tas corbasini" ozleyen o cocuk hep yasayacak.

Bugun is yerinden hafif atesle doktora dogru giderken aklimdan bunlar gecti; hatta doktora da sordum "annenizin bir tas corbasini ozluyor musunuz benim gibi bazen?" diye; aile doktorumuz Dr.Suresh cevap verdi "ozellikle senin halinde oldugumda cok ozluyorum"

"sadece ben degil misim" diye sevinerek eve geldim dinlenmeye...

iste biz buyuyoruz ama buyemiyor icimizdeki cocuk...

kendi dolabimizi acip; bir gece once kendi pisirdigimiz corbadan bir tas icip arkasindan ilaclarimizi iciyoruz uyandigimizda ne ates kaliyor ne bir rahatsizlik ama...
sihir yok ictigimiz o corbada; olmuyor iste olmuyor!!!!

o sihirli "bir tas anamin corbasi"

o var ya o; turlu renklerde; turlu kokularda; limon mu kokuyor annen mi anlayamadigin; ama hep sana kendini iyi hisettiren...

onu ozluyor insan...

Monday, September 21, 2009

Friday, September 18, 2009

Ben hic kendime mektup yazmamistim...

Kurabiyemin okulunda (ve sanirim artik dunyada bir cok okulda uygulaniyordur bu; cocuklara birer birey muamelesi yapildigindan beri) bu yil orta okula basladiklari icin konu ile ilgili kararlarini kisaca hatirlatan bir mektup yazmalari istenmis.



Kime mi?



Kendilerine :-)



Yorumsuz yayinliyorum :





"Sevgili Ben,

Ortaokula hosgeldin kurabiye.Bana yardimci olacak birkac seyden bahsedecegim.Oncelikle okul dolap kilit sifreni hatirlayacagina emin ol.Ve ogretmeninle baris icinde olacagina da emin ol.Odevini yapacagina da emin ol.Okul bitene kadar sadece ileriye bak!! Sadece birkac ay oncesine donersen "ortaokula adim attim" gununu hatirla? Cok eglenceliydi, umarim bu mektubu okudugumda da oyle olur.

Oh hep acele et ki uyari alma.Bir seyi unutmaman lazim o da arkadaslarini akillica secmen.Kotu notlar almamalisin.Baska baska insanlarla git konus arkadaslar yapmak icin.Okul dolabini temiz tut!!!Yoksa derse gec kalirsin.

Herseye ragmen en onemlisi eglen!

Ve yasadigin harika yaz tatilini unutma.

Kurabiyeden

yunus imzasiyla"




hala yorumsuz...




sadece kucuk bir not : bunu kurabiyemin izniyle yayinliyorum; cunku insanlarin kendilerine ait "ozel"leri konusunda kurabiyem konusmaya basladigindan beri cok dikkatliyiz.

Saturday, September 12, 2009

Take it for granted!!!

Ilk cumleye "take it for granted"in Turkce anlamini yazarak baslamak istiyordum aslinda ama sanirim ingilizcem veyahut karsiligindaki Turkcem yetmedi.

"Kiymet bilmeyen" mi desem acaba diye dusunurken okudugum bir metinde gordum aslinda ne anlatmaya calistigimi;

aslinda demek istiyormusum ki "Don't take it for granted!" yani; "Hic kimseyi, ve hayatindaki hic bir seyi garanti olarak gorme; bir gun uyandiginda tas toplamakla mesgulken hayatini degistirebilecek bir pirlantayi kacirdigini fark edemeyebilirsin..."

Cogu insanin 5 yas simarikligi hic gecmiyor sanirim...

Belki de "5 yas sendromumuzu" tedavi etmek icin geldik buralara yani karsiliksiz ve sonsuz almaya calisan gudumuzu torpuleyebilmek; icimizdeki surekli ac vahsi ego hayvanini evcillestirebilmek varolmamizin amaci belki de...

Varolmanin amacini didiklemeyecegim ancak bildigim bir sey var ki; ben kendi ego hayvanimi icimdeki sicacik sobanin yaninda uyutup miril miril gidisini oksarken; baskalarinin ego hayvanlari tarafindan saldiriya ugrayip isirilmaktan biktim artik!

Her zaman, her yasimizda yanimizda yamacimizda onlar!

"They take it for granted!"; yani cevresinde olan bitenleri sadece gecen zamanin getirdikleri olarak algilayan ve kendilerine sunulan her seyi "zaten haklari" olarak hisseden ve hatta kendilerinden naif bir mutesekkirlik beklendiginde de alev gibi parlayip "e ne olacakti yani? tabii ki bende olacakti bu!!!" diyen onlar;

sartlar; digerlerinin ihtiyaclari; oncelikler konusunda duyarsiz ve bencil;

kendilerini dunyanin merkezi gibi hisseden...

veyahut bir gunes sanan kendisini bulundugu sistemin ortasinda;

belki de onun icin hepsi bu kadar kizgin... yalniz... mutsuz... huzursuz...

O kadar cok var ki cevremizde onlardan; cepleri pirlantalarla dolu oldugu halde sahip olduklarindan habersiz, paldir kuldur yasayan; aslinda yasamla degil, asla tatmin edilmez EGOlariyla ugrasan; bir degil bin degil yuz binine de sahip olsa dileklerinin mutsuz olan... mutsuzzz...sonsuz huzursuzzzz... sabah uyandiginda bile yorgunnn... umutsuzzz.... sumuk gibi...

Bir de farkli turleri var onlarin "uyanik,hesapci" tabii onlar da mutsuz; ozune bile faydasi olmayan; parmagini kipirdatmadan ihtiyaclarinin karsilanmasina alismis; kurtulusu ve sorumlulugu devamli baskalarinin sirtina yukleyen, ve bu sirada begeni eksikligini surekli dile getirerek sikayetci; her daim vizildayan veya huzursuzluk cikartan... enerji vakumlari...

Daha da sinir bozucu olanlari, iki yuzlu bir neseyle "canimsin!sensin!" deyip sirt sivazlayarak "yardimci olmaya calisani" defalarca suistimal eden ve hemen isi bittiginde de arkasini doner donmez destek gordugu noktayla duygusal da dahil hic bir bag birakmayan ruhunu aldirmis olan... sansarlar...

ve daha saysam yaziyi bitiremeyecegim kadar cok "kiymet bilmeyen" versiyonlari...

varlar...

oradalar...

isiriyorlar!

ve artik ciddi ciddi sinirlerimi bozuyorlar!!!