Friday, February 29, 2008
"Siz" i saydim; bir kisisiniz! o zaman SEN diyebilir miyim?
Bir arkadasima mail yazdim, sona dondum maili okudum, cok hassas oldugum bir konuya deginmisim.
Simdi onu bloguma kaydetmeye karar verdim:
Bizim neslimizde(1966 dogumluyum), bir moda cikmisti.
Ozellikle annesi babasi memur doktor vesaire bilinen meslekte olan cocuklar annelerine ve babalarina SIZ derlerdi, bu saygi semboluydu.Bi de anneler babalar birbirlerine hava atiyodu cocuklari ne kadar cok SIZ derse onlara :)))
Ilginc olan, ben 7 yasindaydim bizim aileye bu kural geldiginde; ablam 9, abim 11. Ama bana konusmayi ogretirken ona sen onlara siz demeyi ogretmislerdi, en genc bendim ama en zor alisan da ben oldum.
Basladik anneye babaya SIZ demeye ve abartili bir saygiyla tartismada hakli oldugumuza inansak bile anneyle babanin elini opup gunu oyle kapatarak yatmaya.
Ciddi bir ultimatom ama; sen deyince aninda; aksaminda ceza geliyo:))
Bu yaklasik 7 yil filan oyle gitti.
Gicik oluyordum, bu cezalara da...
14 yasinda kendi kendime devrim yaptim ve babama SEN demeye basladim(zaten anneme siz demeyi basindan beri reddetmistim).
Cok gicik oluyordu babam bana ve ben derin bir haz duyuyordum bu gicik olmasindan, sorusturmasini bekliyor, ustune ustune gidiyordum:)).
Sormasini bekliyordum, en sonunda sordu :"senin bu asiliginle hayatinda iyi seyler gelir insallah basina" dedi bana.
Bence bunun tercumesi"abin de ablan da itiraz etmiyo sen niye giciklik yapiyosun" du.
Ben de"Baba bana beddua eder gibi dua etme. Ben BEN sem, sen de SEN sin.
Eger sen SIZ sen ben de BIZim.
Sen bir kisisin biliyorum, ama sence ben KAC kisiyim, neden beni azaltmaya calisiyorsun, hem de sadece BIR kisiyken?"
dedim.
O gun bugundur ailede herkes birbirine kisi sayisi kadar hitap eder.
Ben sohpet etmeye basladigim yakin dusunceler icinde oldugum kisilere de kisi sayisi kadar hitap ederim.
Ben SEN lerde denemeler yapiyorum sen diyebilmek icin ama cuvalliyorum siklikla.
Sanirim izin almam gerekiyor sizden, hala alisamadim bu izin alma seramonisine.
SIZ e SEN diyebilir miyim; bir kisi oldugun icin???
ben de bir kisi oldugum icin bana SEN der misin lutfen?
Bizim evde verilen aile terbiyesi sizinkinden biraz farklıymış. [Ben de dünkü çocuk değilim, 70 doğumluyum ;o)]
ReplyDeleteHiçbir zaman anneme ya da babama "sen" diye hitap etmedim ama "siz" de demedim. Ben ve benden 6 yaş küçük kız kardeşim, yanızca anne ve baba demeye alıştık ve öyle sürdü gitti.
Hatta kız kardeşim konuşmayı öğrenirken, çevrede bana "abla" diyecek kimse olmadığı için kız kardeşim adımı öğrendi ve daima adımla seslendi.
Aile içinde bu kadar rahat olmamıza rağmen; bizde de eş, dost, ahbap, tanıdık camiasına dair katı kurallar vardı. Örneğin, yakın bir ahbabımızın karısına ya "Ayşe teyze" diyebilirdik ya da "siz". Üçüncü bir şıkkı düşünemezdik bile. Ama o kişi, uzak bir tanıdıksa "Ayşe hanım" dememiz şarttı.
İşbu nedenle, bu alışkanlığı kırmayı çok istememe rağmen, örneğin buraya yorum yazarken bile GULTEINEN ENKELINI'ye "siz" diye hitap etme zorunluluğum varmış gibi hissediyorum. Eğer yanılıp da sen'le siz'i karıştırırsam utanıyorum.
Bana rahatça "sen" diyebilirsiniz ama ben aynısını yapamıyorum.
Sonra hayatın dar, kirli ve yamuk yumuk yollarında -en basit örnekle bindiğim bir dolmuşta bile- en ufak bir kabalığa tahammülüm olmuyor. Sokaklarda yürürken, insan kalabalığından fenalıklar geliyor.
Bu kadar aile terbiyesinden ve görgüden yoksun bir ülkeye ve topluma; bu kadar terbiyeli çocuklar yetiştirmek, -kendi adıma konuşayım, kız kardeşim daha farklıdır- bir hata diye düşünüyorum.
bizim blogta beş kişi var ama sen bana "sen" diyebilirsin..:=)
ReplyDeletebu arada Goddess Artemis'in son cümlesine accaip katılıyorum..
Eger bizim evde de boyle bir kural olsaydi, ben de kesinlikle senin gibi tavirimi koyardim heralde:))
ReplyDeleteBir insana ustelik de cani kani kadar yakin olan birine siz diye hitap ederek araya resmiyet koymayi kesinlikle kabullenemiyorum...
Kaldi ki ben anneanneme ve dedeme de bu gune kadar sen diye hitap etmisken canim anne ve babama nasil siz diyip kendimi uzaklastiririm onlardan ya da beni kendilerinden uzaklastirmalarina izin verebilirdim ki :))
En guzelini yapmissin, ben de tek kisiyim bu arada :)) Kocaman sevgiler gonderdim sana :))
@ abi:
ReplyDeleteBunu söyleme nedenimi de açıklamak isterim: Bu kadar görgü, terbiye ve disiplinle yetiştikten sonra; sokağa çıktığımız vakit, orasının kelimenin tam anlamıyla bir Jungle olduğunu görüp, bizim yetiştirildiğimiz kuralların geçerli olmadığını, hatta beş para etmediğini görünce isyan ediyor insan.
İzdüşümüdür yaşamın yüreğe ve yüreğin dile.
ReplyDeleteNe derseniz ne söylerseniz nasıl söylerseniz söyleyin yüreğinizdeki izi önemli değil midir?
ama bir de şu var; yürekte "SİZ" yoktur.
melekler öpsün yüreklerinizden.
Sayin Gulteinen, yazilarinizi arada bir keyifle okuyorum. Bu son " sen/siz" konunuz rahatsiz edici bir ani olarak kalmis hafizanizda. Ancak sonuc olarak sonradan edinilmeye calisilan "eski koye yeni adet" misali duzenler herzaman calismiyor ozellikle alisilagelmis bir aile duzeninden sonra. Ustune ustelik aile icinde yasanan bunca olaylardan sonra. 7 yillik isyan sonucunda eski duzeni tekrar kurdurmayi basarmissiniz, tebrik ediyorum sizi. Aile icersindeki buna benzer uygulamalari herhalde bircogumuz farkli sekillerde yasadik,bazilarini benimsedik bazlarinada isyan ettik sonucta hafizalarimizda iyi veya kotu bir ani olarak yerlesti.
ReplyDeleteCocuklarimizi "Jungle" da basedebilecekleri sekilde yetistirmeliyiz- cocuklarimizin bedensel sagligi, ruh sagligi, kulturel egitimi biz ebeveylerin onceligi olmalidir.Biz bunlari sagladiktan sonra cocuklarimiz bulunduklari her ortamda sorunlarla basedebilirler. Turkiyemizdeki kultur seviye farki her ulkede var-gordugum ulkelerle karsilastirdigimda yalniz Uzak Dogu ulkelerinde bu tur sorunlar bu kadar derin degil diye dusunuyorum-gerci blogunuzda Japonya uzerine bir uzman var bu yuzden orasi hakkinda yorum yapamicam. Bu arada birsey dikkatimi cekti... sayin dusgezgini "melekler opsun yureginizden" cumlesi sizde el/agiz aliskanligi olmali cunku Azrailde bir melek biliyorsunuz dimi!!!!
Sevgiler ve saygilar
o kadar melek içinde ezraili seçmeniz çok ilginç.Ben olsam daha güzel ve daha sıcak birini seçerdim.
ReplyDeleteHaklısınız Düşgezgini'nde hep o söz bitirir yazıyı."melekler öpsün yüreğinizden" gibi.
duruşumuz ve baktığımız pencereler farklı olmalı...
"ne gelir elden insan olmaktan başka"E.C.
sevgili anonim:
ReplyDeleteSize SEN demek istemedim cunku biraz gergin gordum yorumunuzu, ben RAHATSIZ EDICI; KOTU!!! bir animi anlatmamistim bu yazimda, SAKA gibi bir seydi benim icin bahsi gecen konu; biricik babacigim o kadar sirin o kadar kolay iletisim kurulmasi mumkun ve dunya tatlisi bir insandir ki(keske tanima imkaniniz olsaydi:))) ; ancak benim onu tanimam, onunla iletisim kurmayi basarabilmem blug caglarima yani 14lere filan denk geliyor.
Ayrica "aile icinde bunca yasanan" lardan kastiniz eger her ailede nev-i sahsina munhasir yasanabilecek, benim de blogumda paylastigim yasam icinden inisler cikislar ve yasamsal gercekler ise, hic birinin bu yazimla ilintisinin olmadigini belirtmek isterim.
Cocuklari yasama hazirlama konusunda yapmis oldugunuz yorum ise cok dogru, sizinle kesinlikle ayni fikirdeyim; degil mi ki biz onlari birer dunya insani olarak yetistirebiliriz; onlar her konuda ve nerde olursa olsun yasamla, hem de keyif duyarak mucadele edebilirler.
Cocuklarina duyarli tum anne babalar ve kendim icin temennim, hic birimizin onlarin KOTU BIRER ANI olarak duyumsayabilecekleri her hangi/hic bir aniya sahip olmalarina; isteyerek yahut istemeyerek sebep olmamamizdir.
Ayni sekilde sevgi ve saygilarimi sunarim...