Thursday, August 30, 2007

Deli Kedi


Inanilmaz bisiy ya...
Dagdan geldi bagdakine PIHHHHHHGGGHHH diyo.
Ay annecim, hem kucucuksun, hem tuyun bile yok dooru durust, hem de kocaman komik kulaklarin ve kucucuk suratinla bu ne cesaret ya?
Neyine guveniyon, arkan mi kalin, kimlerdensin sokak kedisi???

Dun eve bi gittim, bu catlak Gicirin mamasini yiyo, Gicir da sesini cikartmadan izliyo "neyse uymayayim suna" diye heralde. Ama bu deli ayni zamanda kendi mama kabinin oldugu yere de Giciri yaklastirmiyo, aynen kamikaze dalisi yapiyo meeeeeeevvvvvvvvv diye paarip piihlayarak. Gicir da soole donuyo bakiyo "manyakkmisin kizim senn" der gibi...
Hem kendi mamasini yiyo.. hem Gicirinkini..
Bir an once buyuyup Giciri yiycek sanki :)

Aksam tv izliyorum, tabi cocuklar daha yok, Gicir da insana hasret,ben cok kiymetliyim mirr mirr kucaamda oturuyo. Bu seninki bunu gordu, ayneenn bir kamikaze ucusu Gicira dooru; gicir hic kimildamadi sadece dogruldu ve tirnaklarini acarak tek patiyi havaya kaldirdi.. tabi bu aynen sirt ustu yerde iyk iyk kacti sehpanin altina...

Hayatimda bu kadar oz guvenli ve catlak bir pilic kedi daha gormedim..
Bakalim Elif onu sevecek mi, ve ismini ne koyacak :)))

BEBELERIM BU AKSAM GELIYOOOORRRRRRRRRRRRR
LA LA LA LA LAAAAA
LOOOOMMMMMMMMMMMMMMM

Monday, August 27, 2007

kedi


bundan tam bir yil once 2 tane kedi evlatlik edindik.
ikisi tekir mi tekir cok seker 2 kiz kardes.
birirnin adi GICIR digerinin BICIR...
gicirla bicir pek seker buyuduler, ikisi ayri karakter; gicir devamli buyumeye calisan pilic kedi.. bicir olgunlasmis souk snob sadece aileden birine yanasmayi secmis kedi..
ahengimiz boyleyken bicir bir gun bahceye gezmeye cikti ve geri gelmedi.
mayis sonuydu galia.
bekledik bekledik bekledik bekledik gelmedi.
bekledik.
yok.
hadi yaz tatili habaa hobaa guraaa.. cocuklara unutturmaya calistirdik konuyu.
gicir yigenimin kedisi.
kaybolan bicir da kizimin.
kizima dogruyu! soyledik, bicir o kadar akilli ki birileri mutlaka calmistir biciri:)
amaa..
kizim kedisiz kaldi:)
1 haftadir deli gibi bebek veya pilic kedi ariyorum.
en sonunda bir pilic kedi buldum.
merhaba dedigim anda aldim.
ismi CAT.
Elif gelince isim koyacak bu gremline benzeyen, koca kulakli, kucuk suratli, gereksiz yere cesur bu sevimli seye:)
sokakta bulmuslar, cok aaliyomus, eve alip asilarini filan yaptirmislar.
bir ingiliz aileden aldim; butun ceyiziyle beraber.
sokak kedisi.
bu kadar kisilikli sokak bisiysi gormedim hayatim boyunca:)

cok seker CAT i ve sinmis GICIR i annaticam size daha..
bol PIIIGGHHHHHHHH li ve MEOWWWW CIIHAWWWWWWW lu gunler yasiyorum.
seviyom ben hepsini.
bi de kopeemiz olcak bu yil; once kediler barissin da:)

BEBELERIMIN EVE DONMESINE 3 GUN KALDI :)))
LA LA LA LA LAAAA
LAY LAY LAY LLLOOMMMM
TRA LA LA LA LOOMMMMM
:))))))))

Wednesday, August 22, 2007

YANILSAMALAR


Hayatimizi ne kadar fazla SANDIKLARIMIZLA yonlendiriyoruz hic dusundunuz mu?
Ne kadar fazla beynimizde baskalari adina cumleler kuruyor, ne kadar cok onlarin kurduklari cumleleri onlarin izni olmadan beynimizden tamamliyoruz...
Bir cogumuz bu ZANNETMELER ile hayatimizi bile degistiriyoruz kimi zaman belki de.
Dogru olup olmadigini konfirme etmeden, ne cabuk infaz ediyoruz iyiyi de kotuyu de.
Mutlaka hepimiz hayatimizda en az bir kez " aaa, oyle mi gercekten, ama ben .... sanmistim. Hatta sanmamistim bundan emindim bile" sasirmalari yasamisizdir.
Sasirmalarin konusu buyuk hayatlari etkileyen kucuk konular ise tamam, ancak akis degistirecek kadar(ya kendimiz adina veya baskalarinin) ZANNETMEYE basladiysak beynimizi biraz terbiye etmeye baslamamizin zamani gelmistir.
Beynimizin yaraticiligi onunde saygiyla egilirken diger beyinlerin de yaraticiligina saygi duyalim lutfen.
Bir tek kendimizde konusma ve duyma yetisi oldugunu SANMAYALIM.
Kulagimizla beynimiz barissin.
Aldanmasin yurekler, alinmasin gonuller.

Sunday, August 19, 2007

eser


bir sanatci resimlerini cizebilir..
onu nefis renklendirebilir..
ama yine hala ona ilham verecek perisine ihtiyaci vardir..
bir heykeltras nefis sarkilar cizebilir taslara..
ama yine de;
begeniyi hissedecegi izleyicilerine ihtiyaci vardir...
bir aktor;
hissederek en iyi oyununu oynayabilir.
Onu alkislardir ayakta tutan.

En guzel eserler;
alkis istemeden begeniyle beslenmeden beklentisiz olusan;
annecik ve babaciklarin eseridir..

seni cok seviyorum bonibonlu kurabiyem..

Saturday, August 18, 2007

KIZ KULESI


Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesi.
Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar.
Hero Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır.

Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır.
Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar.
Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros'un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner.
Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür.
Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi'nden boğazın sularına bırakır.

Friday, August 17, 2007

HEY THERE DELILAH


http://www.lyrics.com/lyric.php?id=38091


PLAIN WHITE T'S LYRICS

"Hey There Delilah"

Hey there Delilah
What's it like in New York City?
I'm a thousand miles away
But girl tonight you look so pretty
Yes you do
Times Square can't shine as bright as you
I swear it's true

Hey there Delilah
Don't you worry about the distance
I'm right there if you get lonely
Give this song another listen
Close your eyes
Listen to my voice it's my disguise
I'm by your side

Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
What you do to me

Hey there Delilah
I know times are getting hard
But just believe me girl
Someday I'll pay the bills with this guitar
We'll have it good
We'll have the life we knew we would
My word is good

Hey there Delilah
I've got so much left to say
If every simple song I wrote to you
Would take your breath away
I'd write it all
Even more in love with me you'd fall
We'd have it all

Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me

A thousand miles seems pretty far
But they've got planes and trains and cars
I'd walk to you if I had no other way
Our friends would all make fun of us
and we'll just laugh along because we know
That none of them have felt this way
Delilah I can promise you
That by the time we get through
The world will never ever be the same
And you're to blame

Hey there Delilah
You be good and don't you miss me
Two more years and you'll be done with school
And I'll be making history like I do
You'll know it's all because of you
We can do whatever we want to
Hey there Delilah here's to you
This ones for you

Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
Oh it's what you do to me
What you do to me.

Thursday, August 16, 2007

melekler kanatlarini gizler


Gizler kanatlarini melekler.
Gormek inanmaktir.
Dusunun ki; yillar boyunca bedeniniz ay iisiginda gevsiyor, saydamlasiyor. Sonra bir gece dusunuzde mi gerceginizde mi bilinmez, kendinizi ayin bulundugu yerde buluyorsunuz.
Ruzgar olmayi hayal ediyorsunuz.Sekli olmayan isik hizina burunmus bir sekilde hayati yasiyorsunuz koltuk altlarindan tutulmussunuz gibi. Hizlandirilmissiniz gibi.
Vadilerden kanyonlardan geciyorsunuz hayatin icinden sadece inandiginiz icin.
Kendinizi buyuk ve gorkemli bir seyle sinadiginizda, kendinizi sevmeyi ogreniyorsunuz.
Insan her ne oldugunu dusunuyorsa o oluyor, cunku insan maskesinin altinda saklanan aslinda tum insanligin gelisimidir.
Birinin gelismesi, insanlik adina gelisme demektir.
Tum anlayis ve ogrendiklerinizi kendi uzerinize odakladiginizda; hayatiniz doyuma ulasiyor.
Oldugunuz aslinda ruzgar degil.
Ruzgarin size ifade ettigi ideal.
Yanitlari; ruzgari, ay isigini, felaketi ve mutlulugu kendi icimizde buluyoruz ve bu bizi daha genis bir anlayisa genisletiyor.

Kendimize inanmayi ogreniyoruz.

Kendimize; sezimize; ve gelisimimize..
inandigimiz ve guvendigimiz anda; bir adim daha atiyoruz ileriye..

Yine meleklerin elleri koltuk altlarimizda;

daha da ileriye.

cekirdek citliyordu dilara...


Cekirdek citliyordu Dilara Kumpakipidaki evlerinin basamaginin ucunda bir yandan annesine anlatilan felaketi dinlerken...
yazikk diye is gecirdi.
Yazik aslan gibi Suata.
komsu kizi nilay en sonunda yapmisti.
veznecilerin arka sokaklarinda bir konfeksiyon atolyesine girmisti nilay.
Babasi kolaylikla izin vermisti, dukkanin sahibi almak istiyordu 19luk tazeyi ne de olsa.
Kizina iyi bir kismet hem de dogallikla, is yerinde becerisini sevdi de aldi gibi kizi hani.Buyuk seer ya; bu isler burda oole oluyodu heral.
Hamdi, babadan gelip ozel izin almisti, "ben namuslu kizlari isterim atolyemde ondan sana geldim baba" demisti.
Koyden gelip sapitan, ona bin turlu bela cikartan kizlardan, calismayan baska seyler pesinde olan kizlardan yilmisti Hamdi, oole diyodu babaya.
Nilay gidip geliyodu atolyeye hem de babasinin gozetiminde, hem de dolu dolu namusuyla; baba onu biraktiktan sona kosuyordu insaata, gun kaybolana dek canla basla calismak evine ekmek goturmek icin.
Ne Hamdi bilyodu ne de baba Nilayin ozgurlukle karisik askina ulasmis olmasinin zafer sevincini.
Suat , duvarin arkasinda bekliyodu Nilayi her sabah, iyi isler dilemek icin parmak parmaga dokunurken, gozlerine bakiyordu Nilayin.
"Cicegim" diyordu.
"bu seni her sabah gormem icin sadece"
"cicegim" diyordu, "az bekle, yuvamizin sicakliginda sadece benim cayimi koymak icin kalkacan sabahlari! cicegim! az kaldi"
Suat icin az kalmisti; ta ki Nilayi Hamdinin arabasinda atolyeye gelirken gorene dek bir sabah.
Suat icin az kalmisti.
Sabah saati; Nilayin babasi namusunu hani HER SABAH kendi birakiyodu?
Hamdinin arabasinda naapiyodu Nilay?
tamam ise gelmisti Nilay ama ?
cok surmedi.
Aksam 19:00 gibi Nilay kendinden gecmis agliyordu, derdiniz ki goz yasi bitmis, artik gozun aki cikacak.
Nilay agliyordu ama, geri gelebilir miydi cayir cayir kendini atolyenin onunde yakan Suat??

Monday, August 13, 2007

Cok tesekkur ederim SIFIR NOKTASI :)

Yillarca once bu ritimlerin keyfini suruyordum.
Tesadufen blogunda bu adresi bulunca, ben de daha da, paylasmak istedim : izninle:)

http://svt.se/hogafflahage/hogafflaHage_site/Kor/hestekor.swf

Sunday, August 12, 2007

REHBER


Turist rehberligi yapiyorum yil 1989-1991 arasi.
Nasil bir ulkemiz var tas tas kare kare butun ulkeyi ezberlemek mumkun mu?

Aliyorum grubu, ya istanbuldan, ya Kusadasindan, ya Marmaristen..
karis karis cevrede turistik, tarihi, eglence icin ne varsa geziyoruz.
Bir gece once gidecegimiz yeri kitaptan satir satir tekrar ezberliyorum.
Sabah anlatiyorum:)

Otobus ya da midibusun on kapisinin onundaki merdivenlerdeyim ben, elimde bir mikrofon, yol yarim saatlik de olsa 4 saatlik de, gorevim turislerimizin yol boyunca sikilmamasini saglamak.

Hayatimda hic bu kadar bortu bocekten bile hikaye yazmamistim:)))))

Efes harabelerine ilk girdigimde 1,5 saatte cikmistim.
En son girdigimde, 3 saat filan surdu tur, hafizanin ve hayal gucunun siniri yok ya :))

En guzeli de Kapadokya turu idi.
Epey bir yol gittik Israilli grupla Antalyadan Konyaya, orada bir gece konakladiktan sonra ver elini Kapadokya...

Yokustan asagi iniyoruz tam gun batimi; inanilmazzzz guzel bir goruntu.. Magaralar, sivri tepelerin uzerinde dusuverecekmis gibi duran taslar.

Otobusun onundeyim, tum otobus AYYYYHHHH OOHHHFFSSSSS diye kendinden geciyor manzaraya.
Gunes batiyor...
Benim elimde mikrofon.
Mikrofon ACIK!!!!!
AYYYY AMANINNN ANNECIMM BU NE YAAAA demisim:)

Kitaplardan ezberlemisim her yeri, yarin annatcam amaaa.. hayatimda ilk kez goruyom yafu buralariii..

Otobusun soforu basladi gulmeye kikir kikir.Ne deli kiz demistir.
Otobus sustu.Bakiyolar bana oole Garfield gibi.
BEN NE DEDDIM KI?ay annecim yaa bir cuval inciri berbat mi ediyom kiiii?

REHBERIMIZ NE DEDI KI?
BISIY MI KACIRDIK?
NEDEN IC CEKTI REHBERIMIZ?

Ben tabii aynen zirt tiris ehu ehu keh kuh :
"Vallahi" dedim.. "Yuz kere gordum buralari ama her gordugumde ilk kez gormus gibi duygulaniyorum"

Grup daha bir sevkle tamamladi Kapadokya turunu :)))
Eminim hala anlatiyorlardir ese dosta o DUYGU DOLU rehberlerini..
ehu ehu
keh kuh :)

Yunuslar bir sihir gibi...


The ocean is closed but so georgeous and wide,
it holds many magical creatures inside.

The most magical is the DOLPHIN it seems,
their joyful spirit glows and smiles.

They make rounds around the kids touch their nose,
the emotion in them bubble inside and grows...

Swimming and jumping for joy, both far and near,
they'll sing their song for all to hear.

Come join their sphere and have some fun,
when you come closer you will feel the only one!

DUYGUSAL VAMPIRLER


Aciz olup guclu kisiliklerden guc alir gibi geliyor kulaga degil mi?
Asla degil.
Duygusal vampirler o kadar gucludur ki aslinda; guclerinin verdikleri konsantre ile cevrelerindeki dengeyi, dengeli insanlarin duygularini bozmaktir amaclari.
Hic gunun bir ortasinda ya da kiyisinda tamamen pozitif oldugunuz bir anda bir gunde, birileriyle karsilasip aniden inanilmaz bir bas agrisi duydugunuz, veya tarif edemediginiz bir ic huzursuzluguna kapildiginiz olmadi mi?
Tarifsiz bir yenilgi hic yasamadiniz mi?
DUYGUSAL VAMPIRLER IS BASINDA!!!
Onlar gulumseyen cehreleri ile gelip, tum duygu ve ic halinizi oyle guzel calabilirler ki farkinda bile olmazsiniz.
Onlar sevmeyi bilmezler...Narsisistik bir kisilik icinde ic gudusel olarak yapmak istedikleri tek sey sizin enerjinizi cekmektir.
Onlar sadece kendilerini severler.Kendileri vardir sadece evrende.
Yontemleri sohpetle baslar.
Gozbebeginizden asla ayrilmaz gozleri.
Pozitif kucuk patlama dalgalarina binmezler hic...Kikirdamalariniza asla katilmazlar... Taraflarindan asla mutlu, neseli sevimli bir hikaye gelmez.
Hic bir sey yapamazlarsa, goc bebekleri gozunuzun icinde SADECE SUSARAK VE SIZI IZLEYEREK sizi tuketebilirler.
Elektrik, shakra falan filan hic annamam.Tarifi nedir vallahi hic bilmem.
Ama naapar eder, eger siz izin verirseniz sizi tuketmeyi basarabilirler.
Izin vermemenin tek yolu farkinda olmaktir.
Bedeli; sadece bir kez duygusal vampiriniz tarafindan emilmektir.
Ikincisinin olmamasi sizin elinizde.
Onlari neselendirmeye calismayin.
Geldikleri ilk anda karsidaki ayni goz bebeklere siz de bir kez BEN FARKINDAYIM diye haykirarak bakin.
Onlarin mutsuz umutsuz dalgalarina sla binmeyin.
Bitmesini bekleyin.
Yuzunuz gulumsemese de icinizdeki gulumsemeyi asla kaybetmeyin.
Ve olay mahalini terkettikten sonra duygusal vampiriniz, sizin talebinizle veya kendi yenilgisi ile ; mutlaka bir aynanin onune gidin, yuzunuze gulumseme hareketini yaptirin ve bes saniye gozlerinizi kapatin.
Ruh haliniz mimiklerinizi izleyecek.
Ruh halinizdeki duzelmenizi de once akil, sonra ruhunuz takip edecek.
Duygusal vampirlerin sizi tuketmesine izin vermeyin...
Duygusal vampilerin hayatinizi emmesine izin vermeyin.

Saturday, August 11, 2007

Turk Ticaret Bankasini ozluyorum


Yil '73 filan.
7 yasindayim.
Yaz gelir, bankanin 15 gunluk kampina gidecegiz diye annem haldir haldir dikis diker.
Illaki ablamla beni takim giydirecek.
Cicili bicili kiyafetler dikilir,sapkali cepli filan, hatta kilotlar bile dikilir bellerine lastik gecirilir.Konfeksiyon yok ki :)))
Talihsiz ben, o ayni kiyafeti o yil giyerim, sona ablam buyur, ben de buyurum, bi dahaki seneye ayni kostumun ablam versiyonunu ben bi daha giyerim:))))yeni giysilerimin yani sira.
Bir de Sumerbankin urettigi ve sattigi, yoldan gecen bes cocugun ucunde gordugun jarse, cizgili, sort-tshirt takimlar vardir, sortlarin beli lastikli, yikamaktan gevserse lastikler degistirilir.
Cizgiler kiminde mavi, kiminde pembe, kiminde kirmizi.
Erkek cocuklari mutlaka mavi cizgili giyer, kizlarsa kirmizi veya pembe:)
Bir de ayni sumerbankin lastik tabanli ayakkabilari vardir, patilerin iki yaninda gercekten lastik(rahat giyilmesi icin), beyaz, mavi ve kirmizi ayakkabilar.
Ama sari degil.
Ama mor degil.
Ama yesil hic degil:)
Hatta buyukler icin de vardir.Yaz gelince tum aileye birer cift alinir, anne baba bir onceki yilinkini giyer genelde, cocuklarinki hep yenidir.
Heyecan sarpa sarar okullar kapanir kapanmaz; daha bir ay bilmemkac gun vardir Konyadan, Cesmedeki kampa gitmeye.
Biz tatilin tadini bir tek Turk Ticaret Bankasi tesislerinde yasamayiz, sadece 15 gun degil hani.
Oncesinde bir aydan fazla.
Sonadan da bir aydan fazla, anilari tazeleyip kikirdayarak.
Kampa giris gununden bir gun once Anadol marka arabamizin bagaji tika basa doldurulur.Yola cikilir, 3 cocuk, anne baba.Her bir cocuk arasinda 2 yas var; cisler bitmez hem de 10ar dakika arayla, acikmalar bitmez, off cok sicaakkk lar bitmez.
Sanki hicbisiy olmamis gibi kampa varilir aksamustu bir saatlerde, cil yavrusu gibi dagilinir, her yil cunku, degisik bir grupla denk dusulur.Acilen bir arkadas bulunmasi lazimdir.
Soru su:
ARKADAS OLALIM MI?
tabii olur.
BEN DE BU CEVABI BEKLIYORDUM denir icinden.
Ceplere bol ardic kozalaklari doldurulur, oraya buraya firlatip yuvarlamak icin.
Aksam yemeklerinde asci amcalarin yanina gidilir, yemek kazaninin ustunden yemek tadilir, sona digidik digidik disari kosulur tekrar.
Yakindaki keci boynuzu agaclarina tirmanilir.
Bol keci bornuzu kemirilir.
Fazla kacirilirsa karinlar agrir.
Herkesin cocugu herkese emanettir.
Gunduzleri plajda kumdan kaleler yapilir, anneler babalar ev yapimi gunes kremi surer cocuklara.
Anneler babalar da huzurlu mutlu; bilirler.. cocuklar guvenli.
Herkesin cocugu herkese emanet.
Abiler ablalar duvarlara dizilir, sohpet eder, sonadan ogrenilir bunlar kucuk flort durumlaridir:)
10 yas ve alti; digidik digidik digidik, kosusturur durur, hic bir cocuk "naapsam ki simdi" demez, kimse ne yapacagini bilemez hissetmez.
Sona sonuna dogru veda balosu yapilir.Kimine cingene aksami denir, kimine turku aksami, kimine kiyafet balosu.
7den yetmise herkes, asci garson, oda gorevlileri de dahil vur patlasin cal oynasin eylenilir.Uykusu gelen cocuklar, 3 sandalye birlestirilerek orada uykuya emanet edilir, hors hors da uyur ha cocuklar o samatanin icinde.
Herkes, kaca kadar surerse sursun gece, odasina cekilmez.
Sonra yine hos bir kamp tatilinin sonuna gelmis olmanin lezzeti ve hazmi ile odalara dagilinir, ertesi gun, korna sesleri arasinda, o senenin o kamp sezonunda edinilen dostluklara " acaba bir daha karsilasacak miyiz" sorusuyla karisik,ya ara verilir, veyahut veda edilir.

Friday, August 10, 2007

esikte oturayim az daha

“Yok olmaz erken daha
Biraz daha geç kalın ne olur
Hiç hazır değilim henüz
Ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha
Tanıdık değil bana güz

yok alamazsın
Beni deli zaman
Ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin”

Söz:Sezen Aksu
Beste: Onno Tunç

Tuesday, August 07, 2007

Biz kerevizler ihtilal yapices


Kucucukken hayat cok guzel. cok harika gorunuyordu.
Cok guzel, bir sihir gibiydi onumde up uzun hayat.
Agaclardaki kuslar beni izlerken mutlu mesut nefis sarkilarini keyifle, oyun oynayarak soyluyorlardi.
Sona beni uzaga gonderdiler Duyarli, Mantikli, Sorumlu ve Pratik olmayi ogrenmem icin..
Ben bir dunya gordum ; bagimli, klinik, entellektuel ve sinik olabilecegim..

Sona cok zamanlar oldu, butun dunya uyuyodu ama ben ayaktaydim.Bulmaya calistim bu cok zor bir formuldu de ben mi secildim cevabi bulmak icin diye.. Matematik kitaplarimi karistirdim.
XY+ htx = xyz
yok.
cozumunu bulamadim.

Biri bana sooler mi noolur, tamam cozumu bulamadim ama, cozum nedir?
Veya soru nedir?

Sorumlu, sevgi dolu, inancli, dim dik, dop dogru insan olmanin sorusu nedir?
Cevabi kimdedir?

Simdi ben bisiy soolicem, yine radikal olucam, liberal olucam, fanatik olucam, yasaklari delmeye calisan olucam...

Bir imza at yahu, kabul edilen olabilmek icin.. saygi duyulan, sunumu hos olan. sebze tazeliginde olan olabilmek icin. Nolur, yanimda ayakta duran diger kereviz sen ol!

Biz Kerevizler yonetimi ele gecirelim bir aksam; butun dunya uyurken:))))


p.s.
kusura bakma the logical song:)

Saturday, August 04, 2007

CENNETLE YASARKEN TANISMAK MUMKUN...


"Biz canlıların cehennemi gelecekte varolacak bir şey diğil, eğer bir cehennem varsa burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yanyana durarak yarattığımız cehennem. İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. İkinci yol riskli; sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek."

"Görünmez Kentler" --- Italo Calvino

Ama bir de Cenneti imgeleyip onun icinde yasamak var ya.
Bakisinin aninda. Hem de goz bebeginin icinde.


Ben Cenneti tattim...