Friday, January 05, 2007

SIMURG OLMAK...



Rivayet olunur ki kuşların hükümdarı olan simurg anka bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg
simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
"simurg anka - otuz kuş" demekmiş.
onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek şaşkınlık ve yoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...