Monday, October 08, 2007

Kozamdan cikicam ama...


zamanin birinde BUTUNDUNYA dergisinde yayinlanan bu yazim nasil da uydu bu gunlerdeki konuma:)

Herkese yardım etmekten özel bir mutluluk duyan bir kişiydi. Birgün bir kelebek kozası buldu ve kozanın üstünde, içeriden bir delik açıldığını heyecanla gördü...

Yapması gereken tüm işlerini bir yana bıraktı ve… Kozanın başında saatlerce oturdu ve kelebeğin o küçücük delikten bedenini dışarıya çıkartabilmek çabasını, bu doğa olayının yüreğinde uyandırdığı hayranlıkla izlemeye başladı.

Fakat o da ne? Kelebek bir süre sonra çabasını bıraktı, hiçbir çaba göstermemeye başladı.

Onun hareketsiz duruşu tüm gücünü kullanmış, bundan sonra kullanabileceği gücü kalmamış bir görünüm oluşturuyordu.

Herkese yardım etmekten özel bir mutluluk duyan adam bu zor durumunda kelebeğe de yardım etmek istedi. Bedeninin ancak yarısını çıkartabildiği kozanın deliğinden çıkabilmesi ona yardımcı olmaya karar verdi.

Bir makas buldu ve kelebeğin sıkışıp kaldığı o küçücük deliğin çevresini kesti, deliği genişletti. Kelebek bu olanaktan yararlanmakta gecikmedi. Açılan boşluktan kolaylıkla dışarı cıktı. Fakat ortada hiç de doğal olmayan değişik bir görünüm vardı. Kelebeğin vücudunun yarısı şiş ve kanatları büzüşmüş durumdaydı

Herkese yardım etmekten özel bir mutluluk duyan adam bu kez, kelebeğin bu durumunu izlemeye başladı. Çünkü kanatların kısa bir süre içinde kasılarak, vücudu korumak üzere büyümeleri, genişlemeleri gerekiyordu. Doğanın bu olayını izlemeyi bekliyordu. Fakat beklenen bu olayların hiçbiri olmadı. Hatta kısa bir süre sonra tam tersi oldu. Kelebek yaşamının o andan sonraki bölümünü şişmiş vücudu ve büzüşmüş kalan biçimsiz kanatları ile geçirmek zorunda kaldı. Sürünerek ilerleyebiliyordu ama… Uçamıyordu.

Herkese yardım etmekten özel bir mutluluk duyan adam, kelebeğin bu üzücü durumu karşısında uzun uzun düşündü fakat bir sonuca varamadı.

Çünkü o, doğanın bir kuralını hiç duymamıştı.

Kelebeğin kozadaki küçücük delikten çıkmaya çalışırken karşılaştığı kısıtlama ve mücadele zorunluluğunun, tanrı tarafından belirlenmiş ve kelebeğin bedenindeki sıvının kanatlara doğru gitmesini sağlayacak bir zorunluluk olduğu konusunda en küçük bir bilgisi yoktu. O nedenle, kelebek kozadan çıkıp özgürlüğüne kavuştuğunda onun uçmaya hazır olamayacağını bir türlü düşünemişti.

Kimi savaşımlarımız, yaşamımız için kesinlikle ge-reksinim duyduğumuz olaylardır. Eğer yaşamımız süresince bizi zaman zaman tökezleten engeller olmadan doğa yaşamımızın sürmesine izin ver-seydi, hiç kuşkunuz olmasın, hiç-birimiz şu an olduğumuz denli güçlü olamazdık.

Daha da önemlisi, hiçbirimiz, hiçbir zaman, uçamazdık da...

4 comments:

YILDIZNAF said...

Yine cok guzel ! Tebrikler...
Sabirla bekleyecegiz donmeni...

Tabiat Ana said...

insan şu hayatta bir hacıyatmaz gibi durur demişti bir arkadaşım düşsende geri kalkarsın. doğru bencede hayat akıp giderken bazen düşer ve sonra tekrar kalkar insan ve bazen kalkmadan önce bir süre durup dinlenir güç toplar yenilenir.Daha sonra yeniden, kaldığın yerden... Ne demiş candan erçetin:daha güçlü,daha sakin..:)
sevgiler

GULTEINEN ENKELINI said...

Yildiznaf.. Tabiat ana..
siz CAN siniz.. hem de CAN in hasosu:)))
bunu biliyomuydunuz???

sunrise said...

Aaa bunu siz mi yazdiniz?
Yillardir donup dolasip e-mail olarak geliyor. Hatta yine gecen gun biraz kisaltilmis olarak geldi. Hep cok begenmisimdir. Ellerinize saglik..