Altan “sizinle biraz konusabilir miyiz ?” diyen doktora dondu.
Doktordu evet gelen.
Rengin’in sagligi hakkında bilgi vermek ve bazı konularda onayini almak istemekteydi Altan’in.
Yuzu ne tedirgindi doktorun ne de rahat.
Hayret ederdi zaten Altan hep... Doktorların duyarsız gibi gorunen hallerine.
Aslında O da biliyordu bu saglikcilarin kendini koruma icgudusuydu. Her hastayla olmek veya yasamak olabilecek sey degildi.
Doktor Rengin’in durumun stabil hale geldigini ve yasamsal tehlikenin artik kalmadigini bildiriyordu ama Rengin’ in bedenindeki hasari gorebilmek için MR yapilacagini soyluyordu.
Asil kayginin omurlarin icinden gecen sinirlerin zarar gorup gormedigi oldugu belirtmisti.
Maalesef sinir zedelenmeleri konusunda yapilabilecek hicbir sey yoktu ama simdilik bunlari dusunmek icin erkendi.
Doktor sadece Altan’in her turlu sonuca simdiden hazır olmasini rica etti.
Basta omurgada kirik yok demislerdi ama kirik olabilecegine iliskin bazı bulgular oldugunu ve bu nedenle MR ve Tomografi cekilmesinin zorunlu oldugunu soyluyordu doktor.
Saat 11’de Radyoloji Bolumu'nun MR için ayrılan 13 nolu odasina gitmelerini soyluyordu doktor. Rengin oraya getirilecekti.
Neslihan’ la MR cekilecek bolumun kapisina kadar goturduler Rengin’i. Usuyecekti simdi Rengin iceride gercekten,biliyordu bunu Altan ama caresi de yoktu bunun.
Neslihan kucuk sarsilmalari ile goz yasi dokmekteydi.
Altan “ayaklarini” dedi.... ”ayaklarını iyi ortun, cok usurler onlar cunku...cok usurler.."
MR in icindeydi simdi Rengin...
Buz gibi tupun icinde ve belli periyotlarla kukrereyerek ses cikaran bir makina tariyordu onun vucudunu...
Bir camin onune getirmislerdi Altanla Neslihani gorebilmeleri icin cekimi; ancak MR in her ileri gidisinde Altanin benligi sarsiliyordu.
Rengin ise tamamen bilinc disi kalamadan tum sureci kabusunun bir parcasi olarak algiliyordu...
MR suresinin bitiminde, doktor hastanin sonuclar cikana kadar uyutulacagi bilgisini verdi.
Hic bir hareketle olmasi muhtemel bir durumun daha kotuye gitmesi istenmiyordu.
Bir cirpida aktardi Altan ablasina ve kizina Rengin’in durumunu bu sozleriyle eve donduklerinde...
Neslihan tedirgin, olesiye uzgun ve pismanlikla bakiyordu gozlerine Zeynep’in...
Arkadasi Rengin’in gozleri Zeynep’in gozleriyle kendisine bakiyordu simdi...
"Neden?"diye soruyordu simdi sanki o gozler; simdiye kadar hic sormadigi kadar...
Evet yaptigi seyin elle tutulur bir yani yoktu ama ne olursa olsun duygularini frenleyememişti.
Hele de Altan’ın kendisine disaridan bakildiginda sakinlestirmek icin de olsa hastanede siki sikiya sarilmasi ve saclarini parmaklari arasinda gezdirerek sevmesi butun ruh dunyasini alt ust etmişti.
“Yarin yanagindan gayri her yerde hep beraber” olacaklardi sanki ama bu kez....
Utandi bunları dusunurken.
Basini one egdi ve Zeynep’ in ona bir teyze sicakligi ile sarilmasiyla irkildi sessizce aglamaya baslamadan once...
O Zeynep’ in teyzesi idi...
Sarsiliyordu icinden haykirarak aglarken...Deger miydi hic bir duygunun getirecegi bir guzellik, bir guveni kaybetmeye?
Simdi kendi genlerinden bile utanacak kadar kendisini yaratan her şeyden nefret ediyordu...
Yuzunu gizlemeye calisarak vedalasti.
Yarin o onemli gunde bulusmak uzere...
Altan hic bir sey yemeden yattı. Zeynep’ iyle kucak kucaga. Yarina dinc olmaliydi cunku yarinin onlara neler getirecegini hangi sorumluluklar ve uzuntuler yukleyecegini bilmesine simdiden olanak yoktu.
Kizinin kokusu ve sicakligi ona iyi gelmisti ve sanki cok uzak bir yerlerde kalan bir kokuyu, sicakligi ona anımsatıyor gibiydi.
Sabah uyandiginda dehsetli bir kaybetme korkusu sarmisti ruyalarindan soyunduklari ile...
Kizini koklayip "gunaydin" derken Rengininin kokusunu ozledi yine...
Sunday, July 19, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
4 comments:
ben kolayını buldum.. copy-paste ile word'e atıyorum bütün bölümleri baştan sona bir daha okuyorum... çok iyi gittiğini de söylemeliyim.
bence de çok iyi
bitiyo; cok az kaldi :-)
bitmesee:)
Post a Comment