Tuesday, July 31, 2007

BUGUN BENIM YINE YENIDEN DOGUM GUNUM


Ve tam bir yil gecti.
Yeni baslangicimdan beri tami tamina bir yil.
DEGERLI BIR YIL!!!!
BENIM degerli omrumden ve benim icin her biri oldugu gibi bu da cok DEGERLI koca bir yil daha.
Buyuycem demistim.
Buyudum.
Kendime verdigim sozlerin yuzde doksanini yerine getirdigimi goruyorum 12 aya geri baktigimda.
Ben, benden gectim. Dokuz puan benden bana, bir tanecik de sifirci hocaya sakli 
Yine okcu edasiyla, aldim okumu da yayimi da elime.Kendimi firlatacagim ileriye.
Zaman bu zaman.2008, 31 temmuzda bakalim ne puan alacagim ben benden.
Hadi bakalim cizelim yeni adresimizi, seklimizi, semalimizi!
Atmaya cesaret etmedigim her atisin bana eksi puan yazacaginin farkinda olacagim. Almaya cesaret edemedigim her adimin beni bir adim geride biraktiginin farkinda olacagim.
Atacagim adimlardaki basarisizliklar sadece hayatimin dekorlari olacak. Beni motive eden kucuk dinamitler ve beni her biri patladiginda ileri dogru sicratacak.
Sacimin pirildayacagina ve sacimi dokmeyecegine soz verilen degil, gercekten sacimi pirildatan ve sacimi dokmeyen sampuani kullanacagim.
Benim icin onemli olan hic bir mucadeleye kaybetme ihtimalimi dusunerek girmeyecegim.
Mucadeleye girmeye karar verdigim anda zaferi beynimde yasatmaya baslayacagim ve o mutlaka benim gercegim olacak.
Cekmecelerimi temizleyecegim.
Dune dair hic bir karmasa birakmayacagim, her seyi, hatta anilarimi bile tarih sirasina dizip arsivleyecegim.
Sadece BEN istedigim zaman arsivlerimi BEN karistiracagim.
Cekmecelerime, artik tasitmayacagim yillarin yorgunlugunu.
Ozelime kendim saygi duyarken, duyulmasi icin de geregini yapacagim.
Hayatin tum dinamigini, her pozitifi bu sefer hem de damardan, kara kuzuma verecegim. O, o kadar ozunde pozitif iyilikle yogrulmus kucuk bir melek ki… Onu bir Nilufer kadar duru, bagimsiz, akilli ve guclu yapmak icin tum annelik elektrigimi kullanacagim.
Gucu ve kararliligi gordu kizim.
Simdi, bu yil, uygulamaya baslamasi icin ona kucuk pratikler yaptiracagim.
Basaracagim. O sadece cok guclu bir kadin degil, cok guclu bir INSAN olacak gelecekte.
Kendime cok hafif bir bisiklet alacagim… Kizim ve yigenimle birlikte fiti fiti fiti her hafta sonu kilometreler yapacagim.
5 kilo verecegim.
Cilt bakimina gidip, ameliyattan kaynaklanan catlayan yuzum ve ayaklarimdaki damarlarimi tedavi ettirecegim.
Dis hekiminden korkmadan gidip su 3 dolgumu yaptiracagim.
Hic hasta olmayacagim.
Catimin altinda hic kimsenin hasta ve mutsuz olmasina izin vermeyecegim.
Tenis kursuna gidecegim ve BEN de bir spor yapiyor olacagim.
Mevsimin izin verdigi kadar, gidecegim yurume mesafesi her yere yuruyerek gitmeyi tercih edecegim.
Bir adim daha atacagim bu dogdugum yeni yilda.
Dogru ve guzele dogru.
Iyki dogdum, iyki varim, dunya asla bugunku ayni dunya olmayacakti eger ben olmasaydim.
Ve ben her yil, olene kadar, her dogum gunumde, yeniden dogacagim.

Monday, July 30, 2007

ilaci ne ki


sabahin ayazinda uyandim, beni titreten hava miydi icimin titremesi miydi, isi farkimiydi bilmiyorum.
ruhum beyine akil olarak dondugunde hatirladim ki temmuzun ortasi..
ne ayazi.
kotu bir ruya gordum dedim kendi kendime, sebilden alip ictigim buz gibi yarim bardak suyun son damlasini sirtimdan asagi dogru dokme istegimde biliyordum mevsimi.
ruyami hatirlamaya calistim.
nafile.
perdeler kapanmis.
sabah tekrar uyandigimda icim de disim da sicacikti kara kuzumun yanagini oksarken.
kuzumun.kara kuzumun uykusunda gulumseyen dudaginin yanlarindaki yumusacik yanaklarini.

Sunday, July 29, 2007

NILUFER


Nilufer olmak isterdim..
Suyun hep uzerinde, tehlikeden uzak ve duru...
su gibi; suyun ta kendisi gibi.
bakana baktigini yansitan, nefreti; sevgiyi hepsini. hic kendini bozmadan.
saldirmadan.
saldirmaya gereksinim duymadan, sadece ayna olmak tum guzelligimi suyun uzerinde tutarak.
nilufer olmak isterdim suyun uzerinde salinan...
ayna gibi.

Portulaca oleracea - semizotu ve gonulgozu


Semizotu yedim dun aksam.

Semizotunun, kanama hastalıklarında ve peklikte çok faydalı olduğunu kaydeden uzmanlar, kanı temizlediğini, bol idrar söktürdüğünü, kanı, üre ve benzeri pisliklerinden temizlediğini, sinir krizleri ve beyin yorgunluğunu geçirdiğini, böbrekteki kum ve taşı döktüğünü bildiriyor.
Semizotunun, şeker hastalarının susuzluğunu azalttığını, şişmanlara kilo verdirdiğini belirten uzmanlar, semizotu, yeşil salata olarak yenirse faydasının fazla olduğunu ifade ediyor.

Bir de semiz otu gonul gozunu parlaklastiriyor...

havuc gibi :)

Wednesday, July 25, 2007

Birak


Gururunu nefretini geldigin yerde birak.Hice saymak kadar basit yasam.
Ben ne saf bir dunyadaydim kapi kolunu sonra gordum.
Actim.
Korktum.
Kucucuktum korkmayi ogrendigimde, kucuk, kucucuk.
Cikamadim kozamdan ne tirtil oldum ne kelebek hep...
Annemi istiyorum, annem nerede?

Monday, July 23, 2007

CIKTIK ACIK ALINLA...


Onuncu Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.

Türk'üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!

Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.

Türk'üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!

Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden Istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.

Türk'üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!

Örnektir uluslara açtığımız yeni iz;
Imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.

Türk'üz , Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi ,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!

F. Nafiz Çamlıbel - B. Kemal Çağlar

THE INDEPENDENCE MARCHE


Fear not! For the crimson flag that proudly waves in these dawns, shall never fade,
Before the last fiery hearth that is ablaze within my nation burns out.
And that, is the star of my nation, and it will forever shine;
It is mine; and solely belongs to my nation.

Frown not, I beseech you, oh thou coy crescent,
But smile upon my heroic nation! Why the anger, why the rage?
The blood we shed for you will not be worthy otherwise;
For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation.

I have been free since the beginning and forever will be so.
What madman shall put me in chains! I defy the very idea!
I'm like the roaring flood; powerful and independent,
I'll tear apart mountains, exceed the heavens and still gush out!

The lands of the of the West may be armored with walls of steel,
But I have borders guarded by the mighty chest of a believer.
Recognize your innate strength! And think: how can this fiery faith ever be killed,
By that battered, single-toothed monster you call "civilization"?

My friend! Leave not my homeland to the hands of villainous men!
Render your chest as armor! Stop this disgraceful rush!
For soon shall be come the day of promised freedom...
Who knows? Perhaps tomorrow? Perhaps even sooner!

See not the soil you tread on as mere earth,
But think about the thousands beneath you that lie without even shrouds.
You're the noble son of a martyr, take shame, hurt not your ancestor!
Unhand not, even when you're promised worlds, this paradise of a homeland.

What man would not die for this heavenly piece of land?
Martyrs would gush out if you just squeeze the soil! Martyrs!
May God take all my loved ones and possessions from me if he will,
But may he not deprive me of my one true homeland for the world.

O Lord, the sole wish of my heart is that,
No infidel's hand should touch the bosom of my temple.
These adhans, the shahadah of which is the base of the religion,
Shall sound loud over my eternal homeland.

Then my tombstone - if there is one - will a thousand times touch its forehead on earth (like in salah) in ecstasy,
O Lord, tears of blood flowing out of my every wound,
My corpse will gush out from the earth like a spirit,
And then, my head will perhaps rise and reach the heavens.

So flap and wave like the dawning sky, oh glorious crescent,
So that our every last drop of blood may finally be worthy!
Neither you nor my nation shall ever be extinguished!
For freedom is the absolute right of my ever-free flag;
For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation!
Mehmet Âkif ERSOY

KORKMA!!!! SAKIN KORKMA!!!!


Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl;
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl;
Hakkıdır Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim imân dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmanı boğar,
"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden ilâhî şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar - ki sehâdetleri dînin temeli -
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder - varsa - taşım;
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanır kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım!
O zaman yükselerek Arş'a değer, belki, başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarım hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.

Mehmet Âkif ERSOY

Friday, July 20, 2007

INSANLAR VARDIR


Insanlar vardır üstü nilüferlerle kaplı,
bulanık bir göl gibi,
nekadar uğraşsanız görünmez dibi,
uzaktan görünüşü çekici,aldatıcı,
içine daldığınızda nekadar yanıltıcı.

Insanlar vardır derin bir okyanus,
ilkanda ürkütür korkutur sizi,
derinliklerinde saklıdır gizi,
daldıkça anlarsınız daldıkça tanırsınız,
yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

Insanlar vardır coşkun bir akarsu,
yaklaşmaya gelmez alır sürükler,
tutunacak yer göstermez beyaz köpükler,
ne zaman nerde bırakacağı belli olmaz,
butip insanla ömür dolmaz.

Insanlar vardır sakin akan bir dere,
insanı rahatlatır huzur verir gönüllere,
yanında olmak başlıbaşına mutluluk,
sesinde görüntüsünde tatlı birdurgunluk.

insanlar vardır çeşit çeşit tip tip,
herbiri başka bir karektere sahip,
görmeli incelemeli doğruyu bulmalı,
herşeyden önemlisi insan insan olmalı.....

Insanlar vardır berrak pırıl pırıl bir deniz,
boşa gitmez nekadar güvenseniz,
dibini görürsünüz herşey meydanda,
korkmadan dalarsınız sizi sarar bir anda,
içidışı birdir çekinmeyin ondan,
her sözü içtendir her davranışı candan....


can dost selo ya tesekkurler...

Cangozum


Kor yanmasi ne demek bilemiyorum ki,
Daglanmis icimde tum korlar kurumus yanmaz toz olmus icimde...
Sessiz, sensiz, sicak goz alasi collerde..
Korlanmamis, kul olmus icim..

Gunes cekmis ta icine 52 derece, uyusmus icim..
Bakma bana, gunese de...gozunden olursun.
Cangozum.

Sessizim, sensizim, kimsesizim..
gosyaslarim yuzumde kurumaya basladiginda serinliyorum biraz.
Yaniyor kavruluyor ruhum ama o ancak serinlediginde goruyor gonlum az.

Wednesday, July 18, 2007

BIR TANECIK KARA KUZUMA


TO MY LOVELY DAUGHTER ELIF…

You and I share a relation
As a mom   & daughter, we made an equation
 
We bind in sentiments & emotions
We see in each other a source of motivation.
 
I love you, my daughter, with all my heart
I’ve adored you from the very start
I thank God for making you who you are
To me you’re just like shining star
I so appreciate your special ways
I love to talk with you and share
You show me that you really care
I’m so proud to call you my friend
On one another we can depend
 
 
With you in my life I am blessed
My dear daughter, you are the very best


I LOVE YOU MY BABY
YOUR MOM
SEBNEM

THE SECRET (SIR) dan alintilar 2


*Cekim yasasi dogaya ait bir yasadir.Yercekimi yasasi kadar gercektir.
*Israrla dusunerek cagirmadiginiz hic bir sey yasantiniza giremez.
*Ne dusundugunuzu anlamak icin, kendinize ne hissettiginizi sorun.
Hislerimiz bize o an ne dusundugumuzu anlatan degerli birer aractir.
*Iyi seyler dusunurken insanin kendini kotu hissetmesi imkansizdir.
*Dusuncelerinizin frekanslarini belirlerken, duygulariniz size o an hangi frekansta oldugunuzu bildirir.Kendinizi kotu hissettiginiz bir anda daha cok olumsuzlugu kendinize cekmeye uygun bir frekanstasiniz demektir.
Iyi hissettiginizde de daha cok iyiligi guzelligi hos olusumlari guclu bir sekilde uzerinize cekersiniz.
*Guzel anilar, doga, en sevdiginiz muzik gibi "SIRRIN IP UCLARI" adiyla anilan bazi faktorler duygularinizi degistirerek bir anda baska frekansa gecmenizi saglar.
Onlara siki tutunun.
Dustugunuzu hissettiginiz anda CAN YELEGINIZI TAKIN.
Sizi size iyi hissettirecek iyi duygularla doldurun.
*Sevgi, yayabileceginiz en yuksek frekansa sahiptir.Hissettiginiz ve yaydiginiz sevgi ne kadar buyukse, kullandiginiz dogal guc de o kadar etkilidir.
Ne kadar sevebiliyorsaniz..
Ne kadar hepsine sevgi ve anlayisla yaklasabiliyorsaniz; gucunuz bir o kadar artacaktir...

ah su gonul gozunden gormek dedikleri var yaaaa..


insanin kor olasi geliyor..
ah su gonul gozunden gorduklerini bir de anlatamamak var ya.
ah su anlik kandirilmislari hissetmen "haa evet ya tabi" demek zorunda olmalarin var ya..
insanin yasadigi bes dakika oncesine "eskidendi cok eskiden" demesi geliyor.
sabrim tukeniyor..
gune piril piril baslarken ben diye sen diye; benler senler karisiyor...
aslinda bendeki BEN hep SIZ de uyaniyor.
gun boyunca sizler sizler sizler hep azaliyor.
Sonra bir tek SEN kaliyor.
Onu da ben istemiyor.
Ben sicacik giriyor carsafin altina ben ve benimle beraber... benim anilarimi guzelliklerimi benimle paylasarak ve BENim guzel ruyalar dizimi hazirlayarak..
Ben bana iyi geceler diliyor.
Ben de bana..
cok mutlu.
uyuyoruz Ben le Ben.
her gece...

Tuesday, July 17, 2007

birlikteyken de yalnizdik






Kokunu duyuyorum bazen bir kusun kanadindan gelen ruzgardan.
Kendime kiziyorum, neden seni cagirdim, neden seni sevdim, neden o ilk merhabayi taa icten gulen gonlumle dedim.
Bilsem hepsini sevdim demezdim, bekledigimdin diyemezdim...
Mor ciceklerin arasindan alip kacirmani bekledim hep beni, beni ve kizimizi..
gozun gormedi ne mor u ne cicegi...
ne de gozunun onunde kuruyan meyva agacini.

THE SECRET (SIR) dan alintilar 1


*Hayatin buyuk sirri cekim yasasinda gizlidir
*Cekim yasasi, "benzer, benzeri ceker" der. Boylece bir sey dusundugunuzde ona benzeyen diger dusunceleri de kendinize cekersiniz.
*Dusunceler manyetiktir ve birer frekanslari vardir.
Aklinizdan gecirdiginiz dusunceler, EVREN e yollanarak ayni frekansta bulunanlari manyetik guclerin etkisiyle size dogru cekerler.
Gondermis oldugunuz her sey size, KAYNAGINA geri doner.
*Siz hepimiz biz hepimiz birer cift tarafli radar gibiyiz.
Hayatinizda bir seyi degistrmek istiyorsaniz, dusuncelerinizi degistirerek FREKANSINIZI degistirin.
*Su anda dusunmekte olduklariniz, gelecekteki yasantinizi olusturmakta.
UNUTMAYIN HAYATI SIZ DAVET EDERSENIZ ANCAK YASARSINIZ.
Uzerinde en cok dusundugunuz ya da uzerine en cok odaklandiginiz sey hayatiniza GERCEK olarak cikacaktir.
*Dusunceleriniz somutlasir.

Monday, July 16, 2007

AMA dan onceki her sey yalandir :)


AMA nın kendisinden önce gelen her şeyi pek usulca, pek sessizce ve derinden yok kıldığına, hadi biraz daha insaflı olursak, azalttığına, seyrelltiğine dair bir fikir vardir; biraz gezelim :

*Cok guzelsin tabi ama daha cok sirinsin.

*Vaktinde eve gelecektim ama inanilmaz trafik vardi.

*Seni arayacaktim ama sarjim bitmis.

*Seni seviyorum tabii ama islerim cok yogun.

*Tam evlenecegim kadinsin ama coktan evlendim.

*Superman kadar degiliz ama bi bakisla yakariz icabinda

*Rambo kadar degilim ama kodum mu oturturum

*Cem yilmaz kadar degilim ama ben de komigim di mi.

*Bu araba inanilmaz rahattir ama biraz pahali.

*Adamin secelesini silerdim yer yuzunden ama silahim yok.

*Cocuklari cok severim tabii ama hamilelik icin zamanim olmadi hayatimda.

*Benim cocuk inanilmaz zeki ama biraz hiperaktif.

*Universite sinavinda birinci olacakti ama sinav gunu hastalandi hic bir yeri tutturamadi.

*Benim hayatim bir roman; hemen yazardim ama zamanim yok.

*Amadan önceki her şey yalandır ama, yine de genellememek lazım hiç belli olmaz...

ADILE NASIT SENDROMU



Baskalarinin mutluluklarindan mutlu olan insanlar...
Kendime donup baktigimda eser miktarda (bagirmayin yaa ta kendisi diyeee:)))) bu sendromun etkilerini gormuyor degilim..
Mesela hele yanimda cocuk varsa tabakta kalan son meyve parcasini asla almam.. Buyuk de varsa almam... Curumesi riski pahasina yenmek uzere mutlaka baskalarina ikram ederim gizli gizli.. Nezaket artiklarinin yaraticilari arasinda onde bayrakla gideniyim...
Bunu hayatin her asamasinda yaparim, ve hayat beni SIK SIK dover...

Bu takim insanlar, yani biz; iyi niyetlilik temiz kalplilik sıfatlarına haizizdir ki genelde papatya cicegini severiz... Veya orda burda yetisen kir ciceklerini.. Hayvanlarla aramiz cok iyidir, hatta evlerimizde tuylu bir seyler beslemek muptelalik haline gelmistir, düşen bir ufaklik gordugumuzde icimizden bir seyler akar ve cevrede annesi babasi var mi diye kontrol etme ihtiyaci duymadan hemen kosariz kaldirmak icin bir yandan "iyi misin caniiimmmm" diye bagirarak.
Yabani bogurtlen gorursek tesadufen, 5 yasinda bir cocuk sevinciyle hemen 2-3 tane agzimiza ativeririz tozlu mu degil mi bakmadan...

Bizler, o Adile Nasit Sendromunda olan insanlar, iyi ki varizdir, iyi ki girmişiztir hayatınıza. Bir sevgilinin en büyük dost oldugunu ögretmişiztir iyi ki... iyi ki güvenmişsinizdir bize ve iyi ki sevmişsinizdir, cok sevmişsinizdir bizi. aşkın bittiği günde dahi varolmusuzdur elinizi hiç bırakmadan yaninizda. büyük dertler zamanında yokken derdin asıl sahibi ortalarda, yikilmaz bir duvar oluruz sirtinizi dayamaniz icin.

Size gulmeyi iyi ki ogretmisizdir...Iyi ki cocuk olmanin lezzetini hatirlatmisizdir size ve birlikte oyunlar oynamisizdir...

Her zaman yan yanayizdir, siz isteseniz de istemeseniz de... taa ki biz yorulana kadar...

NOTESTIK


cocuklugumu buldum internette gezerken..
oyle mutluyum ki:)))))))))))))))

Notestik:
'nazilli ogretmenler sitesi' nin garip bir sekilde kisaltilmis halidir. kendisi kusadasinda, fransiz tatil koyu ile yanyana konumlanmistir. mis gibi yasemin kokan, mini mini evleri, aylak aylak kopekleri olan; mandolin calip, okey oynayip, gurultuden kavga eden sakinlere sahip; diskosu yerin dibinde, manzarasi super, denize mesafesi kisa, kusadasi'nin civisi cikarilmadan once insaa edilmis; bol virajli, bol papatyali, bol inekli bir giris yoluna sahip; zamaninda kucuk cam kozalaklariyla bedavadan langirt oynayan cocuklari, saci icin papatyalari yolanlari bunyesinde barindirmis bir sitedir. yaklasik 10 senedir gitmedigimi, yazilanlarda olmus olabilecek deigisikliklerden sorumlu olmadigimi ayrica belirtmek isterim.


cocuklugumun yazlarindan bana hatira kalan bir mekandir..halen her yaz ziyaret etsemde nedense kendimi orda hep saklambac oynarken animsarim. sanirim en tatli zamanlar onlar oldugu icin.. denizi halen kusadasi nin en guzel koylarindan biridir. yanindaki fransiz tatil koyu ise once bir kac isim degisikligi gecirmis ardindan son 3 senedir kapanmistir.o uzun iki yani zeytinlikli yokusunda villalar pesi sıra dizilmektedir. disko kapanali 5 yil olmustur en az.her gecen yıl iyice yaslanan sahipleri artik mirascilarina devretmislerdir evleri. plajina bir voleybol sahasi yapilmistir, orda gencler piyasa yapar..
velhasil ya eski tadi kalmamistir, yada biz buyumussuzdur..


kendimi bildim bileli her yaz ailecek gidip evimizde kaldığımız,görebileceğiniz en sıcak kanlı site.
son habereri;
"sahilindeki iskeleyi kaldırıp yerine merdiven koydular"
"yanındaki fransız tatil köyü satıldı ve önümüzdeki yaz tekrar kullanıma açılıyor"
şeklinde olan yazlık belde.


tam açılımı aslında;
n-azilli
ö-ğretmenler
t-atil
e-ğlence
s-por
t-uristik
i-şletme
k-ooperatifi

şeklinde olan yazlık belde


çocukluğumun ağustos aylarını iple çekerdim, kavurucu sıcaktan kurtulup tüm gün yüzeceğim denize kavuşmak için. kuşadasına yola çıkılır telaşla evi toparlayarak. mangalda pişen deniz kokusuyla tütsülenmiş köftelerin kokusu gelmeye başlar yazlığa yaklaşırken burnuma. adaya* varılır, ama şehir merkezine asla uğranmaz hemen garajın karşısındaki migrosta alır aile soluğu, mangal hazırlığı gitmeden başlar. söke yolu üzerinde biraz daha ilerlenir, yol kenarında kömürcülere uğranır mutlaka. alınan malzemelerin karnı acıktırması ve bastıran sıcak etkisiyle daha bi hızlı varmaya çalışılır eve. fantasia'ya gelmeden toprak'ın* tesisinin (artık terk edildi sanırım) yanından sağa sapar araba minik yokuştan aşağı. çoğu insanın son senelere kadar varlığını ve sonunda bir site olduğunu bilmediği yola sapılır. hemen ali dayı'nın anısına selam çakılır, yıllar öncesinde taze yumurtalarını sağlardı çocukluk kahvaltılarımın. yolun sonunda fransız tatil köyü* (bu da kalmadı, terk edildi artık) girişinin solundan en zevkli yokuşa çıkılır. hem virajlı hem de yokuş yoldan nötestik kapısına varılır. küçükken virajla yokuşu karıştırmamın tek sebebi bu terim karmaşası yol olsa gerek. kapıcıya selam çakılır geçerken, dumancı zeki veya hakkı usta da oralardadır mutlaka.

eve varıldıktan sonra denize koşulur hemen, yüzülür, atlanır zıplanır iskeleden (yıkıldı ne yazık ki artık, o da yok) gece geç saatlere kadar. koyu bitiren burun hizasına kadar açıklara yüzülür iskeleden, mavilikler (kimileri yeşillik der) sayılır sekize kadar. küçükken beşinci maviliğe kadar açılabilmek büyüme ibaresi sayılır. deniz izin verir geç saate kadar tadını çıkarmamıza, dümdüzdür çoğu zaman, cam gibi temizdir açıktan geçip sisam'a giden bir gemi atıklarını bırakmamışsa. toprak'ın tesislerine tanker gelirdi eskiden, onunla birlikte de deniz anaları. o tankere ve dubasına yüzmek de eğlence yapılırdı boy boy çocuk ve genç grupları tarafından. karınlar açlıktan sırta yapışana kadar devam ederdi suda eğlence. sonrasında da mangala dağılırdı herkes evine.

güzel bir yemek sonrasında çitlembikte veya gazinoda buluşulurdu arkadaşlarla. geyiğin dibine vurulur, sitenin sakinliğinden şikayet edilir, site turlanır, banklara uzanılır, aşağı siteye inilir, sonra hiçbişey kesmez birer tombik şişe alınarak sahile inilir, yakamoza karşı demlenilir hafiften. uzaktan yazlık disko sesleri çarpar sitenin yokuşlarına rüzgarla. dalgaların şıpırtısı eşliğinde uyuklanır, muhabbet edilir, şarkılar söylenir, gelecek kaygıları paylaşılır, yıldız kayması izlenir, dedikodu yapılır sahilde. büyüdükçe ada yollarını aşındırma dönemleri başlar.

sabah erkenden cam gibi olan denize girmenin tadı yoktur hiçbişeyde, sessiz sitedeki tek gürültü dalgalara kulaç atarak çıkartılır. genç bünyelerin tüm yakınmasına rağmen sakinliği ilaç gibi gelir aslında karışmış ruhlara.

evet, orası nötestik.


o geniş virajlı yokuşunun yarısını yeni komşu sitenin işgal ettiği tatil sitesi.


artık çitlembikten izlenen günbatımı manzarasın yerini 12(yazıyla on iki) katlı binaların alacağı tatil sitesidir. yanındaki fransız tatil köyü* ofer tarafından satın alınmış ve ortalıkta sezon sonu inşaatlara başlanacağı söylentileri almış başını yürümüştür.


bu yılki sezonun gençler için kapandığı site. seneye, seneye ve seneye.. şu zamana kadar hep gelindi, eğlenildi. bir dahaki sene hep olacaktır. hoşçakal sıcak güneş, hoşçakal gürültü yapıyoruz diye kızan teyze ve hoşçakal çitlembik. bir dahaki yaza kadar kendinize iyi bakın.



okudum.. burnumun diregi sizladi...
Hala gidiyorum; her yaz gidiyorum..
Ne sakinligi kesiyor beni, ne de komsu sitenin yolumuzu isgal etmis olmasi..
Burnumda deniz kokusunun, hayalimde cocukluk anilarimin lezzeti ile her yil gidiyorum..
Simdi kizim da benim oraya ilk gittigim yaslarda gitmeye basladi ve yaz aylarinda bir yere ait olmanin lezzetini yasiyor..