Thursday, June 26, 2008

Olsun!!

Noolmus?

Harika bir mac idi..

Top yuvarlak; biz hala cok iyiyiz, en iyi hem de!!!

Aslaniz kaplaniz bi taneyiz biz!

Saturday, June 21, 2008

Turkum dogruyum istersem "yenerim!!"

catlayan catlasin patlayan patlasin hem de kendi icimizde!!!

TURKUM DOGRUYUM! CALISKANIM! ISTEMEM ICIN MOTIVASYONUM BIRAZ TUHAF KAYNAKLARDIR! AMA ISTERSEM YENERIM! BEN ATATURKUN EVLADIYIM! VAR O KAN HALA BENDE! BENI NE KADAR BOLME PROVOKASYONU OLURSA OLSUN, BEN TEK BIR SES OLURUM GERKTIGINDE, TEK BILEK TEK YUMRUK TEK SUT TEK KALECI OLURUM! GEREKIRSE BEN, HEM DE HEPIMIZ OLAN BEN! TEK BIR TURK OLURUM!!!!


HAYATIMDA ILK KEZ 90 DAKIKA MAC SEYREDEYIM DIYE OTURDUM TELEVIZYONUN BASINA MEMLEKETIME, AILEME ULASTIKTAN YAKLASIK 15 DAKIKA SONRA!

"Harikaydi harika!
Biz cok iyiyiz cok iyi!

Hah ha ha hahahhahhhhhh!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!"

Thursday, June 19, 2008

Yok, bak simdi olmadi valla!

Kanal 1 i izliyorum butun kanallarin haberlerine kustugumden beri...

Ne bileyim daha bir "ay ne sis yansin ne kebap" demeden dinliyormusum gibi geldi valla istenc disi algilama sonucu bu.

Bu aksam cok uzdu beni kanal 1 in ana haberi ama!

Neymis Fatih Terim ve Tayyibin ortak konulari imgelemin izdusumunun yitik suregiymis!
Vallahi izleyenler bundan ote anlayamamistir(ne soyledin simdi sen demeyin, bu lise yillarimdan aklimda kalan bir tanimlama "imgelemin iz dusumunun yitik suregi.. anlamini da hatirlamiyorum valla ama cok afilli bisiy...heheheh)

Dedim ki "Nasil ya?"
Yani bas bas bagiriyor konu "habersiz kaldik, biraz da burdan asilsak da reyting mi yapsak naapsak" diye!

Yapmayin be kardesim! Futboldan anlamam, asla keyfim zevkim degildir bir de seyretmem.. Gecen sabah sabaha karsi haberlerinde(burada ise gitmek icin hazirlandigimiz saatler) son 15 dakikada bir macin kaderini degistirip 3 gol atmisiz. Ya giyinirken kahvemi icerken vizir vizir evde dolanirken gozum takildi; onun yuzunden bi de ise gec kaldim iyi mi!!! vallahi ise giderken gozlerimde gurur dolu birkac damla yasla bindim arabaya!!!
Futboldan hic anlamam, kim kimdir de bilmem ama Volkan ciktiginda o Tuncayin(umarim isimleri yanlis yazmiyorumdur) siyah kaleci formasini giyerek kalede asker olma modunu bir yonetici olarak hic unutmiycam.
"Keske ben Tuncay gibi ekip elemanlari ile calisma sansi bulsam!!" dedim kendi kendime...

filan derken.. olmadi yani yakismadi be Kanal 1 sizin yaptiginiz hic yakisikli degil bu aksam!

Yarin milli mac var, her neyse ne, kol kirilir yen icinde kalir, size aileniz hic ogretmedi mi? reklamlarda bile butun firmalar para harcamis cekim yapmis "bir butun olalim biz bir iz, biz birbirimize sahip cikarsak kimse bizi yikamaz" mesaji verirken bu neydi be ya?

Neymis? Fatih Terimle basbakanin nereleri ne kadar benzesiyormus? Ay ne acayippis! ay ikisi de ne kadar kabaymis? neymis bu ONE MAN SHOW un anlami filan filan filan.. vallahi sinirlendim tam da dinlemedim ama haberin vucut dilinden belliydi ozunun rahatsizligi!!

Niyet ne?

Hedef ne?

Sonucta ne toplandi?... cok fena ogrenmek isterim ama; benim icin bu gereksiz haberin anlami milli birlikteligi sekteye ugratmak kadar bile olamazken soyle dedim icimden :

DAM USTUNDE SAKSAGAN VUR BELINE KAZMAYI!!!

sanirim kisa bir sure icinde kendime (yine) yeni bir ana haber bulteni bulmam gerekecek...

"Bu deniz yildizi icin bir sey degisti"... sizi de ZAPladim!

Sunday, June 15, 2008

Cocukluk arkadasim



Tuhaf bir tesaduf...
Dunyada bilmemkac tane ulke varken sen kalk, tee ortaokul arkadasini Dubaide bul iyi mi :)

Arkadasim esinin isi sebebi ile bir suredir buraya yerlesmeye calisiyordu, hem de bundan tam bir yil once neredeyse. Yerlesecegi donemde de maillesmistik bol bol, burasi, nerede nedir, nasil olur falan filan detay konular iste..
Geldigi gunler de tam ablamlarin buradan gidecegi gunler, biraz karisikiz.. bir turlu gorusemedik iste:((

Genel konulari mezun oldugumuz lise mail grubumuz sebebi ile takip ederken mezun oldugumuz donemin Izmir grubu bulusma organizasyonu yapti bu aralar...
Bir de bulusup nispet yapar gibi kalabalik bir resim sergilediler iyi mi!

Arkasindan Istanbul grubu; nispet yapar gibi(istanbuldayken bu toplantilara katilmami bazilari hatirlar kurabiyem 2 yasinda bile degildi ben cantama 1 muz bir de evde yapilmis yogurt atip katilir, sohpet girla giderken kuzumu beslerdim bile toplanti sirasinda muzu ezip yogurtla karistirarak... kurabiyem o kadar mulayimdi ki yer icer uyur; daha da bebekken emzirirdim kucagimda oyle canta gibi kalir, yina uyur...hic anneye sorun cikartmazdi o ozel-guzel gunlerde)

Sonra Dubaiye gelen bu arkadasim bir laf atti gruba "e bari Ankara grubu siz de toplanin, biz burdaki arkadasimla birbirimiz burnumuzun dibindeyen bir kahve icemedik" diye..
Ay nasil fena hissetim! Essektim ben! yer yarilsin icine gireyim; kiz hakli! ben o, su, bu derken cocukluk arkadasimla bir kahve bile icememistim..

4 yildir buradayim, canim arkadasim daha yeni gelmisti buraya ben ne bicim ev sahibiydim :/

hemen ozeline mail attim "kem kum gak guk hemen bulusalim" diye, bana "sana igne degil ok lazimmis" dedi (cadi!) ama hak etmistim:)))

Ama tadina doyulamayacak olan bugunku bulusmamizdi.

Bu nasil inanilmaz bir duygu anlatamam; ben boyle bir seyi ilk kez yasadim!

Ben, 18 yasimi, ve tazesiyle duygu ve dusuncelerimi 42 yasimda yasadim:)

Sanki arkadimla 1 hafta once en son bulusmustuk ve LEB demeden sohpetin akisinda LEBLEBIYI ne bicim anliyorduk... bu nasil bir seydi ki?
Sanki az once 10dakikalik tenefusun zili calmisti ve tekrar ders zili calmadan butun konulari sigdiracagimiz 10 dakikalik tenefusdeydik.Ah bir de tenefusten sonraki ders cografya olmasaydi :))

Bazi anlarda ikimiz birlikte konustuk kosa kosa, nefes nefese...
Ve birbirimizin soylediklerini duyup unutmadan cevap verdik:)

Hayretle izlemeye doyamadim arkadasimi, sanki zaman makinasindan ben geri donmustum ama o hala 1983, 1984, 1985de idi goruntusu dolayisi ile!
Ilk soyledigim o oldu zaten "kizim insan biraz yaslanir yahu! bu ne ya! aynisin!!!!"

Benim kurabiye de biraz secicidir ilk anlar konusunda, ve arkadasimin 11 yasindaki kizi ile benim kurabiyenin ic ice gecmesi gorulmeye ve kayda gecmeye deger bir guzellikti.Kurabiyemi tanidigim icin, benim icin gercekten enteresandi!
Kurabiyem, arkadasimin bizir bizir kizi, ve birkac yas kucuk olan o dunyalar guzeli yesil piril gozlu o oglu...

Cok hos bir baslangic, ertelenmis bir guzellik yasadik! Arkadasim, bebeleri de alip yakin bir zamanda yaz tatili icin Amerikaya gidecekmis; ben de kurabiyeyi Turkiyeye goturecegim malum.

Eylul ayinda, okullar tekrar acildiginda bol bol muhabbet icin sozlestik, siki siki sarilarak ayrildik cocuklarin sevincli "hoscakalll" larinin arasinda.

not: bir de resim cektik! lise mail grubumuza "Dubai grubu da bulustu" diye haber atacagiz!

Saturday, June 14, 2008

Yan masadan ortaya karisik bisiy iste...


Bos bos ekrana bakarken yakaladim kendimi bu aksam...
Konusamadigim, konusmak istedigim halde fiziksel sartlardan dolayi YETISKIN dilinde konusamadigim anlardan biri.

Ben biraz da olsa “konusamazsam” yazamiyorum, onu farkettim.Konusarak akiyor beynim once bilincime sonra farkindaligima ve sonra o dusuncelerim kaleme dusmeye karar veriyor.

Bu hafta sonu cok uzun geldi bana, konusacak bir “eriskin” ihtiyacim inanilmaz hat safhadaydi…

Yaz geliyor; okullar kapaniyor, 4 gun sonra dersler gevsedi, odevimiz yok, tum faaliyetlerimiz de sonlandi yaz tatiline hazirlaniyor tum cocukca olusumlar donduruluyor sanki bu ulkede (organize edilen yaz kurslarina ragmen)…

Bana “yogun” gecmeyen hafta sonlari iyi gelmiyor ulkemden uzakta, cocugumu nasil oyalayacagimi bilemezken.
Konus konus kurabiyemle, sohpet et, hamurdan tavsan yap, alisverise cik…
Aziz Nesin’in “Simdiki cocuklar Harika” sini okumayi neredeyse bitirdik kizimla bugun; bir bolumu o okudu bir bolumu ben.
Tiyatral okumamiz ikimize de inanilmaz keyif verdi:) cok guldu bebegim bugun okuduklarini yazildigi anlamda soylemeye calisirken, ve ben Zeynepin ve Ahmetin anilarini seslendirirken :))

Uzun surdu ancak her ani cok hosdu!!

Yine de yok.. gecmiyor 2 adet 24 saat; haftasonlari dolmuyor extra bir sey yapamazsak, anlamli bir sosyal veya spor faaliyeti olmazsa. Yil sonlarinda boyle oluyor iste kisa bir sure..BOS BOS oluyor ne kadar cabalasak da..
Cunku ne o seviyor saatlerce televizyonun yahut bilgisayarin karsisinda zaman oldurmeyi ne de ben!

En sonunda iliski uzuuun uzuuun konusmalara donusuyor ve kurabiyem, benim anlatimlarimda cok ilgili bazi dinledigi cumlelerin sonucunda “Anladim da annecim, simdi bana bunu cocuk cumleleri ile anlatirmisin?”
(sekerimdeki nezakete bakar misiniz bu arada:)) kafasini ne kadar sisirmisim kim bilir!)

Ikimiz gayet nazik gayet hos, birbirimizle paylasmaya hazir ama... En sonunda bir an geliyor “booole!!” bakiyoruz birbirimizin yuzune, naapsak diye.

Bir de memlekete gidiyor olmanin heyecani basti ikimize de bu ara; bir de onda okulun bitiyor olmasi, birkac ay sonra bir ust sinifa gidecek olmanin heyecani filan kurabiyemde baya yogun!

“Mumkunse, olanaklar varsa tum kadinlar ve cocuklar Temmuz ve Agustos sicaginda terketsin buralari” seklinde organize edilmis buralardaki yasam tum expadriate(yabanci calisanlar.. kendi ulkesi olmadigi halde burada calisanlar) ler icin.
Cunku yabanci calisan nufusunun cogu erkek bu arada eslerinin calismasini istemiyor o “bey” ler diger EV ve COCUK sorumluluklarinin sorunsuz bir sekilde hallolmasi icin…Eslerini gonderiyorlar cocuklarla beraber memleketlerine okullar kapaninca yaz aylarinda, buralarda sicaklik 52 derece filan olunca.
Buradan daha sicak bir yere ailesini gonderen yok tesadufen tabi :)

Hehehe, aklima ingilteredeki bir yoneticimize yaptigim bir yorumum geldi bir konusma esnasinda, adam saatlerce gulmustu : Ingiltereye yaptigimiz bir seri toplanti gezimizde, bir fabrikadan obur fabrikaya gidiyoruz arka arkaya 3 araba, tesaduf ayni arbadayiz, 2 saatlik yol, bu anlatiyor, iste cok yogun calisiyormus, bir de cok seyahat ediyor filan.. ama akli kesinlikle evde kalmiyormus, 3 cocugunun da butun sorumluluklarini karisi hallediyormus bilmemne..cocuklarin dersi susu busu hic dusunmuyormus; hayat paylasimi bu olsa gerekmis filan… ben de imrene imrene dinlerken dogal olarakkendimi kaybedip diyivermisim “ I wish I had a wife too!” (keske benim de bir karim olsaydi)
Adam takip eden bir saat boyunca varacagimiz yere gelene kadar gulmustu:)

5 gun sonra memlekete gidiyoruz, kurabiyemle birlikte once annem babam ablam abim yigenlerimile bulusup sevgi yumagi yapacagiz Izmirde.
Sonra kurabiyem, her yil oldugu gibi 1 ay babasinda kalmak uzere benden ayrilacak Istanbulda.
(Hayatimin en uzun 1 aylari :( .. ben yurt disinda; o ulkemizde… ama yine de gonlum rahat, babasi ile birlikte diye :/ )

Iple cekecegim dogum gunumden 1 gun once kizimla tekrar bulusacagim gunu, her yil oldugu gibi 30 temmuzu…

Sonra ver elini annemlerin Kusadasi’ndaki yazligi :)
Ve sonra yil boyunca yorulmalarimiz sonucunda hak ettigimiz 15 gunluk uzun tatilimizi yapacagiz kurabiyemle.
Ben anneme ve babama simaracagim, hatta ablama bile.. kurabiyem herkese simaracak.. bol bol kosacak, arkadaslari ile gecelere kadar saklambac oynayacak agaclara tirmanacak…
Incir agaclarina tirmanip her yeri kasinarak gelecek yine ve ben yine bu yil da incir sutunun insani kasindirdigini anlatacagim ona.
Dut agaclarindaki dutlar o gelmeden bittigi icin sinirlenecek :S
Zeytin toplayacak sitenin cocuklari, evlerde sele zeytin, kirma zeytin, kesme zeytin yapma calismalari olacak.

Iple cekecegiz bir gunun ertesini bir surusunu 2-3 aya sigdirmaya calisirken butun bir yili ozlemle hasretle ucaklara yetismeye calisip bir de.

Iste boyle, git-gel ozellikle yaz aylari cok zor gurbet hayati yasayanlara…

Yaz aylari bize; duygu dolu; hasret dolu; kavusma ve ayrilma – ozlem, sevinc heyecan huzun dolu… daha da bi surusu… hepsi birbirine girmis iste :/

Bize odul yaz aylari ama bir o kadar da zor iste.

Thursday, June 12, 2008

Ingilizce



Simdi kalkip da bana "yahu memlekette bu kadar sorun varken tutup yazdigin seye bak" filan demeyin.
Veyahut da"Tiki ciksi seyleri birak, dusunceksen gercek sorunlara kafa yor" da demeyin.
Ayrica simdiye kadar yazdigim bir cok yazinin sosyal, politik, siyasi, stratejik filan degeri ve icerigi olmayan konular oldugunu unutmayin.
(oh simdi rahat rahat konusabilirim:)... bisiy sorucam yaaa!)

Bizim ulkemizde ingilizce egitimine neden cok fazla onem verilmiyor?
Bizim ulkemizde ingilizce ogrenmek neden bu kadar pahali?
Bizim ulkemizde "iyi" ingilizce ogrenmenin bedeli yaklasik 7 yasindan itibaren ve yine yaklasik daha 12 yil surmek uzere neden yilda 15bin dolar filan?
Biz Filipinler'den daha fakir bir ulke miyiz?
Biz Etiyopyadan daha mi egitimsiziz?
Bizim Pakistan, Iran, Lubnan, Irak, Almanya, Italya, Cin, Tayvan, Japonya, Fransa'da olandan daha mi az ingilizce ogretmenimiz var?
Veyahut gunumuzde bilimde ve is hayatinda Ingilizcenin onemine neden mesela bir Hindistan kadar inanmiyoruz?
"Nasil oluyor da bunlarda oluyor ama bizde olamamis" diye dusunmekten beynim catladi buraya geldigimden beri.
Ben buraya geldigimizde 6 yasinda olan kizima, okulun da destegi ile tabii ki, 3 ayda ogrettim 6 yas ingilizcesini...
Simdi ben ona soruyorum bazi kelimeleri "su ne demek bu ne demek" diye; ustelik Turkcesinden de bir sey kaybetmedi kurabiyem, kitap okumayi cok seviyor, bir Turkce, bir ingilizce kitap okuyor ardi ardina...

Ayrica bahsi gecen ulkeler icin bana lutfen "onlarin cogu somurge yavrusu ulkeler" demeyin.
Herkes tarihi unutmus bugunu yasiyor; bugunun gerceginde gozu acik yasiyor.
"Onlar zavalli, benlikleri filan yok" da demeyin, sonucta globallesen dunyada olusmus olusan olusacak her kulturun, her soyun, her birlikteligin degerini unutmamak lazim.

Ayrica saydigim ulkelerde bu dili ogretenler ana dili ingilizce olan ulke vatandaslari degil; kendi iclerindeki kurduklari sistemle bunu basarabiliyorlar.

Su anda meslegim sebebi ile yasadigim topraklarda cevre ulkelerden burayi bir "firsat ulkesi" olarak gorup yine onlar da calismak icin gelmis bircok insan var.
Hepsi cok mutlu cunku ulkesinde "bir is" e bile sahip olamamisken, yine ulkesinin satin alma gucunun zayifligi ile kiyaslandiginda, ulkesindeki ailesinin yasamini devam ettirecek parayi gonderecek gucu kendisine veren bir isi var burada.
Yaptigi is her ne ise, kinanmiyor, ayiplanmiyor.. calisiyor.
Herkes isinin ne oldugunu biliyor, isini yapiyor...
Belki zor sartlar altinda, ama kendisine sunulmus firsattan memnun, calisiyor.
Hem de bu arada hic olmazsa yaptigi isi elinde tutabilecek kadar ingilizce biliyor.

Hepsi ingilizce biliyor.Ilkokul mezunu da, ortaokul da, lise de, universite de...
Insaatte calisan isci de, sofor de, evlerde calisan hizmetciler de, cocuk bakicilari da, soforler de, memurlar da, sefler de, mudurler de...
Ve cogu da ana dili ingilizce olan ulkelerden gelmiyor.

Sebep degil, sonuc benim sorguladigim.

Dunyada ingilizce dilinin gerekliligi ozellikle uluslararasi is, tip, bilim alaninda yadsinamazken, neden benim ulkemde, hem de bu kadar cok ingilizce bilen insan varken, daha ilkokul yillarinda, ozel okullara veya kolejlere gerek kalmaksizin ingilizce egitimine onem verilmiyor?
Neden benim bir suru yetkin, yetenekli , mesleginde basarili bir suru memleketlim basini ulkeden disari dogru uzatip basarilarini dunyaya dogru haykiramiyor sirf ingilizce bilmedigi icin?

Neden ben universiteyi bitirdgim yillarda kimse benim universite diplomamla ilgilenmedi dogru durust de ne kadar cok ingilizce bildigimle ilgilendi?
Gecen yillarda neden kimse benim hangi sirketlerde hangi basarilari yaptigimla ilgilenmedi de iyi ingilizce biliyor olmam onlari mesut etti is gorusmelerinde?

Gelismekte olan ulkelerde degerlendirilebilecek ve ulkesine bir suru doviz getirebilecek pirlanta genc varken ulkemde neden sadece ingilizce bilenler iyi is teklifleri alabiliyor?
Yabanci yatirim sirketlerini birakin, kendi ulkemde yerli sermayenin sahip oldugu bir cok holdingde neden sadece iyi ingilizce bilen genclere sans taniniyor veyahut o gencler neden acik ara maaslar alabiliyor?

Bu kadar mi zor mu ki bu duzenleme, daha ilkokuldan itibaren cocuklarimiza; ozel okula gidecek maddi gucu olmayan cocuklarimiza devlet okullarimizda ingilizce egitimi vermek?

Bu kadar mi zor gercek ve ciddi bir ingilizce egitimiyle tum gelir siniflarindan genclere firsat esitligi vermek gercek is hayati ve gercek yasamda?
Cok mu pahali?
Cok mu zor?


resim

Wednesday, June 11, 2008

Nolcak bu isin sonu?

Fatih Altayli'nin 10 Haziran 2008 tarihli yazisini okuyunca "E pes yuh yahu!" oldum.

Programi izleyenler eminim Fatih Altayli gibi sok olmuslardir.

Hatta bu esnada ve hala Turk istiklal ve Cumhuriyetini Turk gencine emanet eden Ataturk'umuzun kemikleri de sizliyordur...

yazik... cok yazik...

"...Nuray'a "İnanç gereği diye yasama tarafından oluşturulmuş hukuku beğenmeme ve kendi inançlarınıza göre yargılanma talebinizin ortaya çıkmayacağını ve yarın öbür gün Müslümanların kadı mahkemesinde yargılanmasını istemeyeceğinizi kim garanti edebilir?"
diye sordum.
Çok samimi yanıt verdi.
"Kimse garanti edemez. Hatta isteriz de. Niye insan kendi inandığı hukukla yönetilmesin".....
......"İran'daki baskı rejiminin İslam'a örnek olamayacağını söylüyorsun ama facebook'daki sayfanda Humenyi resimleri varmış"
dedim.
"Evet var. Humeyni'yi çok severim" dedi
"İran'daki rejimi kuran o değil mi?" dedim.
"Onun kurduğu rejimi bozdular" dedi.
"Peki Humeyni'yi çok seviyorsun. Atatürk'ü de sever misin?" diye sordum.
"Asker olarak çok başarılıymış" dedi.
Askerlik vurgusu dikkatimi çekti.
Tam bir Milli Görüş çizgisiydi.
Sonra dönüp aynı soruyu diğer türbanlı konuğum Nuray'a yönelttim.
Humeyni'yi o da çok seviyordu.
"Peki Atatürk'ü seviyor musun?" diye ona da sordum.
Önce biraz şaşırdı. Ne diyeceğini bilemedi.
Sonra "Acaba düşündüğümü söylersem suç olur mu?" dedi ve yine büyük bir samimiyetle "Hayır Atatürk'ü hiç sevmem" dedi.
"Niye?" dedim.
"85 yıldır çektiğimiz çilelerin müsebbibi o da ondan" dedi.
"İyi de sevmediğin o adam Türkiye'yi İngiliz, Fransız, Yunan işgalinden kurtardı. Onun sayesinde bağımsız bir ulus olduk. O olmasa idi bugün burada yabancı bir ülkenin mandası altında olabilirdik. Sömürge olurduk" dedim.
Ama Nuray kararlıydı.
"Kurtuluş savaşını Atatürk değil, inançlı Müslümanlar başlattı. Maraş'ta bir kadının türbanına el uzatılmasıyla kurtuluş savaşı başladı. Atatürk'le ilgisi yok" dedi.
"Atatürk bu savaşı organize etmeseydi, Maraş'ta veya başka bir yerdeki bu gibi tepkiler ezilip yok edilirdi" dedi.
Ona da yanıtı vardı.
'Belki de daha iyi olurdu. Belki yabancı manda altında inançlarımız daha iyi yaşayabilirdik. Daha özgür olabilirdik'....."


Sunday, June 08, 2008

Dusunduren SMS


Bugun ogle saatlerinde, kostur kostur calisirken, ogle yemegi yemeye bile firsat bulamamisken bir "SMS geldi" sesi ile bir gozum bilgisayar ekraninda, sol elimde cep telefonu, SMS i acmaya calisan halim en son aklimda.

Bir yandan da excell de yaptigim uzun listeyi topla talimati veriyorum bilgisayara...

Sonra 2 gozum; dort gozum; sekiz gozum birden telefona yoneldi.

Mesaji kapattim; tekrar actim okudum bir santral hatasi mi var diye...

Soyle diyordu "Just go to Hell..! Yes you only..! I'm telling you..!" ("Sadece cehennemin dibine git..! Evet sadece sen..!Sana soyluyorum hey..!")

Mesaji gonderen; dunya tatlisi, sirketten bir arkadasim, hintli bir kizcagiz... Dubaiye geldigimden beri O'nun o kadar cok seyini paylastim ki; sonu tatliya baglanan inanilmaz agir bir hayat hikayesi olan arkadasim; benim de bir cok ozelimi bilen bu arkadasimdi, inislerimde; cikislarimda, her seyimi bilen, yanimda olan.... yarim saat once galiba "ben yemege cikiyorum, disardan bisiy istiyor musun? aaa? diet kola da mi istemiyorsun?" demisti ben gozumu ekrandan ayirmadan "mur mur hayir hirr gurrr" derken...

Hah! sunu soyleyeyim; KESINLIKLE USTUME ALMADIM! O'nun bir hata yaptigina emindim, fakat COK sinirlendim bu SMS e!!!

Aklimdaki suydu; Bu cadi(!) birisine sinirlenmis olmali idi ve ona bir SMS yollamaya calisirken yanlislikla bana gondermisti...

Ama dedim ya!INANILMAZZZ SINIRLENDIMMM!!! Cunku gecen 4 yildir ben bu arkadasimla impulsive(aniden ve dusunulmeden yapilan) tavirlarindan arinmasi gerektigi konusunda saatler belki uc uca eklesen gunlerce konusmusum.Adeta terapi yapmisim ona yaa!!!!

Akilli olanin ofkeyle kalkan olamayacagini ikna etmeye calismisim.
"Keskin sirke kupune zarar" deyimini bile ingilizceye cevirip soylemisim falan!
AMA bu neydi ki? INANILMAZ, DUSUNCESIZ, HESAPSIZ, bu mesaj ne ki??

Kendimi okadar kaptirmisim ki (sonradan farkettim) sanirim tansiyonum cikti :)

Sonra hanim, salina salina yemekten dondu. "bu mesaj da neyin nesi oluyor!" diye ATES SACAN GOZLERIMLE ona sordugumda (sanirim burnumdan da dumanlar cikiyordu o anda), biraz sucluluk duygusu biraz da "ah yanlis anlasildim" ifadesi ile telefonu elimden aldi ve "scroll down" yapti(mesajin asagisina dogru indi), fakat inmek icin sanirim bir 10 BOS satir filan gecmek zorunda kaldi:)))
(ben nerden biliym kardesim gelen mesajin altinda 10 bos satir oldugunu degil mi efenim!!)

Asagidaki, yani mesajin devaminda ise soyle yaziyordu : "Because,only you can change hell into heaven, with your lovely smile...Yes! this smile on your face!" ("cunku sadece sen o degerli gulumsemen ile cehennemi cennete donusturebilirsin...Evet, yuzundeki su gulumseme iste!")


Cok uzuldu tabii gunun geri kalan kisminda, ama ben de tabii ki...
O mu benim gonlumu aldi, ben mi onun.. birbirine karisti...

Ama bir de Tanriya tesekkur ettim bu olayin hemen akabinde; hayatimin geri kalan hic bir gununde hic kimseden "Cehennemin dibine git!!!" diyen bir mesaj almayacagimi bildigim icin...

Bu huzurla; gulumsememi SANAL CENNET olusumu icin kullanmamin cok akillica olduguna ve buna devam etmeye karar verdim :)

Saturday, June 07, 2008

Iyi ki dogdun Kurabiyem - 2

Iste dedim ya kurabiyenin dogum gununu kutladik 4 Haziranda, Civciv, Diana(civcivin annesi), Dayi,


Timur ile Canikom(bu arada Timur, cok uzadigi icin lastikle topladigim Canikomun saclari ile baya ugrasti :)))


ve sevgili Lolis ablamiz bizi yalniz birakmadilar kutlamamizda :

Kurabiye, Timur abisine hayran, kendi okulundan mezun olmus basarili bir sekilde Amerikada okuyan canisi abicisi ya...Onun gibi olmak istiyor; kiyabinda basarilarini hayraannn hayran izliyor... Timur abi de sevincten hop hop hoplatti kurabiyeyi, once hediyesini boy farki dolayisi ile hak etmesini sagladi :)


Bir de bebegimin ELMA SAMPANYASI heyecani gorulmeye degerdi.Malum Arap ulkesi ama kutlamalardaki her turlu sampanya ihtiyaci dusunuldugu icin kuzumun dogum gunu vesilesi ile bir adet elma sampanyasi (non-alcoholic) almamiz hic zor olmadi... butun caba, kurabiyenin "ben sampanya patlatcam" istegi ile hasil oldu :))) ama benim o elma sampanyasini patlatmaya calisirken evdeki en degerli materyalimiz televizyonumuzu korumaya calisma cabam gorulmeye degerdi :))



Civciv teyzesi pastasindan ilk lokmayi elleriyle yedirdi :

Bir de bebegimin mumlari uflemeden dilek dilemesi vardi yaaa..... tarihe gecmesi lazim yani o konsantrenin:)))

TUM DILEKLERIN TAM DA DETAYLARIYLA ISTEDIGIN GIBI OLSUN BENIM BIR TANECIK BONIBONLU KURABIYEM....

SAGLIK VE HUZURLA DALYALARI KUTLAYASIN!!!

(4 Haziran 2008) Iyi ki dogdun Kurabiyem - 1


Ertesi sabah apar topar cikacagim kisa is gezisi dolayisi ile kuzumu, bir tanemi, bonibonlari buyudukce lezzetlenen kurabiyemi blogumda kutlama sansim olmadi.
Bugun sabaha karsi geldikten ve kucacik kucacik kurabiyemle hasret giderdikten sonra resimleri indirdim makinama.

IYI KI DOGDUN BIR TANECIK KURABIYEM

Iyi ki varsin sevgili uzumum,
Dogdugun gundu benim asil dogum gunum.
Seni kokladigim anda kanatlarim cikmaya basladi hem de nurlandi yuzum,
Uzerine gerecegim kanatlari bana veren Tanriya var buyuk tesekkurum.

Senin kiyamayarak buyumeni izledigim her gecen yilinda,
Basarilarini, sagligini, huzurunu izledigim her an gonlum hovarda,
Sebep ne olursa olsun gozunun kenarinda beliren en ufak damlada,
Senin yanindayim hep, cenem dik, kalbimde inanc, sen hep kanatlarimin altinda,
Ama guzel gulusun ve kahkahalarini duydugum hicbir zaman olmuyor ruhum darda.

Hayranligim daha da buyuyor, sen yillari ruzgar gibi gecerken,
Doyamiyorum senin dusunceli,nazik guzel ruhunu izlerken,
Ve aklina inancini, konsantireni, farkindaligini, seni hep basarilara iten.

Sevgili kurabiyem sen benim en buyuk odulumsun,
Guldukce gulen gozlerin bebekleri hic durmadan gulsun.
Gecen koca zaman, gecmisi ve gelecegi ile senin en buyuk dostlarindan biri olsun.
Her cicek, her kelebek senin kalbine sevgisiyle konsun.
Aydedeyle fisildastigin her satiri dogan gunes de duysun.
Baskalariyla yapacagin alisverisi bos ver, kendi icindeki kavgan seni ileriye firlatan olsun.
Kucuk mutluluklar orsun yasamini ve bu mutluluklar seni gelecekte huzur ve basariya kivancla sunsun.

IYI KI DOGDUN,
IYI KI VARSIN BENIM COK TATLI BONIBONLU KURABIYEM.

SEN HAYATINA GIRDIGIN HERKES ICIN BIR SOLENSIN...