Thursday, October 30, 2008

Blog sahiplerinin uzerine olu topragi serpilmis gibi...

Vallahi de basariyorlar.

En iyi yontemdir "Bol ve yonet" veyahut "Korkut ve yonet".

DUNYADAN TURK BLOG SAHIPLERINE!breyk breyk over.... ?????..... (ses yok!)

Arkadaslar!Biz ne yapiyorduk?

1)Gunluklerimizi ve sacmasalak da olsa butun ozellerimizi paylasiyorduk birbirimize, birbirimizin mahremiyete saygi duyduguna guvenerek.

2)Gundemdeki konulari kimi protest, kimi mizahi, kimi kara mizah kendi uslubuna gore birbirimize hatirlatip bazen cozum onerileri ile bazen de sadece "hey uyan; bunu atladiysan bundan da haberin olsun" amaciyle cicik cicik mincikliyorduk.

3)Tum pozitif duygularla vatan ve millet butunlugu icin birbirimize kutlamali cagrilar yapiyorduk.

4)Bazi ozel konularimizi kimimiz sembollerle kimimiz ta da kendisini anlatarak hem paylasip rahatliyor hem de "akil akildan ustundur" keyfini yasiyorduk birakilan yorumlarla.Bunlarda da en kuvvetli olanlar empati dolu mesajlardi ki; insan kendisini yalniz hissetmedigi her anda daglari bile deler bunu hepimiz biliyoruz.

5)Gundemi birak; herhangi bir dusunsel, tensel,dinsel,fiziksel,ahlaksal, sel..sal..sell..soll..sull.. taciz oldugunda tek bilek olup DANNN diye yumruk cakiyorduk konuya.
Bizimki mahkeme karari miydi? hayir.
Ama bizim cevremizde yetisecek bebelerin bu ahlaki tutumdan ornek alacagini hissedip hic olmazsa gelecek nesil icin birbirimize sinyal gonderiyorduk.
O moralle yanimizdaki emanet bebeye ogreti sunuyorduk cocuk dilinde.

BU ARADA BELIRTEYIM; SOZUM HALA DUYARLI TAVRINI SURDUREN BLOG SAHIBI ARKADASLARIMIN MECLISINDEN DISARI;
ancak;

-Oculer;
"Blogger kapandi; acilsin mi; acilacak HAK HUKUK; simdi ne yapacak herkes; DIYARBAKIR.. MAHKEME KARARI.. hala yargida.. (hepiniz potansiyel suclusunuz cocugunun gelisimini blogunda yayinlayan hain de dahil!!!).. HEY SEN!!! NE YAZDIN BAKAYIM?"
"Ah bi dakka ya pardon; yanlislik yaptik aniden kapatmakla, bari yedeklerinizi alin sona kapatalim; illa bi bahane buluruz! sen bana ne dedin? ha ne? BOOOOOO!!!!ham yaparim bak seni" dediler...

"ay ham yapar mi beni?" korkusuna dusuldu nedense bir suru tatli, duygulu, protest, paylasimci, gicik, sinirli, asla sinirsiz, oole havada siir gibi dortlukler yazan, bi suru yazarli hali tek yazara inmis, olu taklidi yapan, bayilmis gibi davranan,bir sure sonra olay duruldugunda "ben sundan dolayi(cok onemli olacak o sebep) buralarda yoktum; netten ve basindan takip ediyordum ah tu kaka buna kizdim buna sinir oldum" filan diye bunca olayi tek post da toplayip aramiza donecek arkadaslara sesleniyorum.

LUTFEN OLU TAKLIDI YAPMAYI BIRAKIN!

*Devletin odullu bir sanatcisi bir suru cocuga tecavuz ediyor ; sonra "ay pardon" diyor, basinda sadece bir magazin haberi kuvvetinde konu gecistiriliyor.

*Pis biyik 14 yasinda bir cocugu ailesinin de rizasi ile uzun sure taciz ediyor; fukara aileye ne verildiyse (ikna?tehdit?maddi imkan?) bir anda davanin sekli degisiyor, adam seyini sallaya salaya cikiyorbir de ahkam kesiyor.

*14 yasinda anne olan kiz icin bangir bangir haberler henuz cikmisken ayni aksam ayni hastanede 15 yasindaki bir kiz-kadin dogum yaparak anne oluyor.

*Bu arada Cumhuriyetimiz 85.yasina basiyor.Magazin habercileri; kim turban giydi-giymedi, kim smokin giydi giymedi pesindeyken ATAM'in imza attigi Cumhuriyetin 85inci yildonumunde "ulke yonetimindeki liderlerin esleri" sevgili bayan arkadaslarimiz turbanlari ile boy gosteriyorlar resimlerde.

*Sonra bakiyorlarki bahsi gecen sanatci bir tek Ankara'da degil Istanbulda'da bir suru cocuga tecavuz etmis; DNA lar ortusuyor ancak hala aktif bir ceza adimi yok gorunurde.

*Tiyatrocu diye bir cok oyunda ve dizide izledigimiz kadinin bi tanesi reyting reyting kaygisi ile "Bir erkegin 2 kadini olmali" diyor.

*Sonra, bir suredir acik denizlerde "korsanlar" turedigini duyumsuyoruz, kendi kendimize guluyoruz "aman ya, cok fazla film seyrediyor bu millet" diye... Sonra aniden korsanlar bir Turk gemisini kaciriyor iyi mi? Kimi cagirsak ki? Burnunu kasiyip cozum bulan viking "Viki" bizim bildigimiz en iyi kahraman!

yazarim da yazarim ama...

SUSMAYIN! Ne olursunuz beklemeye almayin motoru...
Karbirator isinabilir.
Elektrik iletiminde "ark" olabilir :)))

Tas dusebilir...
Ayi cikabilir...

Ne bileyim FiL yiyebilir butun kislik gidanizi... hatta besbin kislik gidanizi...
Fil ya... ne bilsin midesi kocaman.

Bak elimi uzattim; soz veriyorum bisiy olmucak; acimiycak; noolur noolur noolur :(

GERi DONUN.

Wednesday, October 29, 2008

Ne diyo bu ya?

Yorumsuz sadece tek bir sey soyleyebildim : ooo haaaa!!!!

"ÜZMEZ: Efendim tekrar ediyorum. Ben sağırım ama siz benden de sağırsınız. Ben diyorum ki bizim inançlarımıza göre akılbali olan regl olan bir kız artık reşittir. İnancımıza göre böyledir. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ndeyiz. Eğer demokrasiyse bu benim inanmadığım demokrasiyse demokrasi bu değil. Bu birtakım azınlığın çoğunluğa tahakkümü oluyor. Olamaz bu

SPİKER: Olamayan nedir efendim

ÜZMEZ: Olamaz dediğim şudur. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez zaten dremokrasinin en büyük tenkitlerinden birisidir bu. Demokrasi çoğunluğun diktatöryasıdır derler. Biz de tam tersi oluyor.

SPİKER:14 yaşındaki bir kız çocuğunun evlenmesine hukukumuz izin vermiyor.

ÜZMEZ: Evet biz de ona riayet ediyoruz

SPİKER: Siz 76 yaşındasınız ve 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek istiyorsunuz bu sizce doğru mudur?

ÜZMEZ: Ben inançlarıma göre konuşurum. Ben inancıma bakarım. Bana göre bir tek hakikat vardır Allah'ın kitabı, resullahın sünneti... Gerisi fasa fiso yalan ayaklarımın altında."






Cumhuriyetimizin 85. yili hepimize kutlu olsun

Gonul gozu ile goren degerli ozanimiz Asik Veysel'in taa 30-40 yil once dile getirdigi, ama bana sanki "dun yazilmis" gibi gelen cok anlamli bir siiri ile kutlamak istedim Cumhuriyetimizi.

CUMHURIYETIMIZIN 85.YILI HEPIMIZE KUTLU OLSUN


Devri Cumhuriyet asrı yirmi
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş
Dünya ayaklanmış aya gidiyor
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Bırak sar'öküzü varsın yayılsın
Set çekme gözlere herkes ayılsın
Her köşeye bir fabrika koyulsun
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Yürüyen yolcuyu çekme geriye
Dikkat eyle karıncaya arıya
Gidiş böyle kavuşaman huriye
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Zarara gelmez sana kaçınma sazdan
Günahın korkusu çıkmıyor bizden
Vazgeç demiyorum sana namazdan
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Destekle fakiri okut yetimi
Bu hayırlar dinimizce kötü mü
İdrak eyle hidrojeni atomu
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Dökülen yağmurun kilogramı
Ölçmüs biçmiş metre midir kare mi
Çok yatarsın azdırırsın yaramı
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Bu işler bir ibret değil mi bize
Göklere fırlıyor bu kadar füze
İstiyor aydaki sırlari çöze
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Diyor ki dünya evvel su imiş
Oku anla dünya nedir ne imiş
Yükselenler bilgi ile büyümüş
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Allahın varlığı mevcut insanda
İlim akıl fikir sermaye sende
Çalıştır gemiyi otur dümende
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Hiç bir şey bilmezsen dik biraz kavak
Boş gezene derler serseri salak
Yumma gözlerini dünyaya bir bak
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş

Veysel ne durursun herkes gidiyor
Zaman uymaz sen zamana uy diyor
Fen çok büyük kerameti yuduyor
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş



not : kadikoy belediyesi Cumhuriyet kutlamasi posterleri gorulmeye deger

Ac...Kapa... ac-kapa!!! ac-kapa!!!

Blogger üzerindeki mahkeme kararı kaldırılmis

amaaaaaaaaaaaa...

"Erişime engelleme kararının, “eksik olan delil”lerin ulaşmasına kadar kaldırıldığı belirtiliyor. Eksik olan deliller ulaştığı zaman erişim tekrar engellenebilir."

NASIL YANI??????????

***************


En guzelini PENGUEN hayal etmis; bundan sonra internete girerken basvuru yapilmasi en kolay cozum olurdu diye :

T.C.
Google Arama Motoru Müdürlüğü
Arama Formu

1. Aramak istediğiniz sözcüğü yukarıdaki kutuya okunaklı olarak yazınız.
2. Bu sözcüğü bulmanız halinde ne amaçla kullanacağınızı ayrıntılı bir şekilde anlatınız.
3. Daha önce bu sözcüğü aradınız mı ya da ailenizde arayan var mı, belirtiniz.


Ad-Soyad :
T.C Kimlik No :
Adres :

İnternet’e girmek tehlikeli ve yasaktır



Monday, October 27, 2008

"Duvar olduk kendimize kendimiz"

...Yuva...

Yanyana geldikçe daha uzak

Birlikteyken daha kimsesiz

Bir ağrı sızım sızım yeri belirsiz

O da yalnız Ben de yalnız

Acılar tütüyor bacamızdan

Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz

Duvar olduk kendimize kendimiz

Ne yana dönsek

Kendimize çarparız.

yine Aziz Nesin

Saturday, October 25, 2008

Yazcam bana ne!!!


Yazicam vallahi oyle kendi halimde kendimle konusur gibi blogumu...


Icimde bir yazar olma arzusunu coktan asmis ama yine de yazarak bir suru canla birseyler paylasabilecegimi bilerek...Yine yazacagim...


Gazetelere de yazdim; bakalim kimden ses gelecek :)


Yahu blogumda yazdigim da birsey olsa; "sunu yaptim bunu yaptim, ordan aldim buraya goturdum, sundan duygulandim buna kustum, duygum bitti, ay bitmedi heyecan yaptim" filan...


Takip ettigim bloglarin duyarliligi da "yahu yapmayin biz BIr iz bolmeyin bolunmeyin" tadinda.

Hepsi arkadasim, kimi kisisel de yazistigim ancak hepsi birbirinden degerli canlar!


Kapatildim, kapatildik vallahi, mahkeme tadinda hayatimda ilk defa kapatildim ve ben bunu cok fazla KISISEL ALIYORUM!!!!


Beni ve arkadaslarimla paylasimimi gorunmez bir el geldi ve biz birer bocekmisiz gibi ezdi!!!


Kurabiyeme bahsetmedim bu konudan; yunuslar hakkinda yazdigi blogunun kapatildigini ogrenseydi sanirim "hayati" anlamaya calismakta oldukca endiseleri olurdu.


Bu sorunun bir an once cozumlenecegini hayal etmek istiyorum...


bunun bir "yanlis anlasilma" veyahut "dusunulmeden alinmkis bir karar" olduguna inanmak istiyorum...

Saturday, October 18, 2008

Tanri ne anne? (2)

Kurabiye- Anneee

Ben- Soyle kurabiyem.

Kurabiye- Anladim Tanrinin varligini o derin bir SEVGI ama bana "nerede ve ne zaman" basladigini soyleyemedin bi turlu biliyor musun?

Ben- Bana olan sevgin ne zaman basladi kuzum?

Kurabiye- Beni dogurdugun zaman...

Ben- Ha ha ha haaaa.. dalga gecme benimle, sen beni sadece kokluyordun o zamanlar ve kokumla kendini guvende hissediyordun... O sevgi degildi, kendini guvende hissediyordun ayni bizim kucuk kedi mitten'in sicaklik aramasi bizim onu sakinlestirmemiz gibi... bana simdi gercekten soyle bakalim kuzum; sen beni ne zaman daha az seviyordun da sonra neden ve nasil daha cok sevmeye basladin?

Kurabiye- Ama ben seni hic simdi sevdigimden daha az sevmedim ki!

Ben- Cok dogru bu soylediklerin cunku basini sonunu hesaplayamaiyorsun; baslangici yok degil mi kuzum bu yasina kadar tanidigin "sevgi" nin... senin tanimlayabilecegin en buyuk sevgi anne ve/veya baba sevgisi cunku... sana soylemeye calistigim sey o iste...

Nasil kalbinde sevginin basladigi yeri gercekten bilemiyorsun; Tanri oyle buyuk bir sevgi paketi! senin benim gibi kollu bacakli insan formunda degil Tanri.
Sevgi varsa vardir, yoksa yoktur; basi sonu yoktur, "az vardi da sonra bitti" gibi bir sey de yoktur gercek SEVGIde.


Tanri SEVGI formunda bir tanem; Tanri IYILIK formunda.
Ondandir hep sevelim insanlari ayird etmeyelim, iyilik yapalim, ustumuze dusen gorevleri yapalim, iyi ogrenci olalim, iyi calisalim is yerinde, iyi yonetici olalim, iyi isci olalim, iyi anne olalim, iyi baba olalim, kimseyi kucuk gormeyelim, herkese once saygi sonra sevgi ile davranalim demelerimiz.

Tum bunlari yaparken ulasmaya calistigimiz Tanrinin bize ogrettikleridir, her biri birer Quiz dir. .Onun bir parcasi oldugumuzu yani "sevginin bir parcasi" oldugumuzu kabul ettigimiz icindir hepsi.

Ben BUTUN un parcasiyim ama asla sen ayni BUTUN un "daha kucuk" bir parcasi degilsin canim kizim.
Tanri adildir, esittir, ve bana ben oldugum kadar pay verirken sana sen kadarini da verir.Hepsi, hepimiz ayniyiz yani.
Sen sadece buyuyor ve ogrenmeye, anlamaya calisiyorsun, daha guzel anla diye derslerini daha cok calisiyor, aklini buyutmeye calisiyoruz beraber.Annelik babalik extra ev odevi gibidir bize gore; biz de daha iyi olmaya calisirken iyi olmayi ogrenen cocuklara iyiligi, sevgiyi, dogruyu ogretmektir annelik babalik.

Biz elimizden gelenin en iyisini yapmakla sorumluyuz Tanriya karsi.Ve en iyisini yapariz hepimiz kendi ogrendigimiz kadari ile.
Bir de Tanri melekleri ile cocuklari daha fazla korur, her seye, herkese ragmen.

Kurabiye-Madem hepsi iyi dogru, peki SEYTAN nerden cikti?

Ben- Nasil yani nerden cikarttin simdi seytani?

Kurabiye- Ben cikartmadim, herkesten duyuyorum seytani! SEYTAN kotu!!! reklamlarda bile gordum, kucuk boynuzlari ve elinde catali vardi.Arkadaslarim bile diyor seytan var diye, "Evil, Devil" diyorlar; oglanlar kufrederken hep "Devil" diyorlar...

Hem gecen gun aksam yatmistik ya; birisi aradi uyandirdi seni isle ilgili baska bi ulkeden; orda sabahmis galiba oyle demistin, senin anlattigin bir seyi yapmamis mi ne, sen hizli hizli konusup azarladin onu bye diyip telefonu kapattin "seytan gorsun yuzunu" dedin kendi kendine telefonu kapattiktan sonra! kizginken bi suru insani aradin sole yapin boyle yapin diye, kizginca uyudun, seytan o zaman galiba karistirdi islerini...

Ben- (GURK!!!)Seytanla ilgili sormak istedigin ne kuzum soyle?

Kurabiye- Ya anlamadin mi?Peki madem hersey guzel iyi Tanri herseyi herkesi yaratti deyip duruyorsun bana, peki seytani da mi o yaratti?
Mutlaka o yaratmis o zaman SEYTANi da o yaratti!!! neden yaratti o kotu seyi? hani hep iyi ve guzeli istiyodu?

Ben- Kurabiyecigim, sevginin karsiti NEFRET, bunu biliyorsun degil mi?

Kurabiye- Anneee bana cocuk muamelesi yapma besinci sinifa gidiyorum artik!!!

Ben- Pardon sekerim, cocuk oldugun ve ben de bunu bildigim halde su anda cocuk muamelesi yapmadim, sozumu bitireyim izin verirsen.

Bak simdi;

Siyahin siyah oldugunu beyazi da gordugumuz icin anlariz, veya diger acik renkleri...

Sevincin sevinc oldugunu anlamamiz icin uzuntuyu de gormus olmamiz lazim degil mi?

Mesela sen yuksek bir not alinca neden sevinirsin?cunku kotu not aldigindaki duygularini hatirlarsin degil mi?

Haberlerde gecen gun bur YUNUSU kurtardiklarinda yerinde duramamistin heyecandan ve sevincten, ancak ayni zamanda burada bir otelde hapis tutulmus akvaryumdaki kopekbaligi icin de ne yapsam diye endiseleniyorsun degil mi?
Ogrenci birligine girebilmeyi basarirsan imza toplayacaksin bu konu icin degil mi?

Iyi ve kotu farki; Tanrinin varligiyla yoklugunun farkidir bir tanem.
Iyilige inanmakla inanmamanin farkidir!

Tanrinin yoklugunun anina SEYTAN diyebiliriz.

Yani Tanri her turlu guzel bilgiyi bize vermisken biz onu ve aklimizin sesini dinlemedigimiz anda "Seytani" dinlemis oluruz ki aslinda SEYTAN diye korkunc bir yaratik yoktur.

SEYTAN sadece iyilige inanmamak, iyiligin guzelligini gormemek, sevgisiz kalip sevgisiz yasamak demektir.

Insan Tanrinin ogrettikleri ile iyiligi bulabilecekken tum ogrendigi sevgi ve guzelligi unuttugu anda olusabilecek bosluga bir isim bulunmak zorundaydi degil mi? Onun icin insanlar "seytana kandi", "seytan dedi, dinledi", "seytan gibi insan" filan derler.

SEYTAN insanin kendi icindedir bebegim.

SEYTAN olmak sevememektir, iyilige inanmamaktir.
Icinin baska olmasi, agzinin baska baska konusmasidir.

Kurabiye- O zaman onun da ne zaman ortaya ciktigi belli degil oyle mi anne?
Yani seytan da sonsuz sevgi kadar... O da mi kendi basina sonsuz?

Ben- Yok onun ne zaman ciktigi belli kizim.Basi da sonu da belli.

Sevginin ciktigi yerde ve sevgi ile iyiligin sonsuzlugunda, hani yatay sekiz ciziyordun ya seni bu kadar seviyorum diye gecen gun bana yazdigin notta, iste oradaki sonsuz sevgi dolusu olabildigi kadar sevgi boslugu da olusmustur evrende ve ona demistir insanlar SEYTAN diye.Tutulamayan sevgidir, anlasilamayan iyiliktir seytan.

Inanmamak, sevginin butunlugunu kabul etmemek, umursamamak hepsidir iste SEYTAN dedigin.

Inananmayan ve maalesef SEVEMEYEN insanin durumudur seytan.

Kurabiye- Anne.. anlar gibi oldum, sanirim artik korku filmi seyredebilirim seytanli meytanli...

Ben- HALA HAYIR bir tanem!

HAYIR!!! Birincisi 18 yasina gelene kadar oyle korku filimleri filan seyretmene bu evde ASLA izin verilmecek; ikincisi, ben senin yerinde olsam KOTULUKLE ilgili hayal gucumu gelistirecegime iyilikten yana harcardim cabami.

Gozune de aklina da zamanina da yazik be bir tanem; ne guzeldi bu gece izledigimiz "CJ7" mesela.. ve gecenlerde izledigimiz "Kung Fu Panda"...

Ve okulun basladigi hafta bana zorla izlettirdigin "The Inconvenient Truth"!!!

Hepsi bu bebegim; bu filmlerde de soyledigi gibi; en buyuk guc IYI olmaktir ve iyi dusuncenin kotu dusunceyi her zaman yenecegi gibi, iyilik icinde SEVGI ye inanan insanlar her zaman ve her anlamda hayatta basarili olurlar.

IYI hep KOTUyu yener...
Sakin ha sakin bu inancini yitirme benim aslan kizim!

Monday, October 06, 2008

Birlikte buyuyoruz!

Kurabiyemle birlikte buyuyoruz!


Bu aksam bir halt ettim ki sormayin.


Benim kuzum her gun ben isten gelmeden odevlerini yapmaya baslar.Ben her aksam isten eve geldigimde onu bir an once derslerini bitirip kurtulup bir an once rahatlamaya calisir modda bulurum.Her aksam resim aynidir.


Ve bir suredir yine ayni "her aksam" evden girdigimde kurabiyemin okul dosyasina takiliyordu gozum.


Bu dosyamiz, gunluk calisma kagitlari, odevler, okulla yazismalar, projelerin filan dosyalandigi, onunden kilitli "dosya canta" formunda bir dosya.

Kurabiyenin de dosyasi epeydir "kilidi bozuk, icindeki bolumler disari firlamis sarkmis, sagindan solundan bisiy firlamis" seklinde zavalli bir sekilde epeydir okula gidiyor geliyor.

Kurabiyem her odevini bitirdiginde gereken kagitlari etiketlenmis gerekli bolmelere tikistiriyor, bir de bagirsaklarini topluyor dosyanin, kilidi de kirildigi icin eliyle tutup "whuupp" diye atiyor cantaya.Ben de her aksam goruyorum bu manzarayi!

Bilinc altima yazdim ya "bu ne bea! hemen bu konuya el atmam lazim!"

Bu arada aramizda konuyla ilgili bir konusma yok yanliz!


Bu gece yine benim gozum "hain pasakli dosyadayken" odevini bitiren ve tikis pokus cantasini toplayan kurabiye, annesinin naz sutunu ictikten sonra biraz kitap okuyup, biraz tv ye bakip, mumkunse hemen uyumak icin odasina cekildiginde benim icimden minik boynuzlu yaramaz seytanlarim cikti ortaya!


"hadi kizim zaman bu zaman, su pisligi temizle!" dedim kendime; sivadim kollari...

ayni dosyadan tesadufen evde de vardi yeni... hemen once etiketleri degistirdim aradaki bolmelerin, sonra evrak transferi yaptim, uzerine de sinif numarasini yazdim suslu suslu... cabuk cabuk davraniyorum daha uyumadi ya kuabiye; basilmayayim is ustunde "surprizim tam surpriz olsun!" diye...



Halt ettim!!!


Benim prenses uyku oncesi bir son tur icin inmisti bile asagiya ben bir hirsiz gibi dosyanin ustundeki en son "4" u boyarken.... iyyhhh yakalandimmm!!!!

"Aaa bebegimm sana surpriz yapacaktimmm; yakalandimmmm" dedim simarik simarik.


Bizimki bir buyuk edasiyla once olan bitene goz atti, sonra "annecim lutfen bana ait seylerle ilgili birsey yapmadan once benimle konus " dedi, lavaboya dogru seyirtmeden once.


Ben "GUUURRRKKKK!" bile diyemeden kendime geldim resmen!


Yahu kiz hakli ya!


Ben bangir bangir "ayni evde yasamak birbirinin ozeline mudahale hakki vermez insana" mesajlari vermeye calisirken binlerce kez, yine pencelerimi cekememistim uzerinden kucuk kizimin.Bak hala kucuk diyorum(!).... tuff... puff....


-Belki daginik dosyalar arkadas grubunda daha havaliydi

-belki sinifta farkli renkte dosya olmamasi gerekiyordu

-belki kurabiyem sorunun farkindaydi ve bir gun kendisi yapmak icin konuyu erteliyordu...


belki belki belki..bilemiyorum...


Bildigim tek bir sey var; bebelerimiz buyusun bir an evvel diye dua eden biz ebeveyinler; onlar "gercekten" buyumeye basladiklarinda onlarin buyumelerine "gercekten" izin vermemiz gerekiyor.


Pencelerimizi artik cekmemiz gerekiyor uzerlerinden.

Yavas yavas ucma denemeleri yapmalarina izin vermemiz gerekiyor.

Kagit ustunde ogrettigimiz dogrulari uygulamada da gostermemiz gerekiyor.

"Benim bir bebegim var ve ona bakmam lazim" hazzindan siyrilip cikmamiz gerekiyor.

"Bebegi buyutmeye calismak" duygusunun bir bagimlilik oldugunu unutmamamiz gerekiyor!
Buyumelerine izin vermemiz gerekiyor...


Hos; benim "nazik, hassas, duygusal bocuk" kuramiyem iki dakika sonra gelip "annecim, tesekkur etmeyi unuttugumu farkettim, tesekkur ederim sana cok guzel olmus, sen harika bir annesin dedi ama...


Ben bu gece biraz daha buyudum kurabiyemle birlikte, bundan sonra daha dikkatli olmaya calisacagima kendime soz verirken.

Saturday, October 04, 2008

"Lift off!"

Malum, gozumun bozuldugunu ve artik bir gozluk takmamin kacinilmaz oldugunun belgelendigini anlattigim yazimdan bir sure sonra recetemi ve kurabiyemi de alip gozluk siparisi vermek icin bir alis veris merkezine gozlukcu bulmaya gittik.

Zor bir musteri degilimdir, sonucta da kullanilacak olan gozlukte herhangi bir estetik kaygisi olmamasi gerektigine inandigimdan, ben daha cok "kulaklarimi sikmayan, burnuma agir gelmeyen, kirilma riski daha az materyaldan yapilan" secenekleri arasinda cerceve secmeye calisirken, kurabiyem de az eglenmedi degil hani :)

Gunes gozluklarinin birini takti birini cikartti, ben kurabiyeye "ay kizim birak onu o GUCCI, ah aman kizim PRADA o nolur elleme, amanin RAYBANIN kilitli dolabini actirma, bak kizacaklar simdi" filan derken(memleketimde cocuklari azarlayan bazi tezgahtarlari istedim o anda :P) aklimda o takip takip cikarttigi, asla neden o kadar pahali oldugunu anlayamadigim gozluklerden birini ya dusurup kirarsa , ben de okuma gozlugumu onbinkat pahaliya maletmis olacagim hesaplari ve korkusu icindeyim.

Ancak enteresan olan, bizim kiz isin oyun tarafinda iken, 11 yasindaki bu cocuga bir "leydi" muamelesi yaparak ona dunya markasi gozluklerden birini satmaya calisan filipinli kizcagizin ciddi tavri idi...Ya da ne bileyim; bunlar bir tek "sattiklari" degil, "cocuklara kirdirdiklari" gozluklerden de prim aliyor olmalilar :-D

Neyse, isimiz fazla uzamadi, hemen siparisi verdik ve her anne kiz gibi "soyle bir goz banyosu" yapmak icin vitrin gezmeye basladik.
Spor giysilerindeki canlilik ve renklilikteki basarilarindan dolayi cok sevdigimiz bir magazaya girdik, bir sure gezdikten sonra tam cikista ayni magazanin "T-shirt tasarimi" yarismasi oldugunu ogrendik.Yarismanin temasi "Shout, Share, Live, Unite"(haykir, paylas,yasa,butun ol). Gerci katilma yelpazesi biraz genis : "18 yasina kadar butun cocuklar" demisler ve odullendirmeyi 4 gruba bolmusler.Kurabiyem, kendisi de katilmak icin heyecanlaninca biz "13 yas alti" gruba katilmak uzere hemen bir katilim formu kaptik oradan, formu da cok guzel yapmislar hani, A3 buyuklugundeki kagida beyaz bir t-shirt cizmisler cocuklar hayal gucunu burada konustursun diye.
Bizimki eve gelir gelmez butun sanat malzemelerini(keceli kalemlerini) masaya doktu ve calismaya basladi :-)


Kuzumun eseri bence gayet basarili oldu; LIFT OFF(kalkis yap) basligi attigi mizahsende arkada yardima ihtiyaci olan karanliktaki insanlar ellerini kaldirmis yardim isterken, O da bir helikopteri "yardim sembolu" yapmis, ve altina anlamayacak olanlar icin de "To help the people in danger - tehlikede olan insanlar icin" demis.

Boyle dikkat ceksin diye simli renkler filan da kullanmis..


Estetik zevkine ayrica duyarliligina hayranlik duydum ve katilim suresi 2 gun sonra bitecek olan magazaya bebegimin eserini yetistirdim.

Bir odul kazanir, kazanmaz... o onemli degil; onemli ve degerli olan; konusunu ogrendikten sonra boyle bir yarismaya katilmak icin duydugu hevesti cunku.

Sampiyon olur, olmaz... o da hic hic hic onemli degil! o benim KALBIMIN SAMPIYONU, RUHUMUN HASSAS BOCEGI cunku...

Wednesday, October 01, 2008

Sabir ve kabullenmek


Surec aci veriyor, derinin altinda kendin kendini zehirliyor biliyorum ama;

Sabretmeyi bilmek gerek; sabrin sonunda NEYI kabullenecegini gorebilmek icin..
"Sonuc ani"nda kimsenin degistirebilecegi bir sey yoktur
HAZ! veya HUZUN! ama, sonucta ne gelecekse senin icin; senin performansinin sonunda, senin tekamulun icin gelecektir!

Onun icin beklemeye deger.

42 yillik yasamimin 39uncu yilinda sabretmenin kiymetini ogrendigimi saniyorum.
Onca 38 yil ne hatali davranmisim :-/

Sabretmenin sonunda ortaya cikacak surpriz sevinc veya hayalk irikliginin verecegi heyecan dolu duyguya ancak "sabrederken" HAZIRLANABILECEGIMI ogrendim ben.

Anlik verilerden yola cikip icinden geldigi gibi davrandigin (neredeyse) her zaman kaybediyorsun.

Durtu ve uyariya karsi koymayi ogrenmek zaman aliyor; ama bunu ogrendigin zaman "sogukkanli" sozcugunun anlamini ogrendigini de farkediyorsun.Bu cok keyif verici.

Kimi zaman da cevrende rahatsizlik olusturuyor bu rahatligin ve farkeden gozlerin, ki "kontrollu" davranisindan dolayi olusan rahatsizlik sana DAHA DA buyuk keyif veriyor :-D

Baktin gordun ki bunca hayatinda.

Istenmeyen sonuclara yol acan riskleri dudaginin ucunda 2 kelimede almak cok kolay!Acip kapaniyor dudaklarin; harcadigin en fazla bes nefes, ama ama kac nefese maloluyor agzindan yahut kaleminden cikan?

"Bir tek dudaklarima veyahut kalemime/klavyeme degil RUHUMA da hukmetmem gerekiyor bu odevde." diyorsun

ve yine gulumseyerek; KENDI RUHUNUN EFENDISI OLMAK dan daha lezzetli bir sey dusunemiyorsun sana hersey icin sadece "bir kez" sans verilen yasamda...


ek not:
bangir bangir "the children of sanches" i dinliyordum yukaridaki postu postlarken:-)