Sunday, March 30, 2008

Sayin Hanimefendi...

Size boyle bir trafik terorunu ne yaptirdi kendi capinizda bilmiyorum,insallah hic olmazsa kendinize bir aciklamaniz vardir, umarim teknik bir arizadir, bu arada kendi basina kaza gecirip bu kadar ses cikartabildiginiz icin size madalya da vermek istiyorum, kendi adima degil cevrede bulunan yaklasik 30 ev adina...

Gerci sesi ben duymadim ancak evimizdeki kurabiyemi okuldan karsilayan ablamizin eve girdigimde gordugum bembeyaz surati bana nasil bir sarsinti olmus olabilecegini gayet guzel anlatti.

Nasil bir ruh hali icinde idiniz su sakin site icindeki yoldan gelirken gunduz vakti bilemiyorum;

Ancak bu nasil bir suratti ki evimin yaklasik 15 metre arkasinda bulunan elektrik diregi savunma duvarini, ki kalinligi yarim metre falan olmali, onca yesil alan suratinizi yavaslatamadan direk burundan girip patlatmissiniz; patlama sonrasinda sevgili "jip" inizden parcalanip dusen parcalar da olay mahalinde kalmis.(bu arada dusurdugunuz on plakaniz benim camasir makinamin uzerinde duruyor hatira olsun diye! bir gun ihtiyaciniz olur da kapimi calmaya yuzunuz olursa gelip alabilirsiniz plakanizi:)

Sevgili hanimefendi; size de gecmis olsun dilerim, sanirsam kaza sonrasinda sol kasinizi emniyet kemerine ragmen on cama vurmussunuz, ancak o kadar memnuniyet icindeyim ki patlama aninda evde olmadigim icin; zira bir de SAG kasinizda olusabilmesi muhtemel bir hasardan dolayi uzun yillar vicdan azabi duyabilirdim...
tesadufen yokmusum olay mahalinde.

Bahsettigim olay mahalinin ayni zamanda cocugumun ve arkadaslarinin top oynayip ucurtma ucurdugu evin arkasindaki yesil arazi oldugunu belirtmeme gerek yok sanirsam.Ayrica bunu da hatirlamak ve olasiliklari da dusunmek istemiyorum yuksek musaadenizle.
Allah korumus bu olay bizler ve bebeler buralardayken olmamis..

Allah korumus siz, sayin hanimefendi hizinizi alamayip bir de korumada olan diregi de gocertmemissiniz, mazallah! CURK diye ezilirdiniz bocek misali diregin altinda degil mi efendim!!!

Neyse, gecmis olsun dileyelim hepimize ozellikle size!!!

Sizi bu muhitte pek gormemek dilegiyle, en derin kaygilarimi sunuyorum...

hedef - 55


Yedigi tekmenin siddetiyle yuvarlanmisti yola dogru nereden geldigini bile anlayamadan darbenin.
Birden farkettigi daha buyuk bir tehlike altinda olduguydu uzerine dogru yaklasan araba farlarindan.
Can havliyle kaldirima yuvarladi acili bedenini.
Inleyerek kalkip cop bidonuna dogru seyirtti; bir daha asla kasap dukkanindan iceri basini uzatmamasi gerektigini ogrenmisti.
Yarali patisi ile bidonu eseleyip koklayarak icinde umut aradi.

Ruzgar gibi gecti...

Ruzgar gibi gecti memleketimizi ziyaret...

Bir hafta dedigin nedir ki; soyle bir gozunu kapat; ac.. pit diye geciveriyor...

Zaten haftaya annemin iyi saglik haberleri ile basladigimiz icin kosulsuz huzur ve sicaklik bizi bekliyordu.

Doyulmaz uzun kahvaltilardaki annemin "cingene salatasi" ile...


Izmirimin cift sarili yumurtasi ile...


nasil da ozledigim kucucuk biberlerinden yapilma zeytinyagli biber dolmasi ile...


annemle ablamin bana orgu ormeyi ogretmesi ile...
benim el bezi diye basladigim isimi, kahramanca "battaniye oruyorum" a donusturmemle :))

babamin bu durumu kahkalarla izlemesi ile(neymis; elimde egreti duruyormus :P, halt etmisler)

Son 2 gun bulundugum Istanbul'un, bogaz kokusu, Bogaz manzarasi,martilari,

Cengelkoyu, Kuzguncuku, Marianin bahcesi

ve mis gibi otlari ile...


Keyifle, saglikla geldi gecti..

Monday, March 24, 2008

Sayin ilgiliye :)

Hah hah hah ahhhh..

Ay bayildim su reklama!!

-Besizimiz olacakmis askim!

-Cokmus yaf!!!(tik)

Sunday, March 23, 2008

Memleketteyim.

Memleketteyim... Yuvamda...

Her zaman kosa kosa nefes nefese geldigimiz memleketimdeyim, yuvamda...
Yine kosa kosa gelmisim, bu kez biraz endiseyle.

Bu sefer geldigimizden beri zamanin cogunu saat basi haberleri bekleyerek gecirdigim memleketimdeyim.
Hani mesai de yok, saat farki da yok, daha bir konsantire, daha bir konusanlarin satir aralarini da dinlemeye calisarak, gozlerimi kocaman acmisim...dinlemedeyim.. anlamaya calisarak, ama bir turlu anlayamadan, kahrederek, kahrolarak...

Beynimin bir de ja vu cagristirmasini engellemeye calisarak, umutsuz mutsuz dusunceleri beynimden savusturmaya calisarak...

Gazetenin kokusunu ozlemisim, hisirtisini, bir de elimde siyah siyah lekeler birakmasini... Memlekete gelmenin lezzetlerinden biri ya hisirdatarak gazete okumak; bilgisayar ekranindan degil...
Yer gibi okuyorum butun gun gazeteleri elim yuzum her tarafim kapkara olana kadar; ancak bu sefer okudukca yuregim de kapkara oluyor...

Bir huzursuzluk bir karisiklik havasi, dalga dalga buyuyen nefret ve ofke, konusmacilarin yukselen sesleri, gulumseyen yuzlerin birbirine hakareti, kocaman buyuyen ve kameraya da yansiyan ates sacan goz bebekleri!!!

Aziz Nesin'in Yuva 'sini mirildaniyor yuregim :

Yanyana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir ağırı sızım sızım yeri belirsiz
O da yalnız
Ben de yalnız
Acılar tütüyor bacamızdan
Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarparız
Aziz NESİN

Monday, March 17, 2008

deneme...deneme.. bir ki.. bir ki...

Artik ben de kendimi "link verebilen" (vallahi de bu isi bilen) usta blogcu sayacagim simdi su anda bu isi becerirsem.

Hadi bakalim kollari sivayalim:

"Sesss sessss es es es esssss...

Kendilerine yardimlarindan dolayi tesekkur etmek istedigim arkadaslarim isitmekaybi , elektra , biyo , evrimakira , hep , yuxex , tabiatana ve denizanasi (benimle birlikte bu bilgiyi uygulamaya gecirecegi icin)...

Hepiniz sagolun varolun"

Hamis:
"Gundemde bunca olay varken sen hala bunlarla mi ugrasiyorsun duyarsiz", diyebileceklere notum : "Her turlu kaos cehaletten gelir, bilgi paylastikca buyur, bilgi bilgidir, onemlisi onemsizi seklinde ayrilmamalidir, onem kavrami gorecelidir, ogrenmenin ve ogretmenin yasi yoktur"

Saygilar sunarim...

Wednesday, March 12, 2008

soru ve yardim ricasi

simdiii..
hani siz hepiniz bir alinti yahut giyabinda bahis yapiyorsunuz "surdan" veya "burdan" yaziyosunuz; o kelimeye tiklayinca aynen referansin adresine gidiliyo ya..
o nasil yapiliyoo?
(kizarik surat)

Adin ne??? Iyi dusun de soyle!



Yilmaz Ozdil, bugun Hurriyet'teki yazisinda :

"Şu anda, devletin kontrol edemediği yasadışı kurslarda ve tarikat evlerinde, açık açık, 'Senin ismin Kuran’da yoksa, öbür dünyada da olmayacaksın' propagandası yapılıyor." demis.

Tabi bu propogandayi dinleyip cani gonulden inanan; sevincten havalara ucan, bazisi da kahrolan bir suru insan oldugunu; olacagini da varsayarak, onlar adina "Nasil yani???" demek istedim birden.

Simdi; dinimize gore ve bildigimiz kadari ile OBUR DUNYA'da cennet ve cehennem var di mi?
Tamam.

Insanlar oldukten sonra; yasamlari sirasinda gosterdikleri muhtelif performanslara gore ya cennete yahut cehenneme gideceklerine inaniyorlar, o da tamam mi?
O da tamam.

Yani "sozde" bu propogandaya gore ismi Kuran'da gecenler "obur dunya" ya kabul edilecek ve ya cennete yahut cehenneme gidebilecek iseeee....

Digerlerine noolacak?

Yeryuzune iade mi edilecek?

Eylem, Özgür, Devrim, Turan, Alpaslan, Asena, Ülkü, Alp, Aybüke, Sebnem, Bilgecan, Didem, Ilke, Onur, Ece, Ayla, Derya, Bulent, Canan, Can, Timur ve digerleri...

Ne olacak???

Kirpilip kirpilip yildiz mi yapilacak?

Tuesday, March 11, 2008

Ucak dusmus gibi :((((



Sanirim Abu Dhabi - Dubai arasindaki otobanda bu sabah erken saatlerde yasanan bu zincirleme trafik kazasi dunyanin en buyuk trafik kazalarindan biri olarak tarihe gececek.
Sabah ise geldigim saatlerde tum radyolar heyecanla bu olaydan bahsediyor, olay yerine baglanmaya calisiyorlardi.
Dubai'den Abu Dhabiye akin akin ilk yardim kamyonlari ve ambulanslar gidiyordu, her yeri sren sesleri kaplamisti.

Bolgenin hizli iklim degisiklikleri yasandigi donemlerdeki ozelligi olan yogun sis yuzunden yasanmis bu kaza yine.




Yogun sis bu sabah gorus mesafesini "sifira" dusurmus.
Tabii yogun sise bir de surat eklenince... olanlar olmus!!!

15 dakika icinde 150 ila 200 arasi arac birbirine girmis.
10dan fazla sayida kisi hayatini kaybetmis, 100un uzerinde de yarali varmis.
Resimler amator kameralardan.




Zaten bu yol; yani Dubai'yi boydan boya gecen ve taa Abu Dhabi'ye kadar uzanan bu yol Seyh Zayed Road hep beni urkutur.

Yolda hiz limiti 120km olmasina ve her yerde radar olmasina ragmen bir suru kendini bilmez, gunun her saati 180-200km hiz yapar bu yolda.

Hep kaza olur, her gun her saat neredeyse kaza olur!!!

Bir suru kendini bilmez yuzunden bi suru de masumun cani yanar :(((

5 inde neyse 10 unda da O!

Eski resimleri karistiriyordum, bir tanesi beni gulmekten oldurdu:)

Hatirlarsaniz bu yil casus gozlukleri takip kurabiyeyi sinifin penceresinden gozetlemeye gitmis, hatta bununla da kalmayip cep telefonumla resimler cekmeye baslayinca kurabiyem durumu farketmis, bana cok sinirlenip sessizce "Giiittt!!! gittt!!! Cekil ordannnnn!!!!" hareketi yapmisti...


Eski resimlerin arasinda gezerken bir de baktim ki (hani tarih tekerrurden ibaret ya:))) ayni seyi kurabiye 5 yasindayken de yapmisim, o da ayni tepkiyi gostermis:))



Hic unutmuyorum, kurabiye o zaman ana sinifindaydi, Turkiye'deydik , yil sonu musameresi sirasinda ben kulise girip sahne arkasi heyecanini goruntulemek istemistim ve sonra da fircayi yemistim:)) neymis, kuliste ne isim varmis, seyircilerin yanina gidip doru durust gosteriyi izleseymisim ya.. vir vir.. dir dir...

Simdiii elimizde 2 belge var.

Bir de 15 yasindayken bir belge edinirsem kurabiyeye guzel bir "5inde de 10unda da 15inde de ayniydin sen kuzucum" hatirasi olacak.

Sanirim 15 son olur, eger 20de de buna benzer bir sey yapmaya kalkarsam kurabiye ciddi sorun yaratir gibi gorunuyor:)))

Hem belki "kurabiyemmm" bile dememe izin vermez baskalarinin yaninda o zaman :(

Sunday, March 09, 2008

Kendi kendine gelin guvey olmak...


Benim en sevdigim tanimlardan birisidir bu "kendi kendine gelin guvey olmak".

Insan ego su o kadar BEN in cevresinde doner ki, gun boyunca azimsanmayacak sayida kendi kendimize gelin guvey oluruz.

Buna "hayati hissederek yasamak" yahut "payimiza duseni algilamak" veya da "empati kurmak" seklinde bilimsellestirebiliriz ama, sonuc aynidir; "kendi kendimize gelin guvey oluruz:)"

Ben de az once bunu yapmak uzereydim SEM in yazisini okuduktan sonra, hem gelin hem guvey kiyafetimi giymistim kiii..

Bir de baktim Gulcincigimin beni de beni de (ay yasasin beni de:)))) mimledigini gordum:))))

Sem ortaya bir yanar doner atmisti yan masadan; isteyen yazsin demisti; ben de (nasil olduysa muptelasi oldugum Gulcin'in yazisini kacirmisim, herhalde kelebeklerimin kactigi gunlerdeydi) "ben de yazcam iste" derken, sabah oldu erken.

Gulcin beni gorevlendirdigi icin bir gorevli edasi ile bu konuyu ciddi bir yaklasim ile (yazacagim konu civik da olsa) paylasmak istiyorum...

ohm..

ohmm..

Konu:"Hayatimda yaptigim en dangalakca alisveris"

Efenim.
Yil 1994.

Zar zor bir evlenme teklifi almisim(eski esim hep son vagona bindin 28 yasinda evlendin diye komik yapardi bana :P)
Heyecandan oluyorum geberiyorum; "Ben de rutbeli evli kadinlar arasinda yer alacam" diye.

Bir de ustune ustluk adama Zirim ziklam asigim, Yildiz Tilbe'nin "Delikanlim" sarkisini dinliyorum dinliyorum agliyorum(niye agliyosam:)) az soona evlencem adamla, yani o benim kocam ben onun karisi olcam.. gururla evet diyecegim ani bekliyorum)

Aglama bolumunu gecelim hic bir anlam ve onemi yok; o bir kismimizin icindeki acili adana avam taraf iste.. bende de bol miktarda vardir haa..

Neyse efenim; adam calisiyor, ben calisiyorum.. ikimizin de maddi gucu filan, o bana diyor ki "bana anadan babadan dededen bisiy kalmadi haaa".. "e iyi" diyorum ben de, sana dedenin atanin arazisi icin asik olmadim zati."Bende de yok; cebimde ne varsa hepsini calistim kazandim!)

Ikimiz kendi gucumuzde birseyler yapiyoruz.

Ben biraz abartarak yapiyorum galiba "gormemis evleniyomus" hesabi..

Dile kolay 1994 Haziran ayinda evlenmeye karar veriyoruz.
1994 Agustos ayinda evli, ve duzulu hem de her seyiyle duzulmus bir evde ikimiz de MUPPET SHOW daki kuklalar gibi (yaa vardi ya kermit filan) oole oturuyoruz evimizde.

Arkadas ve akrabalar ziyarete gelmeye basliyorlar ve evde eksikler soruluyor "duduklu tencereniz var mi?" VAR! "Ya teflon takiminiz?" VAR! "ehu ehu, peki kahve makinaniz?" VAR! "Turk kahvesi makinasi, cay makinasi? mini firin mikrodalga? mikser mutfak roboru bilmemne?" VALLAHI VAR!!! "Puhah hah hahhh...(artik geyige geciyorlar) peki pilav makinasi yumurta pisirme makinasi?" OHHHUU BOHHHUU WALLA WAAARRRRR!!!!

Ben burada kopuyorum..
Hay kafammmm!!!
Ay insan evleniyorum diye sevinince elinde 3 kurus para varsa bi de (cocuk gibi) nasil sacmaliyorrrr.....

Yemin ediyorum o pilav makinasi, yumurta pisirme makinasi ve cay makinasinin ambalajini bile acmadimmmmm!!


Gulcincim iste bu benim hayatimda hala beni ezen hatirladigim alisverisim!!!
Evleniyorum diye sevinerek aldigim sacma sapan KUCUK EV ALETLERI!!!
(ay birini ikisini ibret i alem icin kullandiysam ne olayim!! kurabiyem bebekken yogurdu bile kendim yaptim anam babam usulu annemin tulbentine sararak; hem de bunun icin yogurt makinasinin kucuk kavanozlarini kullandim havluya ve mutfagin sicak bir yerine yerlestirirken:))))

Simdi hepsi de nerede bilemiyorum bu kadar tasinma ve dagilma sirasinda amaaaa..
Tum gereksizleri satin alirken yasadigim mutlulugu " ben evleniyorummm!!!!" diye hic unutmuyorum...

Sundan, bundan...

Yaklasik 4 yil once geldigimiz dunyanin bu bolgesinde ilk ve hemen alistigimiz sey Cuma gunlerinin TATIL olmasi idi :)))
Asla alisamadigimiz sey ise Pazar gunleri ise (ve okula) gitmek zorunda kalmak :(((

Bu hafta sonu, yani Cuma ve Cumartesi gunlerimiz yine bir cok haftasonunda oldugu gibi bol aktiviteli gecti.

Cumartesi gunu Turkce okulumuzdaki velilerimizle "23 Nisan eglencemiz icin gorev paylasimi" toplantimiz vardi, toplantidan once aramizda gecen muhabbetten anladim ki her hafta sonunu DANGIR DANGIR DANGIR kosustura kosustura geciren tek veli ben degilim.

Kendi kendimize sorguladik da aslinda "Ne oluyor bize cocuklari oradan oraya kosusturuyor oradan oraya yetistiriyor, her duydugumuz aktiviteye katilsinlar, en azindan bir denesinler, aman bu hafta yok mu aktivite hemen en yakindaki emirlige gidelim, degisik yerler gorelim, cocuklarimiza gosterelim" filan filan iste.
Bir de ozellikle Dubai'ye ozgu bir sey olabilir bilemiyorum ama, burada, baska ulkelerde "cok luks" sayilabilecek aktivite ve sporlar mantikli fiyatlar cercevesinde sunuluyor ve bir cok aktiviteye dahil olmak aile butcesine pek fazla yuk getirmiyor.

Acaba bir vicdan azabi mi; hani ulkeden uzakta bulunuldugu icin cocuklara okul disi kalan zamanlarini dolu dolu yogun gecirtmeye calismak; yoksa "firsat bu firsat degisik deneyimler iyidir" seklinde bilincli bir plan program mi...

Vallahi hic bilmiyorum, hic de dusunmedim, onun icin "bilincli ebeveyin" numarasi yapmayacagim.

Yanliz emin oldugum 2 sey var ise :

1) Kurabiyem bu durumdan hic sikayetci degil

2)Her haftanin ilk gunu (yani Pazar gunleri) yorgunluktan surune surune ise gidiyorum:))))

Bu hafta Cuma gunu de yeni bir sey denedi Kurabiyem.
Dayimiz bizi Golf sahasina goturdu Cuma gunu, bunu hem bir Brunch gibi planladik, hem de Kurabiye, Cancan ve Dayi biraz vurus calissinlar dedik.

Civciv ve ben atistirmak icin acik bufeden birseyler alma amacinin haricinde hic ayaga kalkmadik, piril piril gunesin tadini cikarttik, golf oynama iddiasina girmeden.
Zaten benim ilk ve son golf maceram husranla bitmisti, bundan 2 yil once bir haftalik golf dersi aldigimda bizim gruptan hintli bir adam beni hocaya sikayet atmisti degisik arazilerde vurus calismasi yaparken, neymis efendim, kumlu arazide adamin agzini burnunu kulagini kumla doldurmusum...Gicik sey!!!! Sanki kolay bisiy o bit gibi topa kumlari safutturmadan vurabilmek :)))

Neyse efendim, kurabiye her zaman oldugu gibi benden daha yetenekli cikti, dayinin yardimi ile bu isi kiviracak gibi:))


Cumartesi gunu ayri bir kosusturmaca ile gecti, kurabiye at kursunda sinif atladi, artik kovboylar gibi digidik digidik gidiyor.
Tabi bu sirada seyrederken benim de kalbim digidik digidik atiyor.

Heyecanimi bastirabilmek icin arada bir Yehhhuuuu!!! diye bagirasim oluyor ama diger veliler edepli, sessiz yavrularini izlerken tuhaf kacar diye sesimi cikartmiyorum:)))

At kursumuzdan sonra yine ayni gunun ogle saatlerinde Turkcemizi Yasatma okulumuzda biz veliler toplanti yaptik.Bu sirada Kurabiye de miniklere 23 Nisan'da sergileyecekleri piyesi calistirdi ...Toplanti biraz uzayinca minikler kudurmasin diye onlara deve-cuce oynatti falan.
Toplanti sonrasinda bir suredir Kurabiyeyle calistirdigimiz miniklere dans calismasi yaptirdik, gosteri tamamlanmamasina ragmen velilerimiz ilk kez gordukleri calismamizi begendiler sanirim.

Kostur kostur eve geldikten sonra odevlerdi, banyoydu, biraz Tv, dinlenme, kurabiyenin Cooky ile atcilik oynamasi derken bir hafta sonu daha uctu gitti.

Yine bir hafta vucudumuzu dinlendirdikten sonra onumuzdeki hafta bizi bekleyen maratona hazirlaniyoruz :)))

Thursday, March 06, 2008

"hurriyete dogru"



Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken
çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin iri pınarların çalkantısında
Balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul.
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamet kopacak ufuklarda.
Deniz kızları mi dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mi dersin,
Gelin alayları, teller,duvaklar, donanmalar mi ?
şenlikler cümbüşler mi?
Heyyy!!!!
Ne duruyorsun be!
at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun,
her yanda hürriyet;
yelken ol,
kurek ol,
balik ol,
dumen ol....
SU ol...

Orhan Veli KANIK

Tuesday, March 04, 2008

Bir garip Zuzayli!!



Anayasa mahkemesine ben de gitcem!!!

Nefesim kesiliyor cunku! 'Nefesim kesiliyor' diyicem son gelismelerden, "anayasa buna izin vermiyor" diyicem, "ben bu milletin cok degerli bir kadiniyim" diyicem!! "mutsuzum son olusagelenlerden" diyicem..

Zuzayda gibi hissetmeye basladim kendimi cunku!!!

AAferiiimmm anayasa mahkemesine verdiniz Turban konusunu sevgili muhalefet... sak sak sak sak!!!

Peki sonuc ne? ne zaman olcek?

Cevap yok.Sonuc yok.Gorusmeye alinacagi tarih bile belli degil!!

Ekonomi sarsildi paralar neden altinlara gidiyor gelismemis toplumlarda oldugu gibi?
Yok hayir hakaret etme benim toplumuma yaaaa.. ne alakasi var bu 70 milyonun en asaaa 50si anniyo ekonomiden ondan altin aliyo:P
Pazarda salatalik alacak para bulamayin da gorun gununuzu!!!!
Hiyarlar!!!!

Beyni orulmus orumceklenmislere bir de destek bizim zamanlarimizin gencken adam sandigim ADAMindan, hani her turlu absurdluge, destek veren eger trendse, tesadufen medyaya girmis ismi gazeteci olmus adam var ya, hani gercek gazetecilerin hala onun orada neden oldugunu anlayamadiklari sevgili abimiz:) bu gece, ne sis yansin ne kebap, aynen devam!!Ona dokunmayan yilan bin yil yasiycak!!!
Minum'a sordum "Bu herif hep balcik miydi?" diye, "Balcik otesi" diye cevap verdi bana...
Bir de guzel sundu tatli tatli turban defilesini bir de tatli "insanca" yorumunu yapti mi konuyla ilgili yumusak sesiyle...

Neymis efendim, estetikse hepsi estetikmis!! ba ba ba ba baaaaa!!!

Anitkabirin mermerlerinin altinda kalasica!!!
Ortulmus kadinlarin arasinda kadin bulamayasicaaa!!!

Hayatim boyunca nefret ettim soft and spongy insan tiplemelerinden (yumusak ve sunger gibi)
Nefret ettim bugun adamin ziril ziril ne sis yansin ne kebap muhabbet haber sunmasindan!!!Ay danistayla polemige girmiyim canim yanmasin istikrar(iktidar) icin mucadele ediyorum diyor ODLEK!!! yok odlek iltifat gibi oldu.. HICBIRSEY!!!
Ay allahim biri benim icim hic bir sey oldugumu dusunseydi kahrimdan olurdum :))))
Sokaga bilem cikamazdim ben HICBIRSEYSEM yaaa!!!

Kahrindan perisan olsun HICBIRSEY ler eger kameranin onune gecip ellerindeki mikrofonla GAK GUK yapiyorlarsa e mi!!!
Sizin beter bocek olacaginiz gunleri iple cekiyorum!!!!!!!!!!!!!!!!!

hirrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Sunday, March 02, 2008

Iyi ol e mi annecigim...



Bir kac gundur icimde bir sikinti var, hani "batil" bir tip de degilim ama...
Iste oyle icim sikiliyor bisiy olcakmis gibi...

Dun kurabiyemin at kursundan sonra, klasik borekcide kahvalti etmeye, oradan da Turkce Okulumuza gitmekteydik ki ablamdan SMS geldi "Annemi dun doktora goturduk. Cok fena Zaturre olmus"

Ben bozuntuya vermeden kurabiyemle gule oynaya(lokmalar bogazima dizilerek) kahvaltimi tamamladim, Turkce okulundaki biciriklara 23 nisan icin dans ve folklor calismasini yaptirdim, kurabiyeyi derse biraktim, ve vinnnnn disari cikip hemen telefona sarildim "ha? ne? noldu apla? neden olmus? kizim iyi bisiy diil bu annem seker hastasi..kalp hastasi... vir vir vir dir dir dir"

nefesim tukenince, ablam sozu aldi; bir suredir annemin oksurukleri devam ediyordu zaten. Ablam zorla doktora gondermis annemle babami; iste dun de demisler ki bir de cigerlere bakalim, bir bakmislar, aha da orda kocaman alt solunum yoluu enfeksiyonu cikmis..Zaturre yani :(((

Annemle konustum dunden beri kac sefer, "iyiyim kizim sen beni merak etme" diyor ama belli sesinden! fena gucten dusmus.
Babam da kahrolmustur simdi; zaten hic birimizin parmagimizi bile kesmesine dayanamaz duygusal yurecigi... Hele annem onun icin hic yaslanmayan ve yaslanmayacak biricik prensesi...

Abimle de konustum, hani hekim ya, daha detayli bilgi alirim diye, o da moral yukseltme pesinde " kizim merak etme yaa.. eskidenmis zaturrenin tehlikesi, ilaclarini alsin dinlensin bir seycigi kalmaz sen isine gucune bak" dedi bana...

Gurbette olmanin kotu yani bu; her an memlekette sevdiklerine bir sey olacak mi diye tetikte bekliyorsun.
Birine bir sey oldugunu duyunca bir yerlere sigamiyorsun.
Seni, verdikleri her bilgi ile kandiriyorlar saniyorsun...
Piliyi pirtiyi toplayip ilk ucaga atlayip gitmek istiyorsun :((
Kirmizi hat telefonla 24 saat baglanti nasil kurulur hesaplari yapiyorsun...
Icin aciyor, karsi tarafa belli etmemek istiyorsun senin uzuldugune onlar bir daha uzulmesin diye.

Yanindaki canina da bir sey belli etmemeye calisiyorsun, uzuldugune uzulmesin diye.
Kurabiyem cin tabi hemen anladi dun, bahsettim hafif yollu ;
"Merak etme anne hic bisiy olmaz benim ananneme! aslan gibi o!" diye yorumu yapistirdi:))))

Offf..
Annem iste benim biricik bi tane annem!

Canim annem...

Iyi ol e mi annecigim, bak iyilesmezsen cok fena kuserim sana..

Iyi ol benim biricik annecigim :((((