Wednesday, October 01, 2008
Sabir ve kabullenmek
Surec aci veriyor, derinin altinda kendin kendini zehirliyor biliyorum ama;
Sabretmeyi bilmek gerek; sabrin sonunda NEYI kabullenecegini gorebilmek icin..
"Sonuc ani"nda kimsenin degistirebilecegi bir sey yoktur
HAZ! veya HUZUN! ama, sonucta ne gelecekse senin icin; senin performansinin sonunda, senin tekamulun icin gelecektir!
Onun icin beklemeye deger.
42 yillik yasamimin 39uncu yilinda sabretmenin kiymetini ogrendigimi saniyorum.
Onca 38 yil ne hatali davranmisim :-/
Sabretmenin sonunda ortaya cikacak surpriz sevinc veya hayalk irikliginin verecegi heyecan dolu duyguya ancak "sabrederken" HAZIRLANABILECEGIMI ogrendim ben.
Anlik verilerden yola cikip icinden geldigi gibi davrandigin (neredeyse) her zaman kaybediyorsun.
Durtu ve uyariya karsi koymayi ogrenmek zaman aliyor; ama bunu ogrendigin zaman "sogukkanli" sozcugunun anlamini ogrendigini de farkediyorsun.Bu cok keyif verici.
Kimi zaman da cevrende rahatsizlik olusturuyor bu rahatligin ve farkeden gozlerin, ki "kontrollu" davranisindan dolayi olusan rahatsizlik sana DAHA DA buyuk keyif veriyor :-D
Baktin gordun ki bunca hayatinda.
Istenmeyen sonuclara yol acan riskleri dudaginin ucunda 2 kelimede almak cok kolay!Acip kapaniyor dudaklarin; harcadigin en fazla bes nefes, ama ama kac nefese maloluyor agzindan yahut kaleminden cikan?
"Bir tek dudaklarima veyahut kalemime/klavyeme degil RUHUMA da hukmetmem gerekiyor bu odevde." diyorsun
ve yine gulumseyerek; KENDI RUHUNUN EFENDISI OLMAK dan daha lezzetli bir sey dusunemiyorsun sana hersey icin sadece "bir kez" sans verilen yasamda...
ek not:
bangir bangir "the children of sanches" i dinliyordum yukaridaki postu postlarken:-)
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
3 comments:
"Bir tek dudaklarima veyahut kalemime/klavyeme degil RUHUMA da hukmetmem gerekiyor bu odevde." diyorsun...
Bunu söylemek için her canın bir ruhu oluğunu ve o ruhların bir çoğunun sınır tanımaz çılgın ruhlar olduğunu da sanırım aklından geçiriyorsun...
Gelde hadi onlara hükmetmeyi öğret...
Ben ruhuma öğretemedim...
Hala çılgın hala çocuk ve hala benden önde... beni takmış peşine... ardı sıra gitmekten keyif alıyorum be canım...
cem verde'ye katılıyorum ben de..
benim de ruhuma öğretemediğim çok şey var..
mesela "durmayı" pek bilmem ben de..
çoğunlukla anlık verilerin peşinden gitmiş ve "neredeyse" hiç kaybetmemişimdir.
çok çabuk karar veririm ne yapılacağı konusunda.. ama bunca yıl benim kendimde gözlemlediğim şey; son zamanlarda ne yapacağıma karar verdikten sonra biraz beklemeyi, hemen uygulamaya geçmemeyi öğrendiğim..
ama eninde sonunda yine ilk aklıma gelmiş olanı yapıyorum bi'şekilde..
Argüman toplamak, dinlemek, düşünmek, yapacağın eylemde haklı olup olmadığını tartmak vs. vs..
sonuç hep aynı..
doğru şeyi yapmak, şerefiyle yaşamak..
All men need a place to live with dignity.
Sevgili cemverde ve sevgili abi;
icinizdeki cocugu oldurmeyin tabii ki, sagduyunuza da guvenin bence de; ama benim soylemimdeki amac "impulsive davranis ve eylemlerden kacinmak" idi.
Yani "keskin sirke kupune zarar" gibi; veya "sabrin sonu selamet" gibi; veya "bogaz dokuz bogum" filan...
Abi bi de ne guzel soylemissin "...son zamanlarda ne yapacağıma karar verdikten sonra biraz beklemeyi, hemen uygulamaya geçmemeyi öğrendim.." diyerek.
Ben de.
Post a Comment