Tuesday, April 29, 2008
Kaldim!
10 yasindaki Kurabiye okulda bu hafta bir sey ogrenmis :
"Sticks and stones may brake my bones but words will never"
(taslar ve sopalar kemiklerimi kirabilir ama sozcukler asla!)
Bana soruyor:
"Bu dogruysa ki cok mantikli gorunuyor; neden insanlar sorunlarini konusarak halletmiyor? NEDEN HER GUN HABERLERDE OLEN INSANLARIN ARKASINDAN AGLAYANLARI IZLIYORUZ KI? neden konusarak halletmiyorlar ki sorunlarini olmeden once? olmek cok mu lazim, yazik degil mi onlarin cocuklarina, bak nasil agliyolar? onlar olmeden once, bi dakka konusalim demiyolar mi?"
(costu...bir de espri yapti:)
"hayir cok cok cok kizdilar da anlatamadiklari zaman, birbirlerine sozluk atsinlar!!!!"
KALDIM!!!!
Sunday, April 27, 2008
Mal Beyanimdir
(27NISAN2008 DE YAYINLADIGIM ASAGIDAKI YAZIYA DUZELTME 11Mayis2008:
YORUMLARDAKI BIR UYARIYI YAZININ UZERINDE DE YAYINLAMAM GEREKTIGINI DUSUNDUM.
YORUM; SEVGILI GODDESS ARTEMIS'DEN GELMIS " Sevgili GULTEINEN ENKELINI,Bu "mal beyanı" CAN YÜCEL'e değil, METİN ÜSTÜNDAĞ'a aittir. Forward maillerle gelen yazılarda böylesine vahim hatalar olabiliyor. Asıl sahibine ayıp ve haksızlık olmaması için yazınızı düzeltmenizi öneririm. ")
Can Yucel mal beyaninda bulunmus belki uzuuun bir yazinin parcasidir bu bana bir lokma geldi bugun soyle diyor e-mail :
Can Yücel`in MAL BEYANI
1-Avsa adasinda üç daire, dört üçgen, bes dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
Ay birden esinlendim; benim neyim var neyim yok oldum bir anda elimdekini sayasim listeleyesim geldi dogru ya; bu tanimlanan zenginligin yaninda benim de bir ortadirek olasim vardi; listemi yapmaya basladim :
MAL BEYANIMDIR
1)yastigi gordugum anda beni uyutan huzurum, ama gerektiginde minimum uyku ile gunluk yasantima kristal bir zihinle devam edebilmek
2)once benim, sonra sevdiklerimin sagligi (hani ucaklarda diyorlar ya once maskeyi siz takiniz ki sevdiklerinize bir faydaniz olsun hesabi)
3)Kurabiyemin varligindan ve ona duydugum sevgiden kaynaklanan haz
4)Kurabiyemin bana duydugu, her hucremde hissettigim sevgiden ve guvenden duydugum haz
5)Hala is hayatinda birseyleri birilerinden daha iyi yapabiliyor, bilebiliyor olabilmek ve bu bilincle yaptigim bilgi transferi, meslek sahibi yapabildigim genc arkadaslarim
6)Hala aranan sevilen olmak, ailemin cakiltasi olmak, aklimi seveyim olmak
7)Kurabiyemle "bak sen bunu yapabilir misin?" oyunu oynarken; 42 yasimda hala 12 yasinda yapmayi basardigim "bas ustu kurbaga" hareketini yapmayi basarabilmek :))
8)dilimi uce katlayabilmek :) (sikiysa yap bakalim!)
9)3 hafta once ektigim biber tohumlarindan cikan biber bitkilerikizartma yapcam biberlerden bir ciksinlar bak!!)
10) 2 ay once ektigimiz 20 adet hurma tohumlarindan alde ettigimiz bir adet 20 cm boyundaki cuce hurma agaci(palmiye agaci gibi hani), torunlarim golgesinde yatacak :P
11)Baliga gittigimizde adeta oltalarimiza dogru kosan kilolarca balik
12)ulkemden binlerce kilometre otede 23 nisan icin kurabiyemle beraber hazirladigimiz Turk cocuklarinin folklor gosterisi resimleri ve, ve de hatta, bu gosteri icin canim arkadaslarimdan aldigim tesekkur mektuplari
13)Kurabiyemin 3uncu ceyrek yil karnesi(arapca'da bile notlarimizi yukseltmisiz valla!)
14)Notlarin da bir gram ilerisinde kurabiyemin ogretmeninden duydugum; kurabiyemin "insanliga dair" ovgu hak eden ozellikleri(hep diyorum ya bir casus olsam da sinifa girsem naapiyo orda kime ne diyo, ona kimler ne diyo filan)
15)Hizla ve cokca okudugum kitaplara bakarak beni ornek alip, kurabiyemin ice donmeden yasina gore adeta bir kitap kurdu olmasi
16)Kusadasinda binlerce kus ve hayalimdeki ada
17)soludugum bedava hava
18)kana kana ictigim bardaklarca su
19)gozumu kamastiran gunes
20)Yuzumdeki gulumseme
Ilgili ve ilgisize not: HIC BIRI BEDELI OLMADIGI ICIN SATILIK DEGILDIR
Sensin sisko !
Bizim ofisin arkasina kucuk bir bina yapilmisdi; oraya bizim bunyeden idari hizmet alan fakat ticari olarak bizden bagimsiz bir kardes sirketimiz var, o sirketin elemani yerlestirildi.Kendileriyle bina girisimiz farkli oldugu icin, oradaki bir Turk arkadas haricinde pek gorusmemiz olmaz.
Bu sirketin ticari muduru "Chin". Bilim bakalim nereli:))
Sabah sirkette otoparkin oradaydim, bu chinli arkadasla karsilastim; merhaba, gunaydin, nasilsin hos bes derken "sen baya kilo aldin son zamanlarda degil mi?" diyivermez mi?
Ben : Ehu keh kuh, evet sanirim gecen seneye gore birkac kilo fazlam var..
(icimden : ne var kilo aldiysam, sen de cucesin! boyun ancak omzuma geliyor)
Chin: Yok yok, birkac kilo degil, baya kilo aldin
Ben : yok canim
(sinir katsayim yukselerek icimden : yok deve! sana ne yafu ne aldiysam aldim, sana ne gozune mi batti! bohhu bohuuu! hem senin bize cips diye kizartilmis cekirge ikram ettigin gunleri unutmadik; "bu ne cipsi" diye sormasak kakaliyodun bize cekirgeleri! booyykkk iyrenc cekirge yiyensin sen!)
Chin : Ama iyi durdu, onceleri cok zayiftin(toparlamaya calisiyor)
Ben : Onemli olan saglikli olmaz degil mi efenim, siz bocek turu seyler yediginiz icin sagliginizi koruyor olmalisiniz :)))
(Icimden : Ben biraz rejim yapip kilo verebilim ama sen sonsuza dek cuce ve cekik gozlu olarak kalacaksin! Bocekciii!!!! nihaaa hah nihahahah!!!)
Yapmayin arkadaslar!!
Kisin iyce koyverip homini girtlak beslenen; ancak bahar aylarinda da muhtelif diyet programlari uygulamaya calisan sevgili "balik eti" arkadaslarinizin moralini bozmayin :))))
Patavatsizlik yapmayin.
Laf olsun diye konusayim derken onlari demotive etmeyin.
Kilo verme basarilarini golgelemeyin.
Etmeyin.
Tutmayin....
Burj Dubai
Daha once bahsetmistim burada yapimi suren ve projelenmis yapilardan.Bunlardan biri Burj Dubai idi, hani su Dunyanin En Buyuk Gokdeleni olan hani...
Elime tam tepesinden cekilen bir resim gecti bunu sizinle paylasmak istedim; inanilmaz bir goruntu; sanki biraz dikkatli baksan dunyanin dondugunu gorecekmissin gibi!
Wednesday, April 23, 2008
Tuesday, April 22, 2008
De ja vu
Kurabiye bana bir gun "De ja vu ne demek?" diye sordu...
Dusundum 10 yasindaki cocuga bunu nasil anlatirim diye.Ona ayak ustu bir tip veya psikoloji dersi verip dejavuyu beynin hangi bolumlerinden oturu yasarizi anlatmak veya Fransizca dersi verip "déjà: daha önceden vu: görmek fiilinin geçmiş zamanda çekilmiş hali" deyip kafasini iyice karistirmak yerine "sanki daha önce bu anı yaşamıştım ben demek de ja vu" dedim.
Anladi.
Ben de bu konusmayi unuttum, zaten her gun onlarca kelime soruyor "o ne demek, bu ne demek" diye :)
Yine bir gun bir sey oldu normal gunu yasarken, sohpet filan ediyoruz, bisiyler yapiyoruz, "Ben de ja vu oldum" diyiverdi...
Gulmekten karnima agrilar girdi, ben gulunce hic bozulmadi, aciklama yapma ihtiyaci hissetti "ben bu ani daha once yasamis gibi oldum" diye. "kizim sen nerden duydun dejavuyu" dedim, " e televizyonda gormustum sana sormustum sen de anlamini soylemistin" dedi.Cok begenmis olmali dejavuyu hemen kullanima sokmus :)
Sonra bazen sadece ses yapsin diye actigimiz televizyondaki reklamlardan birinde gozume carpti, 2 kiz benzin alirken yan koltukta oturan (biraz da spastik bir ifadeyle) "ay ben dejavu oldum" filan diyor... "toobe toobee" dedim zapladim.
Ancak yine bu siralarda dikkatimi ceken bir sey daha oldu, hadi benim kurabiye 10 yasinda ve duydugu anlamini bilmedigi sozcuk ve tanimlamalari soruyor, begendiklerini hazinesine ekliyor da...
Bu aralar ne oldu da herkesin dilinden dejavu dusmuyor?(tabii buna ben de dahilim, su dejavu muhabbeti basladigindan beri pek bir kullanir oldugumu farkettim bu tanimlamayi)
Az once bir gazete haberini okurken "dejavu" ile karsilasinca yeniden farkettim ve yine "De ja vu" oldum :))))
Tuesday, April 15, 2008
Omman Gezimiz-4 Yunuslar ve donus
Bu kucuk adacik ve yarimadaciklarin aralarindaki koylar, el degmemis bolgeler oldugu icin 22 adet yunus ailesinin bu bolgede rahatca yasadiklarini ogrenmistik.
Gelen ziyaretcileri hosgeldiniz der gibi karsiladiklarini da duydugumuz icin tekne turuna ciktigimizda, muhtesem kayalari mi izlesek, aralarda sadece denizden ulasilabilen dag eteklerine kurulmus 80-100 kisilik nufusu olan balikci koylerinin resimlerini mi ceksek, yoksa devamli suya bakip sevimli yunuslar bize ne zaman merhaba diyecek onu mu beklesek ne yapacagimizi sasirdik bir ara.
Tabii kurabiyemin daglar, koyler ve kayalar umru degildi, ilerleyen teknenin uzerinden gozunu hic ayirmadan denize bakiyordu devamli; zaten ilk yunusu da O’nun gordugunu, sevincten ciglik cigliga bagirdiginda anladik…
Tekne sayisi cogaldikca yunuslar kendilerini ziyaretcilere gostermekten vaz gectiler.
Biz de demir attigimiz bir yerde “muz” ile besledigimiz “palyaco baliklari” nin goruntusu ile idare etmek zorunda kaldik :))
Hayatimizda meyva yiyen baska bir balik gormemistik!
Hele bir de Kaptanin oglu muzun yanisira ekmek parcalari atinca baliklara, ortaya cikan goruntu gorulmeye degerdi, “palyacolar” yemleri bir an once kapabilmek icin birbirlerinin uzerine cikmaya baslayinca “baliklar kayniyor” tanimlamasinin anlamini cok iyi anladik :)
Keyifli yolculugumuz sona erip de donus yoluna koyuldugumuzda hepimizin yuzunde bu kisa gezinin verdigi lezzet sayesinde birer tatli gulumseme vardi…
Omman Gezimiz-3 Telgraf Adasi
Kristal gibi sularinda da yuzdugumuz ve şnorkelle daldigimiz meşhur Telgraf Adasi (Jazirat al Maqlab),da bu bolgede kayalik kucuk bir ada idi.
Buraya Telgraf adasi denmesinin sebebi , 1864 yilinda, Ingiltere’nin, Hindistan ile olan iletisimini hizlandirmak icin ihtiyaca dikkat cekmesi ve sonrasinda yapilan calismalarda karadan verilecek bir hattin turlu zorluklarla karsilasacaginin tesbiti.
Bu sebeple bu bolgede deniz altinda bir hat calismasi tasarlaniyor, merkez istasyon olarak da guvenlik sebebi ile Telgraf Adasi uygun goruluyor.
Hindistan, Turkiye ve Iran arasinda yapilan bir anlasma sonucunda, her ne kadar yapim sirasinda hattin Avrupaya giden ucunu Araplar engellemeye kalkissa da, Turkler Araplar ile anlasiyor ve merkez istasyonu bu adacik’a kurulan telgraf hatti 1865 yilinda tamamlaniyor.
Buraya Telgraf adasi denmesinin sebebi , 1864 yilinda, Ingiltere’nin, Hindistan ile olan iletisimini hizlandirmak icin ihtiyaca dikkat cekmesi ve sonrasinda yapilan calismalarda karadan verilecek bir hattin turlu zorluklarla karsilasacaginin tesbiti.
Bu sebeple bu bolgede deniz altinda bir hat calismasi tasarlaniyor, merkez istasyon olarak da guvenlik sebebi ile Telgraf Adasi uygun goruluyor.
Hindistan, Turkiye ve Iran arasinda yapilan bir anlasma sonucunda, her ne kadar yapim sirasinda hattin Avrupaya giden ucunu Araplar engellemeye kalkissa da, Turkler Araplar ile anlasiyor ve merkez istasyonu bu adacik’a kurulan telgraf hatti 1865 yilinda tamamlaniyor.
Omman Gezimiz-2 Tekne turu / Kurabiyenin "kirpi"si
Musandam bolgesinde bir gezi yapmaktaki gercek hedefimiz ertesi sabah karayolu ile ulasimi olmayan ic bolgelere dogru denizden ilerliyebilmek icin Khasab’dan tekne turuna cikmakti.
Duymustuk (ve gorunce de hak vermistik) ki gorecegimiz kalker kayalari ve binyillar icinde olusan katmanlari olaganustu bir goruntu sergiliyordu.
Goruntu muhtesemdi, hayatimizda ilk kez gordugumuz kus cinsleri buyuk kayalarin uzerinden ucarken,adalardan birinin isminin “Sinbad Adasi” oldugunu duymamiz bizi hic sasirtmadi.
Tekne turunda bize dagitilan kagitlardan da ogrendik ki bu bolgeye ayni zamanda “Orta Dogu’nun Norvec” i denirmis..
Cevresindeki su o kadar berrakti ki suyun altindaki deniz kestaneleri, deniz patlicanlari ve turlu deniz canlilarini en ince detayina kadar suyun uzerinden gorebiliyorduk.
Hatta deniz kestanelerinden bir tanesinin bir adet ignesini Kurabiyemin ayaginin altinda Dubai’ye getirdik :)
Sozkonusu igne kurabiyemin ayagina battigi anda onun ciyak ciyak “ayagima kirpi battiiii!ayagima kirpi battiiii!” diye bagirmasi da gorulmeye degerdi :))))
Duymustuk (ve gorunce de hak vermistik) ki gorecegimiz kalker kayalari ve binyillar icinde olusan katmanlari olaganustu bir goruntu sergiliyordu.
Goruntu muhtesemdi, hayatimizda ilk kez gordugumuz kus cinsleri buyuk kayalarin uzerinden ucarken,adalardan birinin isminin “Sinbad Adasi” oldugunu duymamiz bizi hic sasirtmadi.
Tekne turunda bize dagitilan kagitlardan da ogrendik ki bu bolgeye ayni zamanda “Orta Dogu’nun Norvec” i denirmis..
Cevresindeki su o kadar berrakti ki suyun altindaki deniz kestaneleri, deniz patlicanlari ve turlu deniz canlilarini en ince detayina kadar suyun uzerinden gorebiliyorduk.
Hatta deniz kestanelerinden bir tanesinin bir adet ignesini Kurabiyemin ayaginin altinda Dubai’ye getirdik :)
Sozkonusu igne kurabiyemin ayagina battigi anda onun ciyak ciyak “ayagima kirpi battiiii!ayagima kirpi battiiii!” diye bagirmasi da gorulmeye degerdi :))))
Monday, April 14, 2008
Omman Gezimiz-1 Keciler ve Khasab :)
3 yildir hep aklimizdaki bir plani sonunda gerceklestirmeye karar verip gectigimiz hafta sonu Musandam-Omman’a dogru yola ciktik, Kurabiyem, ben, civciv ,dayi, ve Can.
Pasaportlarimizi da yanimiza aldigimizi goren kurabiyem cok sasirdi, zira Omman’i da Birlesip Arap Emirliklerinin kucuk bir parcasi saniyormus.
Dubai’den araba ile 2 saatte ulastigimiz Omman sinir kapisinin ardindan 30 kilometrelik kiyi seridini kivrila kivrila gectikten sonra Musandam yarimadasindaki Khasab yerlesim bolgesinde bulduk kendimizi.
Cok keyifli ancak yorucu bir yolculuktan sonra ulastigimiz Khasab, bizi cok sasirtti.
Sinir kapisindan bu kasabaya kadar gordugumuz keci sayisi herhalde hepimizin hayatimiz boyunca gordugumuz kecilerden daha fazlaydi.Ne kadar coktu Khasab’in kecileri!!!
Hem de bunlar “sokak kecisi” idi bir de…
O kadar ki, kalacagimiz oteli bulmak icin yerlesim bolgesinin icinde ilerlerken firt firt ordan burden, duvarin arkasindan, agacin onunden, her serden keciler firliyordu hem de arabadan hic korkmadan:))
Bir de saniyorum bu siralar onlarin ureme donemi idi, zira nedeyse her buyuk kecinin yaninda, iri bir kedi buyuklugunde yavrusu vardi, piti piti piti buyuk kecilerin pesinden giderken “biiieeeeee” diye bagiriyorlardi catlak sesleriyle…
Biz her bir bebek keci sesini duydugumuzda sesin sevimliligine kahkahalarla gulduk, gezimiz cok hos baslamisti:)))
Pasaportlarimizi da yanimiza aldigimizi goren kurabiyem cok sasirdi, zira Omman’i da Birlesip Arap Emirliklerinin kucuk bir parcasi saniyormus.
Dubai’den araba ile 2 saatte ulastigimiz Omman sinir kapisinin ardindan 30 kilometrelik kiyi seridini kivrila kivrila gectikten sonra Musandam yarimadasindaki Khasab yerlesim bolgesinde bulduk kendimizi.
Cok keyifli ancak yorucu bir yolculuktan sonra ulastigimiz Khasab, bizi cok sasirtti.
Sinir kapisindan bu kasabaya kadar gordugumuz keci sayisi herhalde hepimizin hayatimiz boyunca gordugumuz kecilerden daha fazlaydi.Ne kadar coktu Khasab’in kecileri!!!
Hem de bunlar “sokak kecisi” idi bir de…
O kadar ki, kalacagimiz oteli bulmak icin yerlesim bolgesinin icinde ilerlerken firt firt ordan burden, duvarin arkasindan, agacin onunden, her serden keciler firliyordu hem de arabadan hic korkmadan:))
Bir de saniyorum bu siralar onlarin ureme donemi idi, zira nedeyse her buyuk kecinin yaninda, iri bir kedi buyuklugunde yavrusu vardi, piti piti piti buyuk kecilerin pesinden giderken “biiieeeeee” diye bagiriyorlardi catlak sesleriyle…
Biz her bir bebek keci sesini duydugumuzda sesin sevimliligine kahkahalarla gulduk, gezimiz cok hos baslamisti:)))
Sunday, April 13, 2008
Meme Kanseri
Hemen pesin soyleyeyim; kotu bir haber vermeyecegim.
Ancak son 10 gunu neredeyse kotu bir haber verecek modda yasiyordum :(
Birseyler oldu da oldu, sistim yusyuvarlak oldum vucudum su tuttu, yuzuklerimi takamiyorum, tansiyon da firladi bilmemneye, en sonunda "e bari doktora gidiym" dedim, girdim iceri...(heni bebelere en ufak bir sey oldugunda hemen solugu doktorda aliriz ancak kendimize bir sey oldugunda kulagimizin ustune yatariz da yatariz ya... iste o moddayim)
Gittim muayeneye ama ne mumkun bilirsiniz, elini ver hastahaneye, kolunu kaptir!
Kan, idrar filan hepsi normal!?!
"Ben geciyordum da, hic 'nasilsiniz' demek icin ugramamisim onu farkettim nasilsiniz, afiyetler dilerim" diyip de kacamiyosun bi de hastaneden...
Kesinlikle sana "zanli" gibi davraniliyor:(((
"Havalar birden isindi ondandir belki" diyom doktorlara, "aman efendim olur mu oole sey, ilim var bilim var" filan...
"Cok biliyosunuz giciklar" diye haykirip kacasim var ama girdik bi kere..
Kucuk kucuk isleyip itina ile paranoyak yapiyolar iste adami!!!
Suydu buydu didiydi vidiydi,bilmemneydi "ay aman tansiyon baya yuksek, ne kadar da yuksek" bilmemne, 2 doktordan sonra buldum kendimi kadin dogumcunun onunde!
"Sikayetiniz ne?" diyo kadin; "yok benim senden bi sikayetim" diyivermisim ben de...
Hersey A dan Z ye kotrol, derken "bir de mamografi istiyoruz" dediler, guldum gectim ilk gun, sona aynanin karsisinda kendim baktim(kendimi muayene ettim), ooyle meme gibi memeler iste noolmus yani, tamam sarkmis filan ama aslan gibi duruyolar sarkik sarkik yerlerinde, her bi yerlerinde kurabiyemin izi var:))) "ahaha hahhh hah hah" dedim, "bu doktorlar da ne sakaci oluyor yafu" dedim, konuyu kapattim zihnimde.
Sona Yonca bir yazi yazdi!!!
Tam benim "amaaan bos ver ne alakasi var!" dedigim gun!
Diyo ki "Memesindeki kitleyi bulmasıyla memesini kaybetmesi arasında neredeyse 1 hafta var.
Saçlarını kemoterapiyle kaybetmesi ise, takip eden ilk 1 ay içinde oldu.
Belki sadece filmlerde gördüğünüz, gazetelerde okuduğunuz, kimimizinse kendi akraba, arkadaş çevresinde yaşadığı.."
ANNNEEEEE!!!!!!!!!!!!!!!!! (oldum)
Hic sirasi degildi!
Kurabiyeme bunu yapamazdim!
Hemen doktora gitmeliydim tekrar ve o gicik filmi cektirmeliydim maalesef :(((
hemen randevu aldim mamografi icin filan, cekildi, cumartesiden beri de sonucu almak icin cirpiniyorum!!!
Aklimdan gecen binlerce senaryoyu anlatmama gerek yok sanirim; ha bu arada bir de haftalarca once planladigimiz icin Omman gezisine gittik Persembe gunu, bu kurabiyemin "yasasin yunuslari kendi dogal ortaminda gorecegiz annecim" projesiydi...
Cuma sabahi Yunuslar yanasti bizim koca kayigin yanina, kurabiye ciglik cigliga "anne ceeek ceeekkk resimlerini ceeekkk" ben de "ehu uhu ay ne heycanlu puhu ohuu buuuuu" basiyorum habire deklansore..
"ah kuzuuum ahhh! sen yunuslarin pesinde; bense canimin! ama kendim icin degil vallahi sirf senin icin!! bohhhuuuuu" modundayim..
oole gecti Omman gezisi de iste bir sonraki yazimda daha hak ettigi sekli verecegim tabi yeniden dolmus enerjimle:)))
Neyse bugun ogle saatlerinde beklenen telefonu aldim.
"Temiz ciktim!"...
Ama; bu korkuyu yasadiktan sonra, Yoncanin son mesajini tekrar iletmek istiyorum size :
"Aramızdan biri her an meme kanseri olabilir şu anda...
Lütfen,
Memelerinizi sık sık kontrol edin. Ettirin.
Umursamamazlığın bedeli geri dönülmez olmadan,
Hemen şu anda...
Memelerinizi çok sevin."
Ben cok seviyorum onlari artik ve SIK SIK kontrol edecegim...
Siz de yapin..
Ancak son 10 gunu neredeyse kotu bir haber verecek modda yasiyordum :(
Birseyler oldu da oldu, sistim yusyuvarlak oldum vucudum su tuttu, yuzuklerimi takamiyorum, tansiyon da firladi bilmemneye, en sonunda "e bari doktora gidiym" dedim, girdim iceri...(heni bebelere en ufak bir sey oldugunda hemen solugu doktorda aliriz ancak kendimize bir sey oldugunda kulagimizin ustune yatariz da yatariz ya... iste o moddayim)
Gittim muayeneye ama ne mumkun bilirsiniz, elini ver hastahaneye, kolunu kaptir!
Kan, idrar filan hepsi normal!?!
"Ben geciyordum da, hic 'nasilsiniz' demek icin ugramamisim onu farkettim nasilsiniz, afiyetler dilerim" diyip de kacamiyosun bi de hastaneden...
Kesinlikle sana "zanli" gibi davraniliyor:(((
"Havalar birden isindi ondandir belki" diyom doktorlara, "aman efendim olur mu oole sey, ilim var bilim var" filan...
"Cok biliyosunuz giciklar" diye haykirip kacasim var ama girdik bi kere..
Kucuk kucuk isleyip itina ile paranoyak yapiyolar iste adami!!!
Suydu buydu didiydi vidiydi,bilmemneydi "ay aman tansiyon baya yuksek, ne kadar da yuksek" bilmemne, 2 doktordan sonra buldum kendimi kadin dogumcunun onunde!
"Sikayetiniz ne?" diyo kadin; "yok benim senden bi sikayetim" diyivermisim ben de...
Hersey A dan Z ye kotrol, derken "bir de mamografi istiyoruz" dediler, guldum gectim ilk gun, sona aynanin karsisinda kendim baktim(kendimi muayene ettim), ooyle meme gibi memeler iste noolmus yani, tamam sarkmis filan ama aslan gibi duruyolar sarkik sarkik yerlerinde, her bi yerlerinde kurabiyemin izi var:))) "ahaha hahhh hah hah" dedim, "bu doktorlar da ne sakaci oluyor yafu" dedim, konuyu kapattim zihnimde.
Sona Yonca bir yazi yazdi!!!
Tam benim "amaaan bos ver ne alakasi var!" dedigim gun!
Diyo ki "Memesindeki kitleyi bulmasıyla memesini kaybetmesi arasında neredeyse 1 hafta var.
Saçlarını kemoterapiyle kaybetmesi ise, takip eden ilk 1 ay içinde oldu.
Belki sadece filmlerde gördüğünüz, gazetelerde okuduğunuz, kimimizinse kendi akraba, arkadaş çevresinde yaşadığı.."
ANNNEEEEE!!!!!!!!!!!!!!!!! (oldum)
Hic sirasi degildi!
Kurabiyeme bunu yapamazdim!
Hemen doktora gitmeliydim tekrar ve o gicik filmi cektirmeliydim maalesef :(((
hemen randevu aldim mamografi icin filan, cekildi, cumartesiden beri de sonucu almak icin cirpiniyorum!!!
Aklimdan gecen binlerce senaryoyu anlatmama gerek yok sanirim; ha bu arada bir de haftalarca once planladigimiz icin Omman gezisine gittik Persembe gunu, bu kurabiyemin "yasasin yunuslari kendi dogal ortaminda gorecegiz annecim" projesiydi...
Cuma sabahi Yunuslar yanasti bizim koca kayigin yanina, kurabiye ciglik cigliga "anne ceeek ceeekkk resimlerini ceeekkk" ben de "ehu uhu ay ne heycanlu puhu ohuu buuuuu" basiyorum habire deklansore..
"ah kuzuuum ahhh! sen yunuslarin pesinde; bense canimin! ama kendim icin degil vallahi sirf senin icin!! bohhhuuuuu" modundayim..
oole gecti Omman gezisi de iste bir sonraki yazimda daha hak ettigi sekli verecegim tabi yeniden dolmus enerjimle:)))
Neyse bugun ogle saatlerinde beklenen telefonu aldim.
"Temiz ciktim!"...
Ama; bu korkuyu yasadiktan sonra, Yoncanin son mesajini tekrar iletmek istiyorum size :
"Aramızdan biri her an meme kanseri olabilir şu anda...
Lütfen,
Memelerinizi sık sık kontrol edin. Ettirin.
Umursamamazlığın bedeli geri dönülmez olmadan,
Hemen şu anda...
Memelerinizi çok sevin."
Ben cok seviyorum onlari artik ve SIK SIK kontrol edecegim...
Siz de yapin..
Saturday, April 12, 2008
Wednesday, April 02, 2008
Orgu oren Kurabiye
Demistim ya, Izmir'i ziyaretimde annemle ablam cikitik cikitik televizyon karsisinda orgu orerken benim de canim cekmisti ben de baslamistim "elbezi" ormeye(hani sonra battaniye'ye cevirdigim elbezi:)
Sonra oyle gaza gelmisim ki Dubai'ye donerken yarim bavul dolusu renkli yumak yun getirdim yanimda, e bu kadar sicak bir yerde yun bulmam zor olurdu herhalde.. Sonra koca battaniye; bi suru yun lazim di mi..
Saka bi yana geldigimden beri de cikitik cikitik oruyorum her aksam avrupa yakasi'ni seyrederken.
Efendim, benim cok bilmis Kurabiye malum.. Ne yaparsam illa o da yapacak:)) elime kitap aliyorum okumak icin, bir bakiyorum o da dibimde bitmis kitabini okuyor :) Mutfaga giriyorum bir seyler pisirmeye, vicik vicik herseyin icinde eli:)) yardim ediyor bana :P
E orgu de oyle oldu, "Ben de yapcam!!" diye tutturdu bavullar acilir acilmaz.
Hadi ona da zincir cektim azcik yesil yunle, "bak boole batacan, tigi gecirecen, boole de cekecen" filan derken akilli bidik bir saatte isi kapti.
"Ne oruyorsun" dedim masus; "Pati ye kedi sapkasi" dedi..guldum icimden..
1-2 saat sonra " anne buna sap yap" dedi; yaptim toobe toobe diyerek, sonucu da merakla bekleyerek.
"Kedi sapkasini" once misil misil uyuyan Giciri uyandirip onda denedi, Gicir ona gicik oldu:) bakti sapkaya "iii ihhh olmadi" dedi...
Sonra arkasini cevirdi dikti mikti bisiyler yapti, al sana oldu mu bir kedi kukelatasi:)))
Pati de daha muzur Gicirdan, ayni kurabiyenin karekteri:)... Kurabiyenin onunde arkasinda dolaniyor " Ne yapiyor bu" diye merak icinde... surtunuyor, mirliyor, yumagi alip kacmaya calisiyor filan..
En sonunda mankenlik sirasi Pati'ye geldi; pek de yakisti hani.. boy boy resimlerini cektik ve yarim saat gulmekten olduk patinin haline:)))
Simdi ikinci isine basladi kurabiyem.
Bu sefer de "kedi kazagi" oruyormus:))))
Ben battaniyeyi bitirene kadar kedilere gardrop duzecek anlasilan:)
Sonra oyle gaza gelmisim ki Dubai'ye donerken yarim bavul dolusu renkli yumak yun getirdim yanimda, e bu kadar sicak bir yerde yun bulmam zor olurdu herhalde.. Sonra koca battaniye; bi suru yun lazim di mi..
Saka bi yana geldigimden beri de cikitik cikitik oruyorum her aksam avrupa yakasi'ni seyrederken.
Efendim, benim cok bilmis Kurabiye malum.. Ne yaparsam illa o da yapacak:)) elime kitap aliyorum okumak icin, bir bakiyorum o da dibimde bitmis kitabini okuyor :) Mutfaga giriyorum bir seyler pisirmeye, vicik vicik herseyin icinde eli:)) yardim ediyor bana :P
E orgu de oyle oldu, "Ben de yapcam!!" diye tutturdu bavullar acilir acilmaz.
Hadi ona da zincir cektim azcik yesil yunle, "bak boole batacan, tigi gecirecen, boole de cekecen" filan derken akilli bidik bir saatte isi kapti.
"Ne oruyorsun" dedim masus; "Pati ye kedi sapkasi" dedi..guldum icimden..
1-2 saat sonra " anne buna sap yap" dedi; yaptim toobe toobe diyerek, sonucu da merakla bekleyerek.
"Kedi sapkasini" once misil misil uyuyan Giciri uyandirip onda denedi, Gicir ona gicik oldu:) bakti sapkaya "iii ihhh olmadi" dedi...
Sonra arkasini cevirdi dikti mikti bisiyler yapti, al sana oldu mu bir kedi kukelatasi:)))
Pati de daha muzur Gicirdan, ayni kurabiyenin karekteri:)... Kurabiyenin onunde arkasinda dolaniyor " Ne yapiyor bu" diye merak icinde... surtunuyor, mirliyor, yumagi alip kacmaya calisiyor filan..
En sonunda mankenlik sirasi Pati'ye geldi; pek de yakisti hani.. boy boy resimlerini cektik ve yarim saat gulmekten olduk patinin haline:)))
Simdi ikinci isine basladi kurabiyem.
Bu sefer de "kedi kazagi" oruyormus:))))
Ben battaniyeyi bitirene kadar kedilere gardrop duzecek anlasilan:)
Tuesday, April 01, 2008
Istanbul'uma cicekler acmis...
Cicekler acmis Istanbul'uma kisacik ziyaretimde ilk gordugum ciceklerdi, orada burada, viyaduk kenarlarinda, ara yollarda, tretuar aralarinda.
Kimini belediye dikmis kimi kendi fiskirmis, bahar gelmis, renklerle bezenmeye baslamis memleketimin Istanbul'u... bakip bakip gozlerimi kapatiyorum adeta hard disk e save etmeye calisir gibi:))))
Malum; trafik, kopru yolundayiz, acip soruyorum cami acip : "yazik degil mi kopartmasaniza cicekleri; onlar tohumlanacak cogalacak!!!"
"Yengeeee!! sen bize ekmek toplama mi diyosun? sen de get oradan git arabani sat, bi suru para eder, zengin olursun ya da arabani ye!!"
"Ha? Ne? Nasil?" derken (yanimdaki kuzumdan utaniyorum, laf ona geliyor cunku, onun arabasina:))) trafik aciliyor; bir de vals hesabi selam aliyorum :)) "hadi size iyi gunlerrrr" diyor pisgin pisgin!!!
"Neyleyim Istanbul'um" deyip yoluma devam ediyorum havaalanina dogru...
Aklim yolunan ciceklerde kaliyor...
Kimini belediye dikmis kimi kendi fiskirmis, bahar gelmis, renklerle bezenmeye baslamis memleketimin Istanbul'u... bakip bakip gozlerimi kapatiyorum adeta hard disk e save etmeye calisir gibi:))))
Malum; trafik, kopru yolundayiz, acip soruyorum cami acip : "yazik degil mi kopartmasaniza cicekleri; onlar tohumlanacak cogalacak!!!"
"Yengeeee!! sen bize ekmek toplama mi diyosun? sen de get oradan git arabani sat, bi suru para eder, zengin olursun ya da arabani ye!!"
"Ha? Ne? Nasil?" derken (yanimdaki kuzumdan utaniyorum, laf ona geliyor cunku, onun arabasina:))) trafik aciliyor; bir de vals hesabi selam aliyorum :)) "hadi size iyi gunlerrrr" diyor pisgin pisgin!!!
"Neyleyim Istanbul'um" deyip yoluma devam ediyorum havaalanina dogru...
Aklim yolunan ciceklerde kaliyor...
Subscribe to:
Posts (Atom)