Friday, July 10, 2009

Oyku(6)

...............Rengin yaşayacaktı.







Orada uyuyakaldi...Kucaginda Zeynep’iyle... Ablası ustlerini ortmus saatlerdir baslarinda bekliyordu.



Bir ses duydu, zil sesiydi ama umursamadi, tekrar tekrar caldi ve ablasinin sesi eklendi bu sese,

"Altan kalk telefon sana....."


On bes dakika sonra hastanedeydi, yogun bakimin camlı bolmesinden melegine bakiyordu.

Omuzlarına dokulen saclari gordu ilk, ciplakti omuzlar usuyorlar miydi acaba?

Sonra sol elin parmaklarinin bir hareketini gordu belki istemsiz, belki istemliydiler bilemedi ilkin; ama bas parmagi Rengin’in bir seyi oksuyor gibiydi.





Uzun suredir Rengin kendini yalnız hissediyordu.Ne uzerinde calisan parmaklar vardi, ne kolundan icine verilen sicaklık ne de gozlerini alan o korkunc isiklar tavandan gozune yansiyan.

Terkedilmis bir enkaz gibi miydi?

Hayir!.

Biraz usuyordu ama sicakti da. Artik kendisini gezegenlerini kaybetmis sonmus bir gunes gibi hissetmiyordu; yeryuzundeydi iste ve gozyaslarini siliyordu kizinin, gozyaslarini siliyordu biricik kuzusunun parmaklarıyla. "Buradayım, buradayım, buradayım!" diyerek...




“Ah buradasin iste!”
Hafif sicrayarak arkasina dondugunde derin bir uykudan uyanmis gibi afallamisti Altan.

“Turlu yalan soylemek zorunda kaldim iceri girebilmek icin, en azindan seni bulmam gerekiyordu” diyen Neslihan simsiki sarilmisti Altan’a hickiriklara bogulmadan once.”Nasil oldu?Benim biricik arkadasim nasil ne olursun dogruyu soyle bana”

Naslihanin panigini biraz da olsa sakinlestirebilmek icin Altan da sarildi siki siki Neslihanin bedenine saclarini oksarken “Sssstttttttt! Sakin ol, yi olacak iyi olacak benim cicegim, bilmez misin ne guclu kadindir O?”

Parmaklarini dalga dalga saclardan gecirirken henuz kisa bir sure once yasananlari animsadi utanarak ve su andaki hislerini de duyumsayarak.
Nasil sacmalamislardi.

Ve kollarindaki guzel kadin en yakin dostuna boyle bir sey yapabildigi icin nasil kahrolmus, ve vicdan azabina yenik dusen zumrut yesili gozler nasil solmustu kisa surede.

Ve Rengin nasil bir olgunlukla hic bir sey olmamis gibi hayatlarina devam edeceklerini soylemisti ikisine de ...

“Bu cok dogal, hayatimda kimseleri sevemedigim kadar cok sevdigim adeta taptigim iki insanin birbirine boylesine yakinlasmasi, birbirinizden etkilenmesi...eger sizde buldugum guzellikleri siz birbirinizin icinde goremeyen iki insan olsaydiniz asil o zaman ben ozumu inkar etmis olurdum; ayrica durustlugunuz de ikinizin benim yanilmadigimi bir kez daha gosteriyor.
Simdi dinleyin beni ikiniz de: bu konusmayi simdi burada unutmak istiyorum, sizden de ayni seyi beklerim, ic guduler ile yapilan hatalardan omurler hukum giymemeli” dediginde Rengin, Neslihan da Altan da kuculmusler, kuculmusler, kucucuk kalmislardi hafif titreyen sesi dinlerken ve enerji dolu davranmak icin kendisini zorlayan bu karacik bugulu gozlere bakarken ...

Sonrasinda nefes bile alamazlarken Rengin “Hadi” deyip cantasini alarak davranmisti kocaman gulumseyen yuzu ile “bu aksam sushi yemeyi planlamistik hani eski gunlerdeki gibi” demisti o ulu kadin kapiya dogru seyirtirken.

Sonrasinda da gercekten bu konuyu bir daha hic acmamisti, sorgulamamisti ne Neslihani ne de Altani...

Sasirtmaya calismamisti, onlar farketmeden ne de gostererek onlari izlememis, test etmeye calismamisti; gercekten unutmus gibi davraniyordu, hayatlarinda hic bir sey degismemis gibi...

Degismemis miydi gercekten hic bir sey?

Unutmus muydu?

1 comment:

Çınar said...

Off ya bir kadın nasıl böyle birşeye
göz yumabilir ki.

Hikaye çok güzel, devamı var değil mi.

Sevgiler