(Alinti)
"Birine güvenmek, karşılıksız güven, sonsuz güven gibi kelimeleri duyduğum zaman, aklıma yıllar önce izlediğim bir dizinin bir sahnesi gelir.
Karakterlerin adlarını hatırlamıyorum şimdilik biz onlara Mehmet'le Sevgi diyelim.
Mehmet ve Sevgi ilişkilerinde sorunlar yaşamaktaydılar, ne ayrılıyorlardı ne de geçinebiliyorlardı.
Sevgi'ye göre ilişkide güven sorunu vardı. Mehmet bunun öyle olmadığını kanıtlamak için Sevgi'yi bir uçurum kenarına götürdü, kadının gözlerini bağladı ve ben ne dersem onu yap diye talimat verdi. Kadın kabul etti. uçurumdan yaklaşık 3 adım geride duruyordu kadın. Savunmasızdı. Mehmet bir adım at dedi. Kadın tereddütlü attı. sonra bir adım daha at dedi. Daha da tedirgin çok küçük bir adım attı kadın. Bir tane daha dedi, kadın ağlayarak gözlerini açtı ve "yapamayacağım korkuyorum" dedi.
Bu sefer Mehmet bağladı gözlerini. Ben sana ne yaptıysam şimdi de sen bana yap dedi. Kadın kabul etti. Bir adım at dedi, adam kendinden çok emin bir adım attı. bir tane daha, adamda tereddütten eser yoktu, söyleneni yaptı.
Artık uçurumun kenarındaydı. bir adım daha atarsa aşağıya düşecekti. Hayatı sevgi'nin iki dudağının arasındaydı, itiraz edemezdi anlaşma buydu çünkü. kadın Mehmet'in gidecek daha fazla yeri olmadığını gördüğü halde, bir tane daha dedi. Adam hiç tereddüt etmeden adım atacaktı ki kadın onu engelledi.
Sonra adam kadına döndü işte ben sana böylesi güveniyorum dedi. Kadın ağladı.
Gerçekten de aradan yıllar geçse de, filmlerde ona benzer milyon tane daha sahne görsem de; o sahnenin benim gözümde değeri çok başkadır.
Ne zaman ki birine çok güvendiğimi hissetsem, onunla bir uçurum kenarında olduğumu hayal ederim. Tereddüt etmeden adım atabiliyorsam doğru yerdeyim ama atamıyorsam daha fazla söze gerek yoktur."
Saturday, December 27, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment