Tuesday, March 17, 2009

Sohbet edelim


Siz yorum yaptiginizda ben susarim soz tamam...

Sohbet edecegiz yalnizca.

Yok yok politik veyahut dini bir propoganda amacim yok ne de bir seyleri protest etme gudum.

Siz hic bir sey soylemediginiz muddetce bir "monolog" seklinde devam etse de bu sohbet, ben yalniz olmadigimi ve arkadaslarimla bunu paylastigimi biliyorum ya, bu yeter bana.
Hepinize saygi duyuyorum.

Efendime soyleyeyim(nedense sohbette laf kesildiginde oyle denir ya efendime soyleyeyim diye; sanki efendin extra muhabbet bulacakmis gibi...ayrica bu "efendi" kim cok merak ediyorum, casus gibi herkesin sohbetinde varlik gosteriyor yahu!) neyse ben yine herkes gibi soyleyeyim efendime...

Bugun buralarda hava birden isindi; COZladik adeta 37 derece oldu bir ara HIYAAAAAAAAAAA diye birakip kacasim geldi ulkeyi; hayir yani agustosta 52 dereceyi de goruyoruz tamam da henuz hazirlikli degildik. Mart ayinda bu derece isinmasi mumkun olamazdi.
Bugun daha bir itinayla plastikleri, tenekeleri, kagitlari ayirdim cop torbalarinda geri donusume katkida bulunmak icin.

Bir yazar dostum; bir kitabi daha cikmis diyecem ama oyle bir sey degil, cikan yazarlar hazinesi bir kitapta oykusu yayinlanmis; hem de en degerli oykulerinden bir tanesi.
Alip okumanizi tavsiye ederim efendim(yok anlasildi efendi 3uncu tekil sahis olarak geldi oturdu bu sohbetin icine) neyse kitabi tavsiye ediyordum : "Istanbul Oykuleri Antolojisi" kitabin adi. Ikaros Yayinlarininmis. Ama ne renkli bir calisma olmus, tadindan yenmez.
Ben aslinda Onun yazmakta oldugu ve tikandigi kitabini bekliyorum, bakalim ne olacak hangi ay veya hangi yasimizda bizi gururlandiracak yeni kitabiyla.

Aslinda yasayan bilir de, bazen soyle hayal ediyorum : belki de bu yazarlar yaziyodur yaziyodur... sonra bir yerlerde tikanip "hinnnkk" diye kaliyordur yazamiyordur.
Kim nerden bilir, nedendir, tikanma niyedir, niye duruverilir, aslinda kitabin butun senaryosu akildayken neden derin bir nefes alinir kitap yazma sirasinda?
Bazi kitaplar niye bir ayda yazilir, bazisi niye yillar surer?
Butun kitabi o mu yaziyordur yoksa o dus almaya gittiginde karisi veya kocasi birkac bolumu ciziktiriveriyor mudur araya?
Ben bilemem.
Yazarlar mutlaka bilir sanirim.

Bazen henuz tamamlanmamis romanlari sizin de ozlediginiz olmuyor mu?

Bir de simdi baska bir konuya daha atlayivereyim:

"Yazar olmak" bu devirde oyle zor ki, hani birak kitap yazarligini, bir gazetede kose yazari olmak bile oldukca bir birikim, iddia, orijinallik, ifade farkliligi gerektiriyor.

Herkes yazar yahu blog dunyasinda!
Hayir, hayir bunu alayci bir ifade ile soylemiyorum; aklina mantigina guvendigim blogcu "bazi" arkadaslarimi vallahi gunluk gazeteyi acmadan once okuyorum merakimdan.
Bilgilenmek, pozitif dolmak veya umutsuzlugumu beslemek icin belki...
Hangi duygumu beslemek icin kimi okuyacagimi bile biliyorum iyi mi?

Daha cok onlarin eserlerinin keyfine sali, carsamba ve persembe varabiliyorum; niyeyse blogculara ozellikle cumartesi ve pazar "olu taklidi yap" emri geliyor, diger kalan gunler de hafta basi ve hafta sonu gibi ne bileyim; 4 yilda anca bu kadar cozumleyebildim bloglardaki uretim yogunlugunu.

Bir blogcu arkadasim var Cinde yasiyor, tek basina Turkce gazete cikartmaya calisiyor, yani aslinda dergi gibi; ama nasil guzel bir girisim gogsum kabardi.Yapar yapmaz, onemli degil cabasi var ya cabasi; nasil ovunulesi.

Bir de benim bir kurabiyem var, bazilariniz bilir; 11,5(bucuku her zaman belirtmemi istiyor) yasinda tatlilar tatlisi kizim.

Ben bir cocugum daha olsun istiyorum.
Yani bir cocuga can vermek icin degil, cani zaten almis bir annesiz babasiz cocugun annesi olmak istiyorum.Kurabiyemden edindigim tecrubeyle "hem anne hem babaya yetebilecegimi ben biliyorum"

Ama muhtemelen arastirdigim kadari ile bu Turkiye'den olamayacak, "yalniz" bir anneyim diye.. Yas kisitlamalari filan.. "kadinin adi yok" gibisinden bir suru sey; aslinda can sIkIcI duydugum hikayelere gore...
Hic onemli degil ben biliyorum ya benim bir gun bir "kizim" daha olacak, rengi, gozunun sekli yahut nereden geldigi onemli olmayacak.
Onu buyurken kurabiyemi buyurken sevdigim kadar cok sevecegim.
Umrumda bile degil nerden oldugu, kim oldugu.
Ben can verilmis ve anne sevgisi ozleyen bir insan yavrusuna daha anne olacagim.
Bir yetiskin olarak kendimi; gelismekteyken bir rehbere ihtiyaci olan ve imkani olmayan bebeye isik olmak icin yetecek gucte hissediyorum.Fiziksel imkanlar yeterli duzluge ciktiginda bunun gerceklesecegini biliyorum.
Kararliyim.

Bugun sirkette aylik raporumuzdaki gunlerdir ugrastigimiz karisikligi "tek bir kayitta" yapilan hatayi duzelterek hallettik.Sadece bir rakami degistirdik ve "ta taaaammmm" dogru sonuca ulastik.
Enteresan.
Kutlamak icin de bir koca paket dolusu yer fistigi yedik!

Kimi zaman hayattaki derin sorunlarin da sadece basit bir adimla veya sarfedilen 1-2 sozcukle halloldugu geldi aklima niyeyse... sohbet iste... her sey gelir akila...

Ah doyamiyorum ben sohbete sadece ben konustugum icin midir nedir, yahut konusasim mi varmis, daha anlatacaklarim da vardi ama dusen gozleriniz bana da bir agirlik bastirdi.
Siz esnemeye baslamadan cekileyim diyorum ben , uykunuzu aldiktan sonra siz de benimle sohbete katilirsiniz nasilsa...

Ah bir de unutmadan;

Lutfen hayvanlari sevin.
izleyin onlari.
Kopekleri.
Kedileri.
Kaplumbagalari.
Akvaryum baliklarini.

Fareleri.

Bocekleri bile izleyin.Cok igrenc geldyse kelebekleri izleyin o zaman; onlar da bocek.
Dakikalarca; sikilmazsaniz saatlerce izleyin o bocegi veya kelebegi.

"Bir bocegin 24 saate sigdirdiklarini ozumsemeye calisin" diyecegim iyi dileklerimi sunmadan once...
Guzelliklerle...

14 comments:

Goddess Artemis said...

Bir şey söylesem kızar mısınız? Size ayıp olur mu bilmiyorum ama söylemezsem çatlayacağım:

Tanrı aşkına, lütfen "sohpet" deyip durmayın! TDK'nun imlâ kılavuzuna da bakarsanız, "sohpet" diye bir kelime olmadığını, doğrusunun "sohbet" olduğunu görürsünüz.

"Slm cnm nbr" diye konuşan gerzek yeni nesiller sürekli bu hatayı yapıyorlar ve aldırmıyorum. Çünkü onların seviyesi o kadar. Ama bizden birileri bunu yapınca dayanamıyorum.

Kırıldıysanız özür dilerim ama düzeltmezsem içimde kalacaktı.

Moonish (moonsun) said...

Gulteinen ablacim eger benim de cocugunm olmazsa gonlumden gecen buydu, sevgiye ihtiyaci olan bir cocogua annelik yapmak, tabii esiminde hazir olmasi lazim bu fikre... Bakalim zaman ne gosterecek bize :)) Sen yuregi kocamaaaaan cok guzclu bir kadinsin :))

GULTEINEN ENKELINI said...

Yok Artemis, neden ayip olsun ki? Isin komik tarafi "sohbet" yazmaya calisirken "sohpet" yazmanin yani sira "yalniz"i da "yanliz" yazarim bazen; sanirim birkac sozcuk var bu sekilde hep karistirdigim...
Karistirmanin da otesinde bir turlu aklimda tutamam hangisinin dogru oldugunu :-) hafiza sorunu sanirim.
Neyse duzeltmeleri hemen yapacagim yapmasina da, aklima yaziya basladigimda "ahaaaa.. bak yanlis yaptim hemen su 'b'leri 'p' yapayim" diyerek kendimi yakalayip aklim sira duzeltisim geldi.. guldum...
simdi bol"sohpet" leri "sohbet" yapacagim da vallahi tekrar olmayacagina emin degilim.

Bir de yeni nesil konusunda ben o kadar umutsuz degilim; Turkcemize bizden cok daha hakim piril piril genclerimiz de var fakat sanirim su sms gonderilerinden tasarruf etmek icin sesli harfleri atlayarak yaziyorlar ki bir sms te saha cok sey anlatabilsinler...

tesekkur etmismiydim duzeltme icin?
tesekkurler.

GULTEINEN ENKELINI said...

Sevgili Moonsun,
Yasam sana guzel gonlune yakisan tum guzellikleri getirir umut ediyorum.
Yorumun icin de tesekkur ederim ayrica.

hep said...

Sohbetine doyum olmuyor sevgili Gulteinen.

Goddess Artemis said...

İyi niyetimi ve samimiyetimi yanlış anlamadığınız için asıl ben teşekkür ederim. Sağolun! :o)

Yeni nesillere gelince; sms yazarken kısaltsınlar tabii. Bana sms yollamadıkları sürece sorun yok da, blog girdisi yazarken de aynı lisanı ve üslubu kullanan o kadar çok şuursuz görüyorum ki. Onlaraydı bu lafım.

etki alanı said...

Bazı blogları çok seviyorum gulteinen,
Goddess Artemis'de ('te deseydim bana da bir uyarı gelirdi eminim
:-)) )bunlardan biri.Çok güzel konuları işleyiş biçimini seviyorum.
Sohbetinden çok keyif aldım arkadaşım...Aklımdan öyle çok şeyler geçiyor ki,okuyunca bazı düşüncelerde ne kadar kesiştiğimizi anladım.
Gözlemlerin harika...
Ve ben dün akşam,kediyi camdan çıkardığımda,pencerenin taşında yürüyen bir salyangozu takip ettim...
Yavaş ama öyle temkinli yürüyordu ki,hayran kalmamak mümkün değil.Cam açılnca durdu,daha sonra Türkcellin antenlerine benzeyen duyargalarıyla,denizaltı durgunluğu ile etrafını dinledi.Çok sessiz olup tedirgin etmemek için üşümeme rağmen(sizin oralar gibi 33 derece değil buralar,neredeyse -33!)camı kapamadım...Epeyce yürüdükten(1 cm)
sonra kabuğuna çekilip uyudu.Bende içeri girdim...
Muhteşemdi...
Ödevimi önceden yapmış mıyım örtmenim?
Kedilerle,köpeği hiç söylemeyeyim zaten...Sayfalara sığmaz...
Özellikle Gazoz'un hediyesinden bahsetmeliyim ama...Sokaktaki diğer evlerin bahçelerinden tuttuğu fareleri öldürüp,kapının önüne getirip bırakıyor.Biz çığlık çığlığa...Hele ben "yeter gazoz,bana hediye getirme artık" diye bağırıp duruyorum!
Kediler,sahiplerine,kendilerine baktığı için fare ve kuşları öldürüp getirirlermiş...
Ne hediye ama!!!!

Kocaman öpüldün,
TüTü

Tabiat Ana said...

bunu arada yapalım keyifli oluyor :)

Aurora Borealis said...

seninle sohbetide seviyorum sohpetide sen yaz cakiltasim her turlusune raziyim ben :))

Kubilay Kızıldenizli said...

Yani ne diyeceğimi bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, blog dünyasını seninle tanıdım ve burada oluşan dostlukları izliyorum.
Eleştiri insanı geliştiren en önemli araç bana göre ama bu aracı iyi kullanmak gerkiyor. Ben yukarıda iki güzel örneğini gördüm.
Hem Goodness Artemis hem de Gülteinen iyi ki varsınız.
Bir de hayvan gözlemleri için ne olur Yaşar Kemal' i okuyun. Sayfalarca karıncaları yazar ve sıkılmazsınız.
Sohbetinize doyum olmuyor a dostlar!

Kubilay Kızıldenizli said...
This comment has been removed by a blog administrator.
Kubilay Kızıldenizli said...
This comment has been removed by a blog administrator.
Anonymous said...

Oğlum o küçüçük burunu yine bir yerlere sığdıramadı ve yine eyvah! çatladı yada bu sefer kırıldı edasıyla doktorlara koşturdum.Neyse bişisi yok ama arkadaşının dirseği fena bir durumda.....Derken.... Susam'ımın evin en kibar kızının gözü enfeksiyon kaptı..Veteriner...eve geliş...şimdi iki tane ilgi bekleyen bebe var evde.....
Kuzen durumdan baya etkilenmiş sanırım triple print yapıyo bu arada..aynen öyle Kuzene katılıyorum bütün bunlar yaşamımızın bir parçası ve çok değerliler...off daha ne diyeyim.yaz kızım yaz her gün işe başlamadan önce seni okuyorum , iyi geliyor.My favorite blog...Bende seninle tanıştım blog dünyasıyla..Aurora Borealis de biraz yazsa onu da okucaz da!!!???
Sevgiler
111

111

Anonymous said...

Ya bir ekleme yapmak isterim .Bence bu sene dahiyane eğitim sistemimizin son moda sınavlarından SBS( Seviye TesBit Sınavına) neydi adı Tanrıça Artemisi sokalım kesin bizim gerzekleri sollar.Di mi? Ayrıca o seviyesiz gerzeklerin bir kısmına bizim çocuklarda dahil oldu ATremis sayesinde ve sanırım gerzeklik şu yana dursun kısa yazarak hem zaman hem para tasarrufu yapıyorlar.ÇÜNKÜÜÜ zamanın kıymetini öğrettik onlara.Normal hayatta böle konuşmuyorlar merak etmeyiniz.
111