Aslinda cok ozel bir oyku ancak benim dahi pek fazla tanimadigim bir bayandan (diyelim ki Mary), duydum bunu hem de olayda gecen “ASIL kadin" kendisi.
Oyle kalabalik bir seminer arasinda verilen ogle yemegi sirasinda, “durumlarin nasil oldugunu” soran bir arkadasina yuksek sayilabilecek bir sesle ve uluorta anlatiyordu; hatta dinleyenlerin saskin yuzu farkli bir sey yapmis olmanin gizli keyfini veriyor gibiydi vucut diline gore .
Ben de mekan zaman ve gercek isim vermeden paylasmak istedim.
Iste bu “diyelim ki Marry” bundan 8 sene once bosaniyor; zorlu gunler geciriyor tabii ki bosanma sirasinda da sonrasinda da, iki tane oglu var, adam istememis iki cocugu da ”isteseydi de vermezdim, mucadele ederdim” diyor.
Buyugune zar zor liseyi bitirtiyor ve soyle yahut boyle de olsa gecen sene bir universiteye yazdiriyor onu.Iste bu buyuk oglan haylaz, “e bizim kotu gunlerimizde yasi daha buyuktu oburunden arada kaldi yavrucak” falan gibi seyler soyluyor; bu sirada eski esinden pek maddi destek gelmiyor, ne yapabiliyorsa kendi calismasi ve cabasi ile ortaya cikartiyor falan...
Kucuk, daha mulayimcene, bu yil orta sona gidiyor, gayet guzel okuyor, annesinin yuzunu gulduruyor akademik basarilari.Mary, ya zorluklarla pismis, dayanacak gucu artmis, kucuge daha cok vakit ayirabiliyor, veyahut 2 cocugu gercekten birbirinden farkli bunu O bile anlayamiyor ama uzerinde dusunmeyi birakmis, boyle seyleri dusunerek vakit kaybetmek istemiyor.
Finans sektorunde calisan bu Marry 40li yaslarin sonlarinda, guzel giyimli hos bir bayan.Giyimi ve bakimi ile herkesin daha genc gosterdigini iddia edebilecegi hoslukta ama boynunda ve ellerinde belli belirsiz olusmaya baslamis kirisiklar yasini ele veriyor.Konusurkenki rahatligi ve abartmadan yerinde kullandigi jest ve mimikleri guclu oz guvenini kolayca sergiliyor.
Bizim bu Marry 3 yil once is sebebiyle duzenlenen bir toplantida bir beyle tanisiyor; diyelim ki Andrew.
Bu diyelim ki Andrew’dan bahsederken gozleri isildiyor Marry’nin, bir de caktirmadigini zannederek bir ic cekiyor, belli ki gecen 3 yil icinde sevmeye baslamis onu.
Soran kisinin de tanidigini tahmin ettigim Andrew da bosanmis, 3 cocugu varmis, cocuklar eski esiyle birlikte Avrupa’da yasiyorlarmis.Kendisi yalniz yasiyor.
Marry ve Andrew’ un gecirdikleri sorunsuz ve paylasimla dolu 3 yildan sonra ve anladigim kadari ile Marry’nin de buyuk oglu universiteye gidince Andrew Marry’ye evlenme teklif ediyor.Bahsederken sesinin titremesinden anladigim kadari ile Marry bu teklife cok seviniyor ancak tuhaf bir yanit veriyor “Simdiye kadar sevgili idik, yalniz simdi sen bana bir ortaklik oneriyorsun, ortakligin sermayesi sadece sevgi olamaz, benim de bazi kosullarim ve ogrenmek istedigim seyler olacak”
Bu konusmanin ardindan Marry, Andrew’a onun eski esiyle oturup Andrew hakkinda konusmak istedigini soyluyor.Andrew’un agirina gidiyor boyle bir istek, anlamsiz buluyor kendisi hakkinda referans alinacakmis gibi geliyor ona, sinirleniyor, hatta “ben de senin eski esinle konusurum o zaman” diyor ancak Marry buna sakince “erkeklerin birbirleriyle bu sekilde bir is birligi yapabileceklerini sanmiyorum, basarabilirsen tabii ki desteklerim seni ama gorusmeniz icin pek yardim edebilecegimi sanmiyorum ; ona ulasabilsem zaten cocuklarimiz ile ilgili maddi sorumluluklarini yerine getirmesini isteyecegim” diyor.
Marry'nin istegi ve konu ile ilgili ozguveni Andrew’u cildirtsa da Marry’e dersini vermek icin eski esi, diyelim ki Sarah’yi ariyor, zar zor konuyu anlatiyor; niyeti histerik bir tepki ve hayir yanitini alip Marry’e iletmek...
Sarah nin “tabii ki, neden olmasin” yaniti Andrew’u iyice allak bullak ediyor.Bu gorusmeyi asla ayarlamamayi ve Marry’yi terketmeyi hesapliyor bir anda.
Aralari biraz soguyor Andrew ile Marry’nin ama hala gorusuyorlar; Marry’nin tavirlarinda bir degisiklik yok yalniz; yine hala ayni hayat ve sevgi dolu davranislari devam ediyor, fakat Andrew oldukca kirgin geciriyor bir donemi.
Bu kizgin ve kirginligi bir sure sonra gecince farkediyor ki Marry ve Sarah arasinda bir gorusme ayarlayamazsa bu evlilik asla olamayacak, boynunu bukup ayri ulkelerdeki Marry ve Sarah’yi bulusturuyor.
Hanimlar bir kafede 3 saat geciriyorlar, Marry tesekkur ediyor tokalasip ayriliyorlar.
Marry neler soruyor bilemiyorum, Sarah nasil yanitliyor onu da bilmiyorum; Andrew ve Marry artik sonunda evliler mi yoksa tamamen mi ayrildilar hele o konuda zerre kadar fikrim yok.
Cunku benim detayiyla duydugum yer bayanlarin tokalasip ayrildigi yere kadardi ve bulusma ani icin arkadasinin sordugu “ee ne konustunuz?” sorusunu “onu da baska bir gun anlatirim” diye yanitlamisti Marry toparlanip kalkarken hala dusunceli bir ifadeyle.
“Diyelim ki Marry” ve arkadasi uzaklastiginda benim gibi kulak misafiri olan masadaki diger insanlarin da kafalari allak bullak olmustu.Saniyorum onlar da de dusunup ne hissedeceklerini bilemediler; olayin kahramanlarindan hangisi ile empati kuracaklarini sasirdilar.
O gunden beri bu konu aklima geldiginde kah kendimi Andrew’un yerine koyup cok asagilanmis hissediyorum, bir diger gun Andrew oluyorum yine Marry’nin teklifine medenice yaklasiyor her seyi ayarliyor Marry’den bir puan daha kazaniyorum...
Kah Marry oluyorum “iyi yaptim” diyorum, yahut kendimle karsilastiriyorum “yahu benim hic aklima gelmezdi ne kadar akillica” diyip Marry’ye saygi duyuyorum, yine ben oluyorum “sacmalamis Marry” diyorum, yahut Marry olup Andrew tarafindan terkediliyor pismanliga dusuyorum, ayni gunun ogleden sonrasi yine terkedilen Marry oluyorum ve ben de zaten Andrew’u silip atiyorum...
Gun geliyor Sarah oluyorum; “Alcakkk bana nasil boyle bir sey teklif edersin” deyip caaattt diye Andrew’un suratina telefonu kapatiyorum, yahut baska bir gun melek Sarah olup Marry’nin butun sorularina ictenlikle yanit veriyorum Marry’i cesaretlendirmeye calisarak, bir de bazen seytan Sarah olup Marrynin aklini karman corman ediyorum sohpet sirasinda ve Andrew’dan ocumu aliyorum...
Ancak her seferinde mutlaka sunu soyluyorum kendi kendime; insanoglu merakli varlik; “Keske Marry ile o yemek sirasinda arkadas olsaydim da bu ilginc oykunun vardigi yeri ogrenebilseydim”
Hala vaz gecmedim ama, katildigim toplanti veya seminerlerde hep soyle bir egilip cevreye dikkatlica bakiyorum Marry’i veya arkadasini gorme sansini tekrar yakalar miyim diye...
Tuesday, May 05, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
5 comments:
:)Marry "denenmişi deneme" kuralını delicek ama yine de temkinli davranıp, "ulen ben salak mıyım, bi soriim önce deneyene bakiim, çok bulunmaz hint kumaşıydı da bu sarah niye bıraktı madem, bi kusuru var da ben mi göremiyorum acep? " diyor. Bilmiyor ki garanticiliğin garantisi yok. Hiç sevmedim ben bu Marry'i... Çok içten pazarlıklı buldum...Uyanık geçiniyo aklı sıra. Oysa ki her aşk kendini yaşar bilmiyo...Andrew'in yerinde olsam bi dakka suratına bakmam bunun. Peh!
I am George and I love all women.
Ben de cok merak ettim valla .Ne yalan söyliyim.Hikayenin devamını dinlemek için sabırla bekleyeceğim.
Sen toplantılarda bakınmaya devam bence..
111
@ hep; vallahi hep nasil yorum birakacak diye sorulsa asagi yukari boyle bir yorum tahmin ederdim...cok sekersin!
@ George; and you are surrounded by them ;-)
@ aysebebek; yakalarsam birini sana sms atarim ;-)
Bir erkek karisindan bosanmissa kesin bir halt yemistir !!! Mery muhtemelen Andrew'un ne halt yedigini merak etmistir :))
Post a Comment